Taş: PKK’yi Musul dışında tutan yanlış politikalarıdır

Türkiye’nin dahil olmak konusunda ciddi bölgesel riskleri göze aldığı ancak ABD’nin baskılaması ile dışında kaldığı Musul Operasyonu şiddetli çatışmalarla devam ediyor. Dünya kamuoyunda stratejik önemi, Türk basınında da ‘Misaki Milli’ hatıraları tartışılan Musul’u bu denli önemli kılan asıl neden ne?
23.10.2016, Paz - 12:06
Taş: PKK’yi Musul dışında tutan yanlış politikalarıdır
Haberi Paylaş

Türkiye’nin dahil olmak konusunda ciddi bölgesel riskleri göze aldığı ancak ABD’nin baskılaması ile dışında kaldığı Musul Operasyonu şiddetli çatışmalarla devam ediyor. Dünya kamuoyunda stratejik önemi, Türk basınında da ‘Misaki Milli’ hatıraları tartışılan Musul’u bu denli önemli kılan asıl neden ne?

Güncel nüfusu 3 milyon olan Musul vilayetinin üçte biri Kürd. Yapılan anlaşmalar uyarınca kurtarma operasyonunda Musul şehir merkezine sadece resmi Irak Ordusu birlikleri girecek. Irak Ordusu’nun başarısızlığı halinde Peşmerge’nin kent merkezine geçişi B planı olarak kenarda tutulmakta. Bu durumda Peşmerge belirlenen görevleri dışına çıkmak zorunda kalır ve kent merkezine girerse, bunun Kürdistan ve Ortadoğu’ya yansıması nasıl olacak?

Kürdistan Bölgesinde yaşayan PWD Başkanı Nizamettin Taş, Musul Operasyonu’nu yakından izleyen siyasetçilerden. Taş’ın Başkanı olduğu PWD’nin birçok asker kökenli kadrosu da operasyonda bireysel olarak yer alıyor. 2000’li yılların başında Musul’da çalışma da yürüten Taş, kenti ve sorunlarını yakından tanıyor. PWD Başkanı Nizamettin Taş, Musul Operasyonu’na dair soru ve gelişmelerin siyasi ve askeri sonuçlarını BasHaber\'den Yeter Polat\'a değerlendirdi.

-Musul’un stratejik öneminden bahsediyor herkes? Nedir Musul’u bu denli önemli kılan?

Musul, Irak\'ın ikinci büyük şehri olmakla beraber, Kürdler ile Sünni Arapların yoğunluklu olarak yaşadığı bir şehir. Irak’ın en eski şehirlerinden birisi. Med İmparatorluğu’nun başkentidir. Tarihte ilk defa Kürdlerin kurduğu devletin başkenti Ninowa’dır. Ondan önce de Asuri İmparatorluğu sonra Med İmparatorluğu’na ev sahipliği yapmıştır. Kürdler açısından 3 bin yıllık süreçte ilk devletlerini kurup kaybettiği yerdir Musul. Musul, tüm dinlerin ve ırkların bir arada yaşadığı, küçük bir Irak maketidir. Irak’ta yaşayan bütün mezheplerin dinlerin birlikte yaşadığı kenttir. Şiaların, Sünni Arapların, Türkmenlerin, Ezdilerin, Şabeklerin, Kakailerin, Kürdlerin yaşadığı, adeta Irak’ta ne kadar değişik din ve mezhep varsa hepsinin birlikte yaşadığı yerdir Musul.

-Musul’un yüzyılın başlarına dek, Kürd yoğunluklu olduğu biliniyor, ancak sonraki Araplaştırma siyaseti sonucu, demografik dengenin Kürdlerin aleyhine bozulduğu da biliniyor. Musul’daki Kürdistan toprakları, Kürd nüfusunda bahsedilirken kastedilen oran nedir? Musul’daki Kürd nüfusu, Kürd yerleşimleri, kent merkezindeki Kürd varlığı nedir ne kadardır?

Musul 1926\'da Ankara Anlaşması sonucu İngilizlere geçti. Osmanlı İmparatorluğu yıkılıp Irak, manda yönetimi olarak İngilizlere devredildiğinde Ninowa kentinin nüfusunun yüzde 60\'ından fazlası Kürdlerden oluşmaktaydı. Sonrasında Baas Rejimi ile Kürdler önemli oranda oralarda çıkartıldı, şu an ki mevcut durum ise 3\'te 1\'i Kürd, 3\'te 2\'si Arap’tır. Türkmenlerin köyler dışında şehir içerisinde bir gücü yok. Ancak Telafer’de yoğunluk Şii ve Sünni Türkmenlerden oluşuyor. Musul şehir merkezinin üçte biri Kürd’tür. Doğu ve Batı’da bulunan köy ve ilçeleri ağırlıklı olarak Kürddür. Şengal, Zumar, Başika, Hamdaniye\'de Hristiyan Asuri nüfusu var. Kırsal kesim Kürd çoğunluktadır geneli karmadır. Musul’un doğu ve güneyinde Arap aşiretleri yaşıyor. Musul\'da yaklaşık 1 milyon Kürd nüfusundan bahsetmek mümkün.

-Peşmerge kent merkezine girmeyecekse, Musul halkının da Şii Irak ordusuna güveni yoksa, hatta önemli bir kesim IŞİD’i Şiilere karşı destekliyorsa bu operasyondan askeri başarı beklemek mümkün mü?

Peşmerge, doğu, kuzey ve kısmen batı cephesinden saldırıyor. Batı cephesinde ise Peşmerge ve Irak Ordusu ortak operasyon düzenliyor. Güney’de Irak Ordusu hareket edecek fakat henüz böyle bir cephe açılmış değil. Şehir merkezine kadar tüm saldırılarda belli zorluklar yaşansa da başarı muhtemeldir. IŞİD\'in mevcut gücü kırsal kesimde, kasabalarda nahiyelerde Peşmerge’yi durdurmaya yetmez. Anlaşıldı ki Peşmerge her nerede IŞİD\'e saldırırsa planlanandan daha kısa sürede başarıya varıyor. DolayısıylaPeşmergeler için belirlenen cephelerde kuşkusuz kayıplar yaşayacaktır fakat tüm hedeflerini planlanandan çok daha önce alacaktır. Bir kaç gün içerisinde komple IŞİD\'ten temizlenecektir. Fakat Irak Ordusu’nun bu araziye 25 yıl sonra gelmesi onlar açısından süreci daha zor duruma sokmaktadır. Yerleşik nüfus ağırlıklı olarak Sünnilerden oluştuğu için IŞİD\'i temsil ediyor bu sebeple Irak Ordusu düşman bir toplumun ve tanımadığı bir coğrafya içerisine giriyor. Peşmerge ilk günden kendi hedeflerini 3- 4 saatte alırken Irak Ordusu 4 gün geçmesine rağmen hala ilk aşamadaki hedeflerine ulaşmış değil. Burada Irak Ordusu için asıl mesele Musul\'un çevresini kurtarmak değil. Asıl problem şehrin içine girdiğinde başlayacaktır. Irak Ordusu şu anda elindeki helikopterden koalisyon uçaklarına muazzam bir güçle tüm teknik ekibi kullanıyor bu açıdan IŞİD\'in savunması pek mümkün gözükmüyor fakat şehir içerisine girdiğinde Irak Ordusu\'nun elindeki bu avantajlar yok olacak. Nüfustan kaynaklı uçaklar şehir merkezini bombalayamaz, göğüs göğüse çarpışmalar olduğunda asıl o zaman Irak Ordusu’nun başarılı olup olmayacağı ortaya çıkacak. Şehir merkezinde savaşmak sanıldığı kadar kolay değildir. O sebeple gerçekten Musul\'u alıp alamayacağı konusunda şu an kesin yargıya varmak için erkendir.

-Operasyonun kent merkezine girme aşamasında öncesinde yapılan planlama değişir mi? Eğer IŞİD ciddi bir direniş sergilerse, Şii askerler Suni bir kent içinölmeyi göze almaz veya savaşma kabiliyetlerini yitirir ve ilerleme sağlanamazsa, sonuçta operasyon tehlikeye girerse Peşmerge’nin kent merkezine girmesi söz konusu olur mu?

İlk aşamada yapılan planlamada batı, kuzey ve doğu cephelerini Peşmergeler alıyor, o konuda bir problem yok fakat şehir merkezine sadece Irak Ordusu giriyor. Irak Ordusu\'nun başarısız olma durumunda, savaş çok uzarsa ikinci aşama olarak Irak Devleti ile Kürdistan Hükümeti\'nin oturup yeniden bir hazırlık ve detaylı bir planlamanın yapılması gerekir. Şu an mevcut haliyle IŞİD sadece arazilerde araba patlatıyor, intihar eylemleriyle orduyu ve Peşmerge’yi durdurmaya çalışıyor. Ancak şehir içerisinde savaş biçimi bu olmayacak, şu anda da IŞİD şehri patlayıcılarla doldurmuş durumda, şehirde insan faktörü ortaya çıkacak. Şehirde farklı bir taktik geliştirilmek zorundadır. Irak geçmişte yaptığı hatayı tekrarlar ve bunu mezhep savaşına çevirirse o zaman tüm Şii Araplar ölümüne direnir ama bu hataya düşmez ise Irak Ordusu Sunnilere dönük katliam ve intikam duygusuna kapılmazsa, biraz hassasiyet gösterirse direnç durumu azalabilir. Tabi bu konularda konuşmayı ertelemek gerekir. Önemli olan, Irak nasıl yönelecek? IŞİD orada nasıl direnç gösterecek? En önemlisi ise Sünni Arap aşiretleri sonuna kadar IŞİD\'i destekler mi? Bunlar şu anda konuşulacak konular değil.

-Peşmerge belirlenen görevleri dışına çıkmak zorunda kalır ve kent merkezine girerse, bunun politik ve askeri sonucu ne olur?

Peşmerge şehir içine girmek zorunda kalırsa yeni bir tablo çıkar ortaya. Peşmerge Araplar için kanını dökmez. Şimdi birlikte operasyon yapılıyor ancak Musul\'un içine girdiğinde çok kayıp verecek ve karşılığında Musul\'a tarihsel açıdan bakıldığı zaman Kürdistan coğrafyasıdır. Kürdler geçmişte Araplarla çatışma çıkmasın diye Musul\'un Ninowa kesimine kuzey ve Dicle nehrinin Kuzey tarafındaki topraklarından feragat ettiler. Musul\'un içine Peşmerge girer ve Musul\'u Peşmergeler kurtarırsa Musul ikiye bölünür, Ninowa kesimi Kürdistan’a devredilir. Sünni Araplara bir statü tanınmazsa ileride Sünni Arapların yaşadığı bölgeyi de Kürdistan’a bağlayarak, Sünni Arapların yaşadığı bölgeyi federal bir yapıya kavuşturup Kürdistan daha geniş bir coğrafyaya yayılabilir. Bunlar tartışmalı konulardır, Musul’un alınmasından sonra ya da Irak Ordusu başarısız olursa gündeme gelecek konulardır. Bunlar konuşulmamakta şu anda.

-Musul’un bir boyutunun İran ve Türkiye/Suudi çekişmesi yani Şii/Sünni mihveri arasındaki rekabet olduğu da ortaya çıkıyor. Bu mihverler açısından Musul’un nasıl bir önemi var?

Şu çıktı ortaya, koalisyon ülkeleri Amerika, Irak Hükümeti ve Kürdistan Musul Operasyonu için ittifak yaptılar ve buna göre harekete geçtiler. Anlaşıldı ki ABD’deki seçimlerden dolayı aceleye getirilmiş, Irak Ordusu\'nun organize olmadığı, zorlamayla getirildiği anlaşılıyor. İkincisi, Musul kurtarıldıktan sonrasında Musul\'un idaresi konusunda herhangi bir anlaşma yok. Amerika’nın olaya biraz taktik yaklaştığını görüyoruz, ileriye dönük hiç bir plan yok ortada. Sünnilere nasıl bir statü tanınacak bu da belirsiz. Bu açıdan Musul Operasyonu istenildiği gibi kısa sürede başarıya ulaşmazsa daha kanlı bir savaşın kapısını aralar. Sorun çözen değil yeni sorunların açığa çıkarma savaşına da dönüşebilir. Sünni-Şii çatışması Irak’ın genelinde bir savaşa dönüşebilir. Hatta Türkiye- İran veya Türkiye-Irak çatışması haline dönebilecek gelişmelere gebedir. Bütün Ortadoğu’da mezhep çatışmalarına yol açabilecek birçok yeni savaşı da getirebilir. Bunu kimse kestiremiyor şu anda.

-Irak devleti, Bağdat rejimi, Irak ordusu uzun vadeli olarak Musul’da kalabilir mi? Irak artık fiilen “başarısız, yıkılmış devlet“ kategorisinde sayılıyor, Musul zaferi Irak’ın kaderini değiştirebilir mi?

Irak şu anda o iddiada. Musul’u kurtardıktan sonra idare edebileceğini söylüyor. Sünnilere bir statü tanınmazsa Sünnilerin bunu kabul etmesi mümkün değil. Yeni çelişki- çatışma tohumlarını da ekiyor bu savaş. Eğer Irak Musul’un Sünni kesimini idare edemez, askeri gücünde başarısız olursa yepyeni bir durum ortaya çıkar. Irak diye bir ülke kalmaz. Suriye’nin de bu durumda kalmayacağı çıkar ortaya. Mezhep savaşı yaygınlaşırsa Lübnan, Türkiye, Suudiler işin içine girer bölgesel bir savaşa yol açabilir. Musul çözümünde anahtarı olabilir, çözümsüzlüğün de. Her şey Irak\'ın becerisine ve özellikle Sünnilere nasıl bir yaklaşımda bulunacağına kalmış.

-Türk devleti, Musul’da kurulacak dengede nasıl bir pay sahibi olmak istiyor? Türkler neden bu kaosa dahil oluyor? ABD, Irak ve İran istediği halde Türkiye oraya nasıl sirayet edecek? Nuceyfi kardeşlerle yakın olmak, 2 bin kişilik Heşdi Vatanıgrubunu desteklemekle Türkiye orada ne yapabilir? Hesapları nedir Ankara’nın?

Türkiye Cumhuriyeti\'nin son sınırları 1926\'da ki Ankara Antlaşması ile oluştu. Bu anlaşma Musul\'un Türklerin elinden alınıp İngilizlere verilmesi anlamına geliyor. Türkiye Misak-ı Milli sınırları düşüncesiyle şu anda Sünni Araplara dayanarak orada söz sahibi olmak istiyor. Masa dışında kaldığı taktirde kendisinin aleyhinde bir düzenlemenin yapılabileceğini hesaplıyor ve bu açıdan şu an da gözü kara biçimde mutlak anlamda girmek istiyor fakat bu süreçte Amerika biraz dışarıda tutmak istiyor. Çünkü eğer Türkiye Amerika\'ya rağmen Musul\'a girerse kesinlikle Türk-İran, Türk-Arap, Sünni-Şii savaşı çıkar bunu biliyor. Türkiye girerse kesinlikle bölgesel çapta bir savaşa yol açar. Amerika bunu kontrol edemeyeceğinden korkuyor ve bundan dolayı tedirgin. Türkiye\'nin girmesi demek savaşın doğrudan Irak-Türkiye, Türkiye- İran savaşına dönüşür ve bunu Musul’la sınırlı tutmak da mümkün olmaz tüm Ortadoğu\'ya dağılır. Türkiye girerse Avrupa’daki 30 yıl savaşlarına benzeyen yıllarca sürecek yeni kaoslar oluşur.

-Musul zaferinin Kürd siyasetine nasıl bir etkisi olacak? Örneğin Barzaniönderliğinde, IŞİD’in ortaya çıktığı Musul’da gömülmesi Kürd siyasetinin içinde nasıl bir etki yaratır, böylesine bir zafer Kürdleri en azından bağımsızlık konusunda daha da yakınlaştırır mı?

Musul Operasyon’undan sonra, Kürdistan\'ın işgal altındaki tüm toprakları kurtarılmış oluyor ve Peşmerge 1 hafta 10 gün içinde bunu tamamlar artık işgal altında Kürdistan toprağı kalmamış olacak. Sonraki süreçte Irak Ordusu’nun Musul’u ne zaman alacağı önemli. Aldıktan sonra masaya oturulacak, Kürdistan konfederal mi olur bağımsız bir devlet mi olur buna bakılır. Hangi biçimde olursa olsun, Kürdistan coğrafyası artık resmen kanla alınmış bir coğrafyadan Peşmerge asla bu coğrafyadan çekilmez. Bu nihayi Kürdistan coğrafyası olur. Bölgesel bir savaşa dönüşmezse Kürdistan istikrara kavuşmuş, hızla kalkınan devletini kurmuş bir devlete dönüşür. Bunun garantörlüğünü zaten koalisyon güçleri veriyor. Kürdler bu garantiyi alarak Musul Operasyonu’na girmeyi kabul etti. Bölgesel bir savaş çıkarsa Kürdler, bu savaşın dışında bir pozisyon alır. Zorlama şeyler olmazsa savaşı Kürdistan coğrafyasına sokmama politikası izleyecektir. Tahribata yol açmayan daha istikrarlı bir Güney Kürdistan hedefleniyor.

-PKK’nin yöneticileri bir yandan KDP’yi, Barzani’yi kastederek Kürdlerin Musul Operasyonuna girişmesinin hiçbir getirisinin olmayacağını söylüyor, diğer yandan kendileri Musul Operasyonu’na katılmak için ısrarlı çağrılarda buluyorlar. PKK’nin Musul ısrarının nedeni nedir? Ne elde edecek PKK Musul’da? Eğer oraya girmek Kürdlere getirisi olacaksa neden Barzani’yi katıldığı için suçluyorlar, bu sadece basit bir rekabet ile izah edilebilir mi?

PKK\'nin Musul\'da olma isteği basit bir rekabet değildir. PKK mevcut pozisyonu ile Şia cephesinde yer alıyor o cephenin gereği olarak harekete geçmek istiyor ve bunda Irak ve İran’ın yoğun destek ve teşviki var. Amerika şimdilik Kürdler arasında sorun çıkmasın diye bir teşvikte bulunmuyor fakat Kürdlerin birbirlerine destek vermesi gerekirken PKK anlaşılmaz bir tarzda, Türkiye-İran, Türkiye-Irak arasındaki çelişki ve çatışmanın bir sonucu olarak kendisi dışında tutulurken sanki Barzani PKK’yi dışarıda tutmuş gibi akıl almaz suçlamalarda bulunuyor Barzani’ye. Doğru yapmıyor Kürd dinamizmini parçalıyor ve zayıf düşürüyor, çelişki yaratan, kafaları bulandıran bir siyaset izliyor. PKK’nin bundan vazgeçmesi gerekiyor. PKK’yi Musul Operasyonu’nun dışında tutan Barzani değil, dışında tutan kendi yanlış politikasıdır. PKK\'nin Şia cephesinde ne işi var? Türkiye NATO üyesi bir ülkedir ve Amerikan ilişkilerini kullanarak PKK’yi Musul’a sokmuyor. PKK bu çelişkilerin kurbanıdır. Bu yanlış politikalarından vazgeçmesi gerekiyor, vazgeçmezse Rojava’da da darbe yer. Bütün bunlar Barzani’den kaynaklanmıyor, çok yanlış yapıyor. Hepsini Barzani’den biliyor. Şu bilinmelidir ki Barzani olmasaydı uluslararası koalisyon güçleri Rojava\'da PKK ve YPG\'yi desteklemezdi. Barzani’nin YPG’ye verdiği destek PKK’den çok daha fazladır. Haksızlık yapıyor Barzani’ye hakarete varan suçlamalarda bulunuyor. Bu dönemde bu tür propagandaların hiç yeri değildir bir an önce vazgeçmelidir.

- Parti üyelerinizden asker kökenli olanlar cephede yer alıyor mu? Partinizin pozisyonu nedir savaşta?

Cephede olan arkadaşlarımız var. Peşmerge saflarında IŞİD\'e karşı savaşan arkadaşlarımız var hatta Kızıltepeli Berxedan arkadaşımız operasyonun ilk günlerinde şehit düştü. Şu anda cephede çatışan, bir Kürd askeri olarak çatışan çeşitli rütbelerde pek çok arkadaşımız var.

BasHaber
Bu haber toplam: 23347 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:00:58:50