Irak, 2003’ten bu yana ilk kez İran’a karşı bu seviyede sert bir duruş sergiledi.
Peki tüm bunlardan sonra ne bekliyoruz?
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’in, Saddam Hüseyin rejiminin yıkılmasından sonra kurulan Bağdat hükümetlerinin en büyük müttefiki olan İran’dan bahsettiğinde, Irak siyasetinde alışılmadık bir ton kullandı.
Hüseyin, İran’ın İsrail’i vuramadığı için kendilerini hedef aldığını söyledi.
Iraklı Bakan açıklamada, Tahran’ın İsrail ile ‘angajman kuralları üzerinde anlaştığını’ ve onlara saldıramayacağı için ‘zayıf bir askeri hedef’ seçtiğini ifade etti.
İsviçre'nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda (WEF) Başbakan Muhammed Şiya es Sudani’ye eşlik eden hükümet yetkilileri, Fuad Hüseyin’in ‘kişisel görüşünü açıklamadığını’, çünkü Bağdat’ın ‘hiçbir belirsizlik olmadan yanıt vermeyi seçtiğini’ söyledi.
'Gizli anlaşma' iddiası
Mevcut bilgilere göre, Irak ve İran arasında Mart 2023’te imzalanan ve aynı yılın eylül ayında uygulamaya giren güvenlik anlaşması, militanların sızmasının önlenmesi, aranan kişilerin iadesi, silahsızlanma ve Irak topraklarındaki İranlı muhalif gruplara ait kampların kaldırılmasını öngörüyor.
İki ülke arasındaki anlaşmada, İsrail adına casusluk yapılmasına ilişkin ‘gizli’ maddelerin olup olmadığı bilinmiyor.
Ancak Iraklı yetkililer, anlaşmanın tam egemenlik hakkına sahip iki ülke arasında yazıldığını vurgulayarak, söz konusu anlaşmanın aynı zamanda ‘İran’ın Irak’a füze saldırısı düzenlemesine de izin vermediğine’ dikkat çekti.
Irak’ın İran’a sert davranmasına ne sebep oldu?
Iraklı yetkililerden biri, konuya ilişkin şunları söyledi:
“İran’ın Erbil saldırısıyla şaşırtmasının ardından Bağdat, büyük bir utanç içinde. Başbakan bile bilmiyordu ve İran’ın, Irak gibi bir ülkenin değerlendirmelerini aştığını hissetti.”
Politikacılar, Tahran’ın iç krizi kontrol altına almak için bu büyüklükte bir saldırıya ihtiyacı olduğunu ve Bağdat’ın ‘büyük bir skandala’ bulaştığını düşünüyor.
Saldırının ardından Bağdat’taki üst düzey siyasetçiler ve diplomatlar, “İran Erbil’i neden balistik füzelerle vurdu?” sorusuna nasıl cevap vereceklerini düşündü.
Daha büyük bir skandal
Görünen o ki Başbakan Sudani, İran Devrim Muhafızları’nın Erbil kentine yönelik saldırısıyla ortaya çıkan bu boşluğu doldurmak için ‘mevcut tüm diplomatik yolları’ kullanıyor ve bu gerilimi ABD’lilere mesaj göndermek için kullanıyor.
Saldırıyı meşrulaştırmak için İranlılarla özdeşleşmek, Washington’ın ayın başlarında Nuceba Hareketi’nin karargahına düzenlediği saldırının ardından, hükümet ve Tahran’a sadık grupların ülkeyi terk etmelerini istediği ABD’liler için ‘daha büyük bir skandal’ anlamına gelecek.
ABD, Irak ve Suriye’deki askeri üslere düzenlenen saldırılara katılan liderlerinden biri olduğu iddia edilen, Haşdi Şabi’ye bağlı Irak Nuceba Hareketi lideri Ebu Takva es Saidi’yi Bağdat’ta düzenlediği saldırıda öldürdü.
Bağdat’tan alınan bilgiye göre, Tahran Büyükelçisi Nasir Abdulmuhsin’i istişare için geri çeken Irak, Sudani’nin ‘son İran saldırısının siyasi etkilerini ortadan kaldırmakla ilgilenen danışmanlardan’ aldığı tavsiyeye dayanarak, büyükelçiyi bir sonraki duyuruya kadar Tahran’a göndermeyecek.
Bilgili kaynaklar, “Büyükelçi mümkün olduğu kadar Bağdat’ta kalacak, artık dönmeyecek” şeklinde açıklama yaptı.
Peki, Irak İran’a karşı BMGK’ya resmi bir şikayette bulunduktan sonra ne olacak?
Pek çok kişi hükümetin bu gerilimin tırmanmasından siyasi kazanç elde edeceğini düşünüyor.
Ancak hükümet, ülkenin siyasi sistemiyle yoğun çatışmalar nedeniyle İran’la fazla ileri gidemeyecek ve Erbil’in hedef alınması oradaki güç dengesini değiştirmeyecek.