KNK’nin Brüksel’de gerçekleştirilen Genel Kuruluna yazılı bir mesaj sunan Cemil Bayık, Kürt ulusal mücadelesi konusunda değerlendirmelerde bulundu. Ortadoğu’da Kürtleri yok etmek üzere kurulan statükocu planların yenilgiye uğradığını belirten Bayık, Kürtlerin ise bütün Kürdistani güçler bir araya gelmeden güçlü olamayacağını ifade etti.
20’inci yüzyılda Kürt halkının 4 parçaya bölündüğünü ve kültürel soykırım temelinde sömürgeci güçler tarafından yok edildiğini belirten Cemil Bayık, Kürtlerin bu politikalara karşı 4 parçada direnerek varlıklarını sürdürebildiğini hatırlattı.
“Kürtleri yok etmek üzerine kurulan statükocu planların yenilgiye uğradığını ancak Ortadoğu’daki statükocu güçlerin yeni arayışlar içerisinde bulunduğu tehlikesine dikkat çeken,” Bayık, “Kürtlerin son dönemde elde ettiği kazanımların kalıcılaştırılabilmesi ve Kürt birliğinin sağlanabilmesi için birlikte hareket etmesinin önemine,” vurguda bulundu.
“Kürdistani güçlerin tarihsel bir sorumluluk ile karşı karşıya bulunduğunu, sadece partilerin ve bir parçanın çıkarları için hareket etmenin büyük bir yanılgı anlamına geldiğini,” belirten Bayık, “bütün Kürdistani güç ve dinamiklerin bir araya gelmeden, Ortadoğu’daki siyasi ortamda insan, “Ben güçlüyüm” denilemeyeceğine,” dikkati çekti.
“Yaşanılan süreçte elde edilen olanakların ancak 50 ya da 100 yılda ortaya çıkabileceğini, ancak iyi değerlendirilmediği taktirde 50 yıl sonra halkın gücü ve bir Kürdistan gerçekliği ortada kalmayacağını,” belirten Bayık, “bu nedenle bu süreçte Kürtler için en büyük güç ve sinerjinin ulusal birlik ile hareket etmek olduğunu,” vurguladı.
“Bütün Kürt Partilerinin ve siyasi güçlerinin iradesini tanıyanların esas alınması, hegemonik bir yaklaşımın ortaya çıkmaması gerektiğini,” söyleyen Bayık, “ideolojik ve siyasi farklılıkların, gerginlik ve kargaşa nedeni olmaması için, demokratik kültür çerçevesinde ve demokratik mücadele çerçevesinde ele alınmasıyla Kürtlerin güçleneceğini,” ifade etti.
“İdeolojik ve siyasi mücadelenin bu çerçevede kalması halinde siyasi güçlerin yanlışlıkları veya doğruluklarının daha iyi ortaya çıkacağını, bunun sadece Kürt halkını değil, öteki partileri ve siyasi güçleri de güçlendireceğine,” dikkat çeken Bayık, “salt bir partinin güçlenmesi şeklinde yaklaşılması halinde, diğer güçler ve siyasi partiler arasındaki sorunların daha rahat çözülmesi amacıyla, diğer partiler ve siyasi güçlere karşı olunmadığını gösterilmesinin zaruri olduğunu,” ifade etti.
“PKK ve KCK olarak güçlerini, bütün Kürt Halkının ve bütün siyasi partilerin gücü olarak gördüklerine,” vurguda bulunan Bayık, “bunu tarihsel bir sorumluluk olarak gördüklerini ve var olan olanak ve güçlerini tüm halkın ve siyasi partilerin hizmetine koymak istediklerini,” belirtti
Kürt halkının ulusal birliği kadar, birlikte yaşanılan diğer halklarla ortak bir mücadele vermenin ve demokratik birliktelik kurmanın da önemli olduğuna değinen Bayık, “Kapitalist modernite Ortadoğu’ya girdiğinde ulus devlet, ırkçılık ve şovenizmden en çok Kürt halkı zarar gördü. Türk, Arab ve Fars iktidarları tarihçe büyük devlet olma kompleksiyle ulus devlet şovenizmini birleştirip, Kürleri ortadan kaldırma siyaseti izlediler. Kürt halkının demokratik ve özgür yaşamını savunması, ulusal varlığını güvenceye alması için, Türk, Arab ve Fars şovenizmi ve ırkçılığının kırılması gerekir. Bu yapılmadan, ulusal var olma ve özgür yaşam her zaman tehlikede olur.” şeklinde görüş belirtti.
“Kürt halkının bölge halkları ile bu temelde bir mücadele içinde olmasının önemli olduğunu,” düşünen Bayık, “Demokratik Türkiye, Demokratik Irak, Demokratik Suriye ve Demokratik İran’ın ancak böylesi bir mücadele ile inşa edilebileceğini, bunun, bütün Kürt halkının özgürlüğü için bir gereklilik olduğunu ve stratejik bir zeminde ulusal birliği sağlamak olarak görülmesi gerektiğini,” vurguladı
“Kürtler ancak bölgedeki ülkelerin demokratikleştirilmesi üzerinden kendi ulusunu ve özgürlüğünü güvenlik altına alabilir.” diyen Bayık, “Türk, Arap ve Fars şovenizminden ancak bu şekilde kurtulabileceğini, tüm inanç ve etnik toplulukların kabul gördüğü bir Ortadoğu’nun ancak bu şekilde oluşturulabileceğini,” belirterek \"Kürt halkının varlığı ve özgürlüğünün bazı devletlerin desteğiyle oluşturulamayacağını, bunun ancak Türkiye, Suriye, Irak ve İran’ı demokratikleştirecek bir strateji ve politika ile elde edilebileceğini,” ileri sürdü.
