PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, MED NUÇE’de Politik Alan’ın konuğu oldu. AKP\'nin katliam yaptığını öne süren kalkan\'ın değerlendirmelerinden öne çıkan bazı bölümler şöyle:
“Bin defa başkaldırsanız başınızı bin kez ezeceğiz” dedi, Bin kez baş kaldıran kimdir? Herhalde sadece PKK ya da dağdaki gerilla bununla tanımlanmıyor. Bir toplumun tümü tanımlanıyor ve “ezeceğiz” diyor. Kültürel soykırım uyguluyor, “PKK yapıyor” diyor, alçakça Kurşunlu Cami’yi yaktılar, “PKK yaktı!” diyorlar. Mahalleleri kuşatıp tankla, topla vuruyor, yakıp yıkıyorlar ve toplumu sürüyorlar ama “PKK zemin oluyor” diyorlar. 90’lı yıllarda Çiller-Ağar-Güreş çetesinin kırsal alanda yaptığını şimdi AKP çetesi şehirlerde, mahallelerde yapıyor.
Sessiz kalanlar suç ortağıdır
Sİlvan\'da Polisler tarafından duvarlara yazılan ırkçı yazıları hatırlatan Kalkan, sözlerini şöyle sürdürdü: \"Silvan’da duvara “Türk’sen övüneceksin, değilsen itaat edeceksin!” diye yazdılar ya, bütün hedefleri budur ve bu temelde vahşet uygulamaktadırlar. Kuzey Kürdistan’da faşist devlet terörü, AKP terörü uygulanmaktadır. Bu artık kültürel soykırımı da aşmakta ve fiziki soykırıma dönüşmektedir. Tehcir ve katliam uygulanmaktadır. Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı açık şekilde “bin sefer baş kaldırsanız bin sefer ezeceğiz” diyor. Ben de şunu söyleyebilirim: Sen bin sefer ezmeye çalışırsan, bu halk da seni bin yıl önce geldiğin yere kovalayana kadar direnecektir! Bunu Tayyip Erdoğan da, Türkiye’yi yönetenler de bilmeliler. Kürdün bunu başarma iradesi vardır. ‘Bin yıllık kardeşlik’ söylemi de artık safsata haline gelmektedir. Ne kardeşliği ? Ben Türkiye’de yaşayan herkese soruyorum: Nerede kaldı Türk-Kürt kardeşliği! Adam açıkça “bin kere başınızı ezeceğim!” diyor. Buna kimsenin çıtı çıkmadı. PKK, Osmanlı ve TC katliamları karşısında gelişen direnişlerin bir devamı ve en sonuncusudur. Onlara sahip çıkanlar buna da sahip çıkmalıdır. Kürdüm, diyen ve gerçekten Kürtlük onuruna sahip olan herkes direnişe sahip çıkmalı ve katılmalıdır. Kim AKP katillerini savunuyorsa onların kürtlükle bir alakası yoktur ve Kürt düşmanıdırlar. Onlara karşı her türlü mücadele yürütülebilir. İş bu noktaya gelmiştir. Buna seyirci kalanlar da suç ortağıdır.\"
‘Zafere kadar direneceğiz’
Hiç kimse bize teslimiyeti, ihaneti, yenilgiyi, boyun eğmeyi bir çare olarak gösteremez. Özgür olmaktan başka bir yaşama yolu yoktur, bunun da yolu faşizmi yıkana kadar direnmektir. Bu bir slogan değil, günlük olarak yaşanan özgür insan duruşudur.
Kobanê gibi özgürleştireceğiz
Yine direniş daha çok yayılmalıdır. Her alan kendi öz iradesini ortaya koymalıdır. Artık Kürdistan bu biçimde bir Demokratik Özerklik Devrimi sürecine girmiştir. Sonuç da bu devrimle alınacaktır. O halde bu devrimi, Kobanê’de AKP’nin umutları nasıl kırıldı ve Kobanê nasıl özgürleştirildiyse Kuzey Kürdistan’ın şehirleri, kasabaları, mahalleleri ve sokakları da aynı şekilde kurtarılmalıdır. Bunun gerektirdiği demokratik örgütlülüğü sağlamak ve bunun sistemini oluşturmak için büyük bir azimle, umutla ve iradeyle bu mücadeleye katılmalıdır.
PDK\'nin Türkiye\'yle Ekonomik İlişkilerini Görüyor ve Önemsiyoruz
Geçtiğimiz günlerde Kürdistan bölge Başkanı Mesud Barzani\'nin Türkiye ziyareti konusunda ise Kalkan şu ifadeleri kullandı; \"Kürtler birlik olsalar, kendi güçlerine güvenseler, ki bir Amerikalı generalde söyledi, “Kürtler Kobani’deki gibi birlik olurlarsa dünya onları kimse yenemez” dedi. öyle bir birlik olurlarsa Ortadoğu Demokratik Devrimi’ni yapacak bir toplum haline geleceklerdir. Bunu engellemek için Türkiye çalışmaktadır. Kürtler birlik olmasın, PKK ile PDK ittifakı olmasın, PDK’yi PKK’ye karşı nasıl çıkartırım, PDK, YNK ve GORAN ilişkilerini nasıl bozar çatıştırırım! Türkiye’nin bütün çabası bunların gerçeklemesine dönüktür. Buna herkes dikkat etmelidir.
Elbette ekonomik ilişkiler olur, ama bu ilişkiler tarihsel imkanları yok etmeye, Kürtlerin tarihsel hamlesini engellemeye, Kürt katliamlarına zemin sunmaya götürürse işte o zaman tehlikelidir. Bu anlamda mevcut ilişkileri yeniden gözden geçirmeye ihtiyaç vardır. Kürtlerin Türkiye’ye ihtiyacı eskisi gibi yoktur. Eskiden Kürtler kuşatılmış, büyük bir tecrit altına alınmıştı. Öyle bir durumda bir ilişki dünyaya açılmak açısından çok önem arz ediyordu. Şimdi Güney Kürdistan’ın Türkiye’yle böyle bir açılmaya ihtiyacı yoktur. Bütün alanlar Güney Kürdistan için, Kürtler için açıktır. Özellikle IŞİD faşizmi karşısındaki Kürt duruşu bütün Kürtleri dünya halkları açısından önemli bir noktaya getirdi. O bakımdan muhtaç değillerdir. Gerilla Peşmergeyle ittifak yaptığı zaman Türkiye’nin korumasına ne ihtiyacı olabilir. Kürt gerillası Türk ordusunu 32 yıldır burnunu sürtmüştür. O mu Kürtleri koruyacak, zaten Kürt düşmanıdır.\"