Türk medyasından T24\'de Çetin Çeko imzasıyla yer alan ve Mahabad Serhildanına ilişkin derleme yapılan haberde şu ifadelere yer verilmiş.
Yerel kaynaklar, Mahabad’da başlayan protesto eylemlerinin Kürt kentleri Sanandaj, Bukan, Sakız ve Merivan\'a yayıldığını bildiriyorlar.
İran hükümet yetkilileri, protestoların sorumlusu olarak Kürt partilerini gösterdi. Urmiye Vali Yardımcısı Ali Radfar, protesto eylemlerine ilişkin düzenlediği basın toplantısında, “bölgedeki eylemlerin planlayıcısı İran devrimi karşıtı, yasaklı iki Kürt partisi, İran Kürdistan Demokrat Partisi (İKDP) ve Komala’dır” dedi.
Kürt örgütleri: Halkımızın eylemlerini destekliyoruz
İran Kürdistan Demokrat Partisi Genel Sekreteri Mustafa Hicri’nin, Alman uluslararası yayın kuruluşu Deutsche Welle’ye (DW) verdiği mülakatta, protestoların Kürt siyasal partileri tarafında değil, halk tarafından organize edildiğini, partilerinin de protesto eylemlerine destek verdiğini aktardı. Hicri, İran’da süregelen baskı ve adaletsizliğin Kürt halkını sokaklara döktüğünü, İKDP olarak bu yüzden Kürt halkının haklı protestolarını destekleme kararı aldıklarını söyledi.
İranlı yetkililerin işaret ettiği ikinci Kürt örgütü Komala’nın Genel Sekreteri Abdulla Muhtedi ise, İran İslam rejiminin baskı, işkence, idam ve adaletsizliğinden bıkan Kürt halkı meydanlara çıktı dedi. Muhtedi, protesto eylemlerinin ne Komala ne de başka bir siyasi örgüt tarafından planlamamasının, Kürdistanlı siyasal örgütlerin Kürt halkı içinde nüfuz ve etkilerinin olmadığı anlamına gelmediğini belirtti.
Güvenlik kuvvetlerinin Kürt protestoculara karşı güç kullanmasına karşın eylemlerin yayılarak devam etmesi, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin olaylara müdahale etmesine yol açmıştı. Ruhani’nin ofisinden yapılan açıklamada, güvenlik güçlerinin halka ateş etmemesi istenerek, olayın bir an önce aydınlatılacağı sözü verildi. Buna karşın İran güvenlik kuvvetlerinin Kürt protestoculara karşı aşırı güç kullanımı ve tutuklamaları devam ediyor.
Mahabad protestosu sınırları aştı
İran İslam Cumhuriyeti, son dönemlerde insan hakları ihlallerinde özellikle Kürt politik tutukluların idamlarıyla gündeme geliyor. Geçtiğimiz Şubat ayında Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, Sınır Tanımayan Gazeteciler, Amerika, Fransa ve Almanya’nın girişimlerine rağmen, 22 yaşındaki Kürt politik aktivist Saman Nesim’i Urmiye’de idam edildi.
İran Kürdistan Demokrat Partisi, geçtiğimiz ay yayımladığı 21 Mart 2014 - 21 Mart 2015 tarihlerini kapsayan bir yıllık insan hakları raporunda, 956 Kürdün İran rejimi tarafından tutuklandığı, bunlardan 206’sının ya öldürüldüğü ya da sakat bırakıldığını açıkladı.
Geçtiğimiz pazar günü Kürt kızı Ferinaz Husrevani’nin intiharı ardından Serdeşt’te yapılan protesto eyleminde, İran güvenlik güçleri 30 kişinin gözaltına alındığını açıklamıştı. İran İnsan Hakları Örgütü (HROK) ise, bu rakamın 200 olduğunu belirtiyor. Yerel kaynaklara dayandırılarak verilen haberde, Mahabad Merkez Cezaevi’nde protestocuların salı verilmesi için cezaevi yetkililerinin tutuklu ve ailelerinden 50 bin İran Riyali (15 bin ABD doları) talep ettikleri söyleniyor.
Bağımsız kaynaklar, İran güvenlik kuvvetlerinin Kürdistan kentlerindeki protestolara karşı sert müdahalesi ve baskısının devam edeceğini, buna karşın protestoların da tüm Kürdistan’a yayılarak süreceğini ifade etmekteler. Bölgeden gelen en son bilgilere göre adı konulmayan genel bir grevin söz konusu olduğu ve işyerlerinin kepenklerinin kapatıldığı belirtilmekte.
Ferinaz Husrevani’nin intihar eylemi Mahabad’ın da sınırlarını aşarak Kürdistan’ın bütün parçalarında ve Türkiye’de, İran aleyhine yoğun protesto eylemlerine, Doğu Kürdistan halkıyla dayanışmaya sahne oluyor.
Kürt siyasal hareketi İran’a karşı hareketleniyor.
Doğu Kürdistanlı siyasal güçler, Kürtlerin ulusal demokratik hakları için “İran’a demokrasi, Kürdistan’a federasyon” şiarıyla mücadele ediyorlar. Son dönemlerde Kürt siyasal partileri arasında siyasal birlik çalışmalarına paralel olarak, İran rejimine karşı pasif silahlı mücadeleden aktif silahlı mücadeleye geçiş tartışma ve hazırlıkları hızlanmış durumda.
Hatırlanacağı üzere 2011’de Arap Baharının sembol ismi 26 yaşındaki Tunuslu Muhammed Buazizi’nin, ruhsatsız sebze sattığı için polisle tartışıp kendini yakması, Tunus’ta ve bölgede Arap Baharı olarak adlandırılan eylemlerin başlamasına vesile olmuştu. Kürt kızı Ferinaz Husrevani’nin intihar eylemi de son yıllarda İran Kürdistan’da meydana gelen en önemli toplumsal başkaldırının kıvılcımı diyebiliriz.