Aynı hedefler uğruna mücadele eden bütüncül bir ‘Şii ittifakının’ artık var olmadığı görüşünde olan gözlemcilere göre, İran karşıtı hareket eden bir Şii oluşum söz konusu. Bu oluşum; ulusal kimliğin yeniden tanımlanması ve İran dâhil tüm dış güçlerin etkisinden bağımsız bir yol haritasının belirlenmesini savunuyor.
Politik tıkanma
Mukteda es-Sadr’ın liderliğini yaptığı Sadr Hareketi, ‘siyasi erke karşı değişim talebiyle’ Ekim ayı başından beri süren protestolarda aktif bir şekilde yer alıyor. Hareketin popülerliğine rağmen 2016 yılındaki gösterilerdeki öncül merkezi konumunun bulunmadığı ifade ediliyor.
Independent Arabia’dan Ahmed Suheyl’in haberine göre, siyaset bilimci yazar Hişam Muvazini, Sadr Hareketi’nin öncül pozisyonunu netleştirmek için yeni adımlar atabileceği görüşünde. ‘Sinek Köprüsü katliamı’ sonrasında Sadr’a bağlı Seraya es-Selam adlı milis grubunun önlemler aldığını ve çatışmaya hazır olduğunu ileri süren Müvazini, “Sadr Hareketi Haşdi Şabi’deki gruplarla benzeri şiddet olaylarının yaşanmaması için temas kuracaktır. Sadr Hareketi’nin bu grupları, yeniden şiddete başvurmaları durumunda silahla tehdit etmesi de muhtemeldir. Nitekim bu hareketin stratejik hedeflerinden biri olan İran’a karşı mesafeli tutumu, protesto gösterilerinin devam etmesiyle doğrudan ilişkilidir. Diğer Şii gruplar da politik bir tıkanmanın farkındalar ve çatışmadan kaçınmak için çaba göstereceklerdir” diye konuştu.
Irak'ın eski Başbakanı Haydar el-İbadi göstericilere yönelik şiddeti eleştirdi. Twitter hesabından yaptığı açıklamada İbadi, “Kan dökülmesi yönetimin meşruiyetini zedeler, zulüm devrimlere kapı açar, bugün değişimi dikkate almayanlar yarın öfkenin altında ezilirler. Allah aşkına, değişim ve reform fırsatını kaçırmamalıyız, insanı, vatanı ve geleceği korumak için sorumluluk duygusunu harekete geçirmemizin zamanıdır” ifadelerini kullandı.
Tahran’ın etkisinin zayıflaması
Irak’ta kenetlenmiş bir Şii bloğunun söz konusu olmadığını, Şiilerinin ayrışmış olduğunu savunan Siyasi analist Basil Hüseyin, “Artık kenetlenmiş bir ‘Şii evi’nden’ söz etmek mümkün değil, son olaylar bu görüşü daha da belirginleştirdi. Mukteda es-Sadr ve eski Başbakan İbadi’nin başını çektiği grup, İran’ın nüfuzunun kırılması yönünde hareket ediyor ancak işlerinin kolay olmadığını belirtmekte fayda var. Öte yandan mezhepsel tutumlardan bağımsız olarak ulusal bir hareketlilik de söz konusu, bu vatanseverler sadece İran değil, tüm yozlaşmış siyasilere ve dış ülkelerin müdahalelerine karşı tavır takınıyor. Şii dünyasındaki ayrışma da yeni değil, bazı gruplar İran’ın bir yük oluşturduğu görüşünde ancak tepkilerden çekindikleri için bunu dillendiremiyorlar” dedi.
Sadr’ın evinin bombalanması olayına da değinen Hüseyin, “Sadr’ın nasıl bir tepki vereceğini kestirmek zor. Çizgisi ve görüşleri çok değişken olduğu için önümüzdeki süreçte nasıl hareket edeceğini öngöremiyoruz” dedi.
Öte yandan bazı uzmanlar, Irak’taki Şiilerin fikirsel ayrılıklarının İran’dan bağımsız olduğu görüşünde. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, strateji uzmanı Emir Saidi ‘’ülkedeki Şii varlığını İran yanlısı ve İran karşıtı olarak değerlendirmenin’’ yanlış olacağını söyledi. Saidi, “Şiiler arasındaki görüş ayrılıkları eski Başbakan Nuri el-Maliki’nin istifa sürecinden sonra açığa çıktı. Maliki sonrasında kenetlenmiş bir Şii ittifakı hiçbir zaman mümkün olmadı. Belirleyici olan parti çıkarlarıdır. Dikkat ederseniz bazı Şii gruplar bölgedeki başka ülkelerle ilişkileri yüzünden hedef haline getirilmiştir. İran’ın güçlü bir nüfuzu olduğu doğrudur ancak mesele bununla sınırlı değildir. Uluslararası tutumun da Şii egemenliğini sürdürmek isteyen tarafların Başbakan Abdulmehdi’yi istifaya zorlamasında etkisi vardır” dedi.
Sinek Köprüsü katliamını örtmek için Sadr’ın evine saldırdılar
Saidi’ye göre Mukteda es-Sadr’ın evine düzenlenen saldırının, ‘Sinek Köprüsü katliamını’ gündemden düşürmek için gerçekleştirilmiş olma ihtimali var. Olayın zamanlamasına dikkati çeken Saidi, “Sadr Hareketi bu olaydan kendilerine bir pay çıkaracaktır. Kitle desteklerini yitirmemek için şiddete başvuracaklarını sanmam ancak bu durumu bazı siyasi amaçları doğrultusunda kullanacaklardır. İran Sadr Hareketi’ne baskıda bulunsa da her zaman belirli bir düzeyde ilişkileri var olmuştur” dedi.
“Irak’ı kaosa sürüklemek istiyorlar”
Sadr Hareketi’ne yakınlığıyla bilinen Salih Muhammed el-Iraki, Necef kentinde bulunan Hennane bölgesinde, Mukteda es-Sadr’ın evinin silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile hedef alındığını hatırlatarak, araştırmaların sürdüğünü, bu saldırıya Sadr’a bağlı Seraya es-Selam milis grubunun “uygun gördüğü yöntemle” yanıt vereceğini kaydetti.
Diğer yandan Sadr Hareketi’nin siyasi kanadı ‘’Sinek katliamı ve Hennane bombardımanını’’ araştırmak üzere parlamentoyu olağanüstü toplantıya davet etti.
Siyasi heyet başkanı Nassar Rebii düzenlediği basın toplantısında; ‘’Hillani de gerçekleştirilen katliamla eş zamanlı olarak Sadr’ın evine hava saldırısı düzenlendi. Bu saldırıların amacının Irak’ı kaosa ve çatışma ortamına sürüklemek olduğunu değerlendiriyoruz. Parlamentoda geniş katılımlı acil bir toplantının gerçekleştirilmesine lüzum olduğunu görüyoruz. Şer odaklarının Irak’ı kanlı çatışmalara sürüklemesine karşı her onurlu milletvekilinin tepki göstermesi beklenir. Fitnenin yaygınlaştırılmasını isteyenler var ve bilinmelidir ki dini şahsiyetler fitnenin önündeki set mesabesindedir. Bu saldırıları yapanlar mazlum Irak’ı korumaktan ve reform taleplerimizden vazgeçeceğimizi düşünüyorlarsa yanılıyorlar” diye konuştu.