Ortasından bölünmüş medyamız HDP’nin kadına saygısız 2 milletvekilini değerlendiriyor…

Kadın konusunda hassasiyet gösteren bir parti olarak bilindiği için HDP’ye dönük bu eleştirileri doğal karşılamak gerekiyor. Nitekim, HDP de, iddiaları hafife almış görünmüyor; her iki milletvekili için partiden ihraç mekanizması çalıştırıldı...
21.07.2020, Sal - 09:07
Ortasından bölünmüş medyamız HDP’nin kadına saygısız 2 milletvekilini değerlendiriyor…
Haberi Paylaş

Halkların Demokratik Partisi (HDP), iki milletvekilinin ‘icraatları’ sebebiyle tartışma gündeminde.

‘İcraat’ sözcüğünün çağrıştırdığı türden olumlu işler yapmış değil bu iki milletvekili. Biri, eşinin kendisine karşı şiddet kullandığı iddiasına muhatap, diğeri de seçim kampanyasına katkıda bulunan bir genç kadına tecavüz ettiği iddiasına…

İddiaların ortaya atılmasından bu yana HDP medyamızda eleştiriliyor.

Kadın konusunda hassasiyet gösteren bir parti olarak bilindiği için HDP’ye dönük bu eleştirileri doğal karşılamak gerekiyor. Nitekim, HDP de, iddiaları hafife almış görünmüyor; her iki milletvekili için partiden ihraç mekanizması çalıştırıldı.

Milletvekillerinin ihraç edilme yolu açıldıktan sonra, iktidar çevresi ve özellikle AK Parti’nin itibar ettiği medya, bu iki olaydan hareketle eleştirilerini ‘bir kısım medya’ya yöneltti.

Sorulan soru şu: Muhalif bilinen medya neden bu konuyu ele almıyor? AK Parti’ye yakın birileri aynı türden yakışıksız bir eylem yaptığında yeri göğü inleten muhalif kalemler neden HDP’li vekiller için aynı celadeti göstermiyor?

Her gazeteyi, her internet haber sitesini bu eleştirileri hak edip etmedikleri hakkında doğrudan bilgi sahibi olacak kadar yakından izlemiyorum; o sebeple bu yönde yapılan eleştirilerin gerçek olduğunu peşinen kabul ediyorum.

“Neden muhalif kalemler konuyu ele almıyor, bazı gazeteler ve siteler konunun üzerine gitmiyor?” sorusuna cevap arıyorum:

Acaba AK Parti’ye yakın birilerinin yanlışlıklarını ele almayan veya yapılanı küçümseyen bir tavırla konuya yaklaşan AK Parti’nin itibar ettiği kalemlerin tavrının altında yatan sebepten olabilir mi?

“Bizim cephenin en kötüsü karşı cephenin en iyisinden daha iyidir” anlayışı?

Ya da, “Aman ha, surda gedik açılmasına sebep olmayalım” telaşı?

Galiba böyle bir hassasiyet medyamızda var.

Daha doğrusu siyasi alanda var olan bölünmüşlük hali, epey bir süreden beri medyamız için de söz konusu.

Bu durum, yani bölünmüşlük hali, siyasete fazla bir zarar vermez, politikacılar genellikle bu durumdan yararlanırlar da; hiç değilse pek çok ülkede böyle bir bölünmüşlük hali iktidarda bulunan partilerin safları sık ve düzgün tutmasına yarıyor.

Tabanı canlı tutuyor.

Peki ya medya?

Medya, özellikle kendilerine meslek olarak gazeteciliği seçmiş olanlar, bir cephenin gözü kapalı militanlarına dönüştüklerinde, bu durum en fazla onların algısını bozuyor, mesleğin itibarını da zedeliyor.

Kamuoyu yoklamalarında mesleklerin güvenilirliğini sorgulayan sorulara verilen cevaplarda güvenilirliği en düşük meslekler arasında gazeteciliğin geldiği ülkeler medyanın tam ortasından yarıldığı manzarasına sahipse sebebi budur.

Bizim ülkemiz insanları medyaya güvenmiyor.

Tuttuğu tarafın her söylediği ve her yaptığını onaylayan, yanlışlıklarını görmezden gelen bir medya varsa, onun içinde yer alanlara insanlar neden güvensin?

Yalnız çok önemli bir noktayı da gözden kaçırmamak gerekiyor: Türkiye’de ‘muhalif medya’ diye anılmayı hak eden bir cephe yok aslında.

Bir-iki gazete, birkaç internet haber sitesi bir yanda ve onun dışındaki sayısız gazete ile binlerce trolluk bir ordu tablosu diğer yanda. Bizim medya gerçeğimiz bu. 24 saat yayın yapan çok sayıdaki TV kanalını da iktidara yakın yayın organları listesine eklememiz gerekiyor.

Gazetelerde kim/ler/in yazacağına, TV ekranlarında kimlerin yer alacağına da iktidar karar veriyor ülkemizde.

Tablo bu olunca, “Kadına saygısız iki HDP milletvekilinin yaptıkları edepsizlik karşısında muhalif medya ve muhalif kalemler susuyorlar” yakınması bence havada kalıyor.

Edepsizliği kim yaparsa yapsın yapanın hangi cephede yer aldığına bakılmaksızın üzerine gidilmesi arzu ediliyorsa, her şeyden önce, takım tutar gibi siyasi taraf tutma tablosunun medyadan silinmesi şarttır.

Vuslat başka bahara.

O günler de mutlaka gelecektir, gelmeli.

Bu yazı Fehmi Koru'nun kişisel sayfasından alınmıştır

Nerina Azad
Bu haber toplam: 7510 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:32:20