Suriye’de cihatçı örgüt HTŞ’nin başlattığı saldırılarla paralel Kürt güçlerin Suriye ordusunun çekildiği yerlere girdiği ve YPG’nin hakimiyet alanını genişlettiğine dair bilgiler geliyor. Bu noktada Türkiye’nin YPG ve DSG’nin Suriye’de daha fazla alan kazanması karşısında ne yapacağı merak ediliyor. Gazeteci Murat Yetkin, “Ankara, Kasım başından bu yana, Suriye ve Irak’taki PKK hedeflerine kapsamlı bir askerî harekât daha başlatacağı işaretini veriyor. Suriye’deki hızlı gelişmeler ve bölgede artan siyasi-askerî hararet Türkiye’nin bu harekâtı öne çekmesine neden olur mu? Türkiye’nin ayağına basılırsa ve PKK bağlantılı güçlerin Fırat’ın batısında Tel Rifat ve Münbiç gibi alanlarda genişlemeye giderse olabilir gibi görünüyor” yorumunu yaptı.
Yetkin, Ankara’nın terör listesinde yer alan HTŞ’nin on binlerce eğitimli ve silahlı militan ordusuyla sınırda Türkiye’nin komşusu haline geldiğine de dikkat çekti.
Murat Yetkin’in yazısı şöyle:
“Dışişleri Bakanı Fidan’ın bir grup AK Parti milletvekili ile yaptığı görüşmede Türkiye’nin “Halep’teki çatışmalara müdahil olmadığını” söylediği biliniyor. Ancak çatışmaların boyutu Halep’in ötesine taşmış boyutta.
Güvenlik kaynakları, bunda Suriye rejim güçlerinin Halep’te ciddi bir direniş göstermeden geri çekilmesinin HTŞ ilerleyişinin beklenenden hızlı ve fazla mesafe katetmesinde etken olduğu görüşünde.
Ankara’daki hararet, HTŞ’nin Rusya’ya askeri üslerinin bulunduğu Tartus ve Lazkiye’ye saldırmayacakları mesajı iletmesi, keza belkemiğini ABD desteğindeki PYD’nin oluşturduğu SDG ile uzlaşma işareti vermesiyle artıyor. HTŞ ve PKK bağlantılı örgütlerin Türkiye’yle işbirliği içindeki -eskiden ÖSO- Suriye Milli Ordusu (SMO) kontrolündeki Türkiye sınır bölgelerine saldırması, Türkiye’yi de çatışmaların içine çekebilir. SMO cephesine dahil değil. Türkiye’nin terör örgütleri listesinde bulunan El Kaide’nin uzantısı olarak kurulan HTŞ’nin varlığı, Türkiye’nin güney sınırında SDG’den sonra on binlerce eğitimli, silahlı militanı bulunan bir de Selefi ordusu anlamına geliyor.
HTŞ saldırısına İsrail ve Hizbullah arasında ateşkes sağlanması, ABD ve Rusya arasında Ukrayna geriliminin tırmanması ve ABD’nin Şükran Günü tatilinde olduğu bir sırada başladı.
İsrail uçaklarının hemen her gün Suriye’de -özellikle İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah güçlerine ait olduğu öne sürülen bir başka hedefi vurmasının, bir süredir Şam ile Tahran arasında çatlağa yol açtığı bilgileri vardı.
Ankara ise Kasım başından bu yana, Suriye ve Irak’taki PKK hedeflerine kapsamlı bir askerî harekât daha başlatacağı işaretini veriyor. Suriye’deki hızlı gelişmeler ve bölgede artan siyasi-askerî hararet Türkiye’nin bu harekâtı öne çekmesine neden olur mu? Türkiye’nin ayağına basılırsa ve PKK bağlantılı güçlerin Fırat’ın batısında Tel Rifat ve Münbiç gibi alanlarda genişlemeye giderse olabilir gibi görünüyor.
‘Esad Devri Biterse…’
Son gelişmeler ardından Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la Esad’ı barıştırma gayreti de Esad devri HTŞ saldırısıyla biterse, gündemden düşmüş olur.
Hararet gerçekten çok hızlı yükseliyor bölgede.”