Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi, saklandığı evden hiç ayrılmadı. Suriye'nin kuzeybatısında bulunan İdlib vilayetindeki göze çarpmayan evinin ifşa olma korkusu nedeniyle video ve sesli mesaj yayınlamayan tek IŞİD lideriydi. Bölgede, eski adı El Nusra Cephesi olan ve terör örgütü El Kaide'nin uzantısı hükmündeki Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) hâkim. Aslında HTŞ ve IŞİD birbirlerini düşman olarak görüyorlar. Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi'nin komşularının bile bitişikteki evde kimin kaldığını bilmediği söyleniyor. Görünüşe göre, IŞİD lideri bu gizli barınağından doğru, terör örgütünün "geri dönüşünü" planlıyordu.
Ancak ABD istihbarat örgütleri yine de Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi'nin nerede
olduğunu tespit etmeyi başardı: Türkiye sınırındaki Atmeh kasabasında. Selefi Ebu Bekir el Bağdadi de ölümünden önce İdlib bölgesinde saklanmıştı. Halefinin de aynı bölgede gizleneceğini pek kimse tahmin etmemişti. İfşa olan IŞİD lideri, ABD'li kaynakların aktardığına göre, yakalanacağını anlayınca aile bireyleriyle birlikte kendini havaya uçurdu.
Peki Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi'nin ölümünün IŞİD üzerinde nasıl bir etkisi olacak ve terör örgütü bugün ne kadar güçlü?
IŞİD liderinin ölümü ne anlama geliyor?
El Kaide lideri Usame Bin Ladin, örgütün Irak kolunun yöneticisi Musab el Zerkavi ve eski IŞİD lideri Ebu Bekir el Bağdadi: Her üç terör örgütü lideri de ABD operasyonları sonucu öldürülmüştü. Ancak bu yöneticilerin yerini hemen yeni liderler aldı ve söz konusu örgütler kısmen yeniden yapılanarak varlığını sürdürdü.
Bu gerçekten yola çıkan uzmanlar, el Kureyşi'nin öldürülmesinin de IŞİD ideolojisinin sonunu getirmeyeceği konusunda hemfikir. Berlin merkezli Alman Bilim ve Politika Vakfı (SWP) terör uzmanlarından Guido Steinberg, "El Kureyşi'nin ölümü yine de örgüte vurulmuş ağır bir darbedir" diyor.
Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi hakkında, Iraklı olmasının dışında fazla bir şey bilinmiyor. İlahiyat alanında yüksek lisans yaptığı ve bir süre Irak'ın eski diktatörü Saddam Hüseyin döneminde Irak ordusunda görev aldığı söyleniyor. En az 2007'den beri de IŞİD bünyesinde aktif olduğu tahmin ediliyor.
Selefi Ebu Bekir el Bağdadi, 2019'daki ölümünden önce onu halefi ilan etmişti. Bugüne kıyasla örgüt o dönem çok daha güçlüydü. El Kureyşi'nin ölümü, IŞİD'in sözde "hilafet" gücünü yitirdiği, Irak ve Suriye'de çok sayıda savaşçıyı kaybettiği bir dönemde gerçekleşti. Steinberg, el Kureyşi'nin sadece operasyonel meselelerle ilgilenmekle kalmayıp, aynı zamanda IŞİD destekçileri için dini bir otorite konumunda olduğunu söylüyor. IŞİD için dini yetkinlik konusu çok önemli bir kriter olduğu için uygun vasıflarda yeni bir liderin kısa sürede ikame edilmesi kolay olmayabilir. Bu nedenle örgütün bir yönetim boşluğu ile karşı karşıya kalması da muhtemel.
Halefi kim olabilir?
Terör uzmanı Guido Steinberg de "Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi'nin yerini doldurmak zor olacak" diyor. Dini bir otoriteye sahip olan, aynı zamanda askeri ve operasyonel olarak da ehil bir kişi bulmanın kolay olmamasının en önemli nedeni, örgütün lider kadrosundaki ciddi kan kaybı. Yıllardır süren çatışma ve operasyonlar nedeniyle, liderlik potansiyeline sahip pek çok üst düzey isim birer birer öldürüldü. Bu nedenle, olası adayların çemberi de oldukça dar. Guido Steinberg, "IŞİD son üç yılda özellikle Irak'ta güç kazandığı için yeni liderin de Iraklı olması kuvvetle muhtemel" tahmininde bulunuyor.
IŞİD nerelerde aktif ve ne kadar güçlü?
Günümüzde IŞİD, Irak'ın kuzey ve kuzeybatısı ile Suriye'nin doğusunda aktif olmaya devam ediyor. Ancak yakın geçmişte özellikle Suriye'de kuzeydoğudan, yani özerk Kürt yönetim bölgesinden doğru faaliyette bulundu. Bazı uzmanlar örgütün 4 bin ile 6 bin kadar savaşçıya sahip olduğunu tahmin ederken, kimi kaynaklar Suriye ve Irak'ta yaklaşık 10 bin kadar IŞİD milisinin bulunduğundan hareket ediyor. Bunun yanı Suriye ve Bölgesel Kürt yönetiminin kontrolündeki kamp ve hapishanelerde bulunan IŞİD mensubu binlerce tutuklu ve bunların on binlerce aile üyesi de hesaba katıldığında, örgütün potansiyel gücünün aslında daha büyük olduğu söyleniyor.
Buna ek olarak IŞİD, 2014'ten itibaren farklı ülkelerde örgütün yerel uzantılarını oluşturdu. Bunlardan özellikle Afganistan, Libya ve Yemen'deki yapılanmaların nispeten güçlü olduğu söylenebilir. Guido Steinberg'e göre yine de IŞİD, 2014-2016 dönemiyle mukayese edildiğinde hayli zayıflamış durumda. O yıllarda örgüt bünyesinde 30-40 bin savaşçı olduğu tahmin ediliyor. IŞİD'in kontrolü altındaki bölgelerdeki toplum nüfus 9 milyonu buluyordu.
Artık o günler mazide kaldı. Örgüt, günümüzde uluslararası ağını kontrol etmede giderek artan sorunlar yaşıyor. Bu nedenle artık daha merkeziyetsiz bir yapıya büründü. Steinberg, herşeye rağmen çeşitli IŞİD grupları arasında temaslar olduğunu varsayıyor: "Öldürülen liderin Türkiye sınırına bu kadar yakın bir yerde bulunması, IŞİD'in uluslararası temaslara büyük önem verdiğinin önemli bir göstergesi."
IŞİD varlığını sürdürebilecek mi?
Alman terör uzmanı, önümüzdeki aylarda ve yıllarda, örgütün bu temasları sürdürmesinin çok daha zor olacağı öngörüsünde bulunuyor: "Bunda ne ölçüde başarılı olacağı, her şeyden önce Irak ve Suriye'de güçlenmeye devam edip etmeyeceğine, hatta yeraltından çıkıp yeni bir toprak yönetimine başlayıp başlayamayacağına bağlı. Ancak bu şimdilik zor görünüyor."
IŞİD liderinin ölümü, ABD makamlarının saklanma yerleri de dahil olmak üzere, teröristler hakkında ayrıntılı ve kesin istihbarat bilgilerine sahip olduğunu da bir kez daha kanıtladı. Ancak terör örgütünün, Irak ve Suriye'deki siyasi istikrarsızlıktan yararlanmaya devam ettiği de bir sır değil. Steinberg, "Bu yüzden hâlâ IŞİD tümüyle yok edilemiyor" diyor.
Örgütün varlığının devam etmesinin en önemli koşullarından biri de finansmanın sağlanması. IŞİD bunun için muhtemelen birkaç yüz milyon dolara ihtiyaç duyuyor. Bu gerçekten hareketle Guido Steinberg, örgütün geleceğine dair şu öngörüde bulunuyor: "Her ne kadar eskiye oranla zayıflamış olsa da, IŞİD'in en azından Irak, Suriye ve Afganistan gibi ülkelerde önümüzdeki yıllarda da çok önemli bir güç unsuru olarak kalacağı gerçeğine hazırlıklı olmalıyız."