Uluslararası Af Örgütü, 13 Ekim'de TBMM'de kabul edilen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanarak yürürlüğe giren "Dezenformasyon Yasası"na ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Af Örgütü, "2023'te yapılması planlanan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri bağlamında bu mevzuat, kamusal istişare alanını açıkça daraltacak yeni bir tehdit oluşturmaktadır" değerlendirmesini yaptı.
Yapılan yazılı açıklamada, "Uluslararası Af Örgütü, 'Dezenformasyon yasası' olarak bilinen yasa değişikliği paketinin, herhangi bir kişinin ulusal güvenliği, kamu düzenini veya genel sağlığı ilgilendiren konularda Türkiye mahkemelerinin 'gerçeğe aykırı veya panik yaratmaya yönelik' addettiği bilgileri retweet ettiği, beğendiği veya paylaştığı gerekçesiyle üç yıla kadar hapis cezasına mahkum edilmesine zemin hazırlayabileceğinden kaygı duymaktadır" denildi.
Mevzuatın, 2023'te yapılması planlanan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri bağlamında kamusal istişare alanını açıkça daraltacak yeni bir tehdit oluşturduğua işaret edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Yasa, çeşitli değişikliklerin yanı sıra Türk Ceza Kanunu'nun 'Kamu Barışına Karşı Suçlar' bölümündeki madde 127'ye yeni bir suç ekleyerek, insanları 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak' gerekçesiyle suçlu haline getirecek. Bu değişiklik maddesinin aşırı geniş ve muğlak bir biçimde ifade edilmesi ve yasa tasarısının içerdiği diğer tedbirler, ülkede ifade özgürlüğü hakkının kullanılmasına yönelik büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Türkiye hükümeti, dezenformasyonla mücadele etmek için insanları suçlu haline getirmek veya başka bir şekilde susturmak yerine güvenilir, muteber, nesnel ve erişilebilir bilginin herkese ulaşmasını sağlama çabalarını artırmalıdır."
Yasanın, aynı zamanda sosyal medya platformlarını, kullanıcıları tarafından paylaşılan içeriklerden sorumlu tutmak yoluyla hedef alarak insanların fikir ve düşüncelerini özgürce ifade etme alanını da daralttığına işaret edilen açıklamada, "Yasada yapılan değişiklikler, yetkililere içeriklere erişimi engellemek ve sosyal medya şirketlerine para cezası kesmek konusunda daha fazla yetki tanıyarak hükümetin medya üzerindeki denetimini de potansiyel olarak artırmaktadır. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün bildirdiğine göre, Türkiye hükümeti, halihazırda ulusal basının yüzde 90'ını kontrol etmektedir ve yetkilileri eleştiren medya kuruluşları gereksiz mali ve yargısal baskılarla karşı karşıya kalmaktadır" ifadeleri kullanıldı.
"Yürürlükten kaldırın" çağrısı
Türkiye'yi söz konusu yasayı yürürlükten kaldırmaya davet edilen açıklamada şöyle denildi:
"Uluslararası insan hakları hukuku ve standartları uyarınca, 'gerçeğe aykırı bilgi' veya 'panik' gibi muğlak ve belirsiz kavramlara dayalı olanlar da dahil olmak üzere bilginin yayılmasına genel yasaklar getiren kısıtlamalara izin verilemez. Bununla birlikte, yasanın öngördüğü sert cezalar, kamuoyu ve basın üzerinde caydırıcı bir etki yaratarak misilleme kaygısıyla otosansüre yol açma riski taşıyor. Bu nedenle Uluslararası Af Örgütü, Türkiye'yi, söz konusu mevzuatı yürürlükten kaldırmaya ve dezenformasyonla mücadele amacı taşıyan yasalar dahil olmak üzere ifade özgürlüğü hakkını düzenleyen tüm yasaları Türkiye'nin uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine uygun hale getirilmesini sağlamaya çağırmaktadır."