Ailelerin İmralı Cezaevi'nde tutuklu bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım ile görüşüne yeni yasak getirildi.
Bursa İnfaz Hakimliği ve Disiplin Kurulu Kararı ile “5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunda” yer alan “Hükümlüler hakkında getirilen kısıtlamalar” gerekçe göstererek 3 aylık yasak kararı alındı.
Ailelerin 16 Ağustos'ta görüşme için yapmış oldukları başvuruya verilen ret yanıtında kararı öğrenen Asrın Hukuk Bürosu avukatları, karara itiraz etmek için dosyanın kendilerine verilmesini talep etti. Ancak hakimlik, PKK Lideri Abdullah Öcalan için itiraz süresinin dolduğunu diğer 3 tutuklunun ise yapmış oldukları itirazın ret edildiğini ifade etti. Diğer 3 tutuklunun Bursa 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne yapmış oldukları başvurunun da ret edildiğini belirten hakimlik, kararın 9 Ağustos'ta kesinleştiğini söyledi.
İnfaz Hakimliği'nin kararına karşı dosyanın kendilerine verilmediğini belirten avukatlar 4 Eylül'de Bursa 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz etti. Mahkeme başvuruya ilişkin henüz bir karar vermezken, avukatlar 9 Eylül'de bireysel başvuru süresinin dolması nedeniyle Aktaş, Konar ve Yıldırım için Anayasa Mahkemesi'ne(AYM) başvuru yaptı.
Aileler görüşmesine verilen disiplin cezalarını ve AYM’ye yaptıkları başvuruya ilişkin Asrın Hukuk Bürosu avukatı Raziye Turgut Mezopotamya Ajansı'na konuştu.
"İmralı'da Farklı Bir Sistem Uygulanıyor"
İlk önce müvekkillerinin haklarından bahseden Turgut, “Müvekkilimiz Veysi Aktaş dışındaki diğer müvekkillerimiz Sayın Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar ve Hamili Yıldırım ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü. Aktaş ise müebbet hükümlüsüdür. Dolayısıyla müvekkillerimizin ağırlaştırılmış hapis cezası alanlara iki haftada bir kapalı görüşü, Veysi Aktaş’ın ise haftada bir görüş yapma hakkı vardır. Yine bütün müvekkillerimizin ayda bir açık görüş hakkı bulunuyor” dedi. Ancak İmralı Cezaevi’nde farklı bir infaz sistemin uygulandığını vurgulayan Turgut, “Örneğin bir ailenin normalde cezaevine gittiğinde nüfus kaydı sunması durumunda görüşme geçekleştiriyor. Maalesef İmralı Cezaevi’nde bu bir izne tabi. Dolayısıyla aileler haftada bir, düzenli bir şekilde Bursa Cumhuriyet Savcılığına başvuruda bulunuyorlar” dedi.
Müvekkillerinin görüş hakkının yanı sıra diğer haklarından da bahseden Turgut, “Sayın Öcalan 1999’dan beri, diğer mahpuslar 2015’ten beri İmralı Cezaevinde ve o zamandan bu yana herhangi bir telefon görüşme gerçekleştirmiyor. Yine Aktaş, Yıldırım ve Konar İmralı Cezaevi’ne gittikleri günden bu yana herhangi bir avukat görüşmesi gerçekleştirmiş değiller” diye belirtti. Turgut, “Normal ağırlaştırılmış hapis cezası alanlar 2 haftada bir diğerleri haftada bir olmak üzere 10’ar dakika aileleriyle telefonda görüşme hakları bulunuyor. Ancak topyekûn bu haklar İmralı’da ellerinden alınmış durumda” diye ifade etti.
"Karar Tümüyle Hukuk Dışı"
Öcalan’ın ardından Konar ve Aktaş’ın 15 Mart 2015’te, Yıldırım’ın ise 15 Temmuz 2015’te İmralı’ya sevk edildiklerini hatırlatan Turgut, konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü:
“Mart 2015’ten 20 Temmuz 2016’ya kadar ‘gemi bozuk’, ‘hava şartları’ gibi gerekçelerle görüşmeler engellendi. OHAL’in ilan edildiği 20 Temmuz 2016’da ise gerekçeler değişti. 21 Temmuz’da OHAL gerekçe gösterilerek engellendi. OHAL kararnameleri çıkmadan ilk İmralı’ya kısıtlama getirdiler. Tabi bununla birlikte haberleşme, avukat ile görüşme gibi birçok hak, belirsiz ve süresiz bir biçimde ellerinden alındı. 2 Mart 2018’de ise 5275 sayılı kanun yani infaz kanunu gerekçe gösterilerek 6 ay yasak getirildi. 2 Mart 2018’de verilen kararın bitiminden sonra ise yine ‘gemi bozuk’, ‘koster bozuk’ ve ‘hava şartları’ gibi gerekçeler öne sürüldü. 10 Eylül 2018’te yapılan başvuruya yine ‘gemi bozuk’ gerekçesi sunuldu. Bir sonraki görüşme başvurusu da 17 Eylül 2018’de yapıldı. Bu tarihten sonra yapılan bütün başvurulara disiplin cezaları gerekçe gösterildi.”
"Kararın İçeriğini Göremiyoruz"
Verilen kararlarının içeriğinin de kendileri ile paylaşılmadığını ifade eden Turgut, “Kararların içeriğini öğrenmek istediğimizde daima önümüze güvenlik gerekçeleri konuldu. Yani bizim müvekkiller arası etkili bir hukuki yolu izleyebilmemizin, onların savunma hakkını koruyabilmemizin önü sürekli kesildi. Dosyalar bizden adeta kaçırıldı. Bu yüzden de suç duyurusunda bulunduk. Maalesef içeriğini göremediğimiz bir şekilde itiraz ettik. Son aşamada bizim itirazlarımıza karşı Ağır Ceza Mahkemesi İnfaz Hakimliği kararının doğru olduğu yönünde kararlar verildi. Yani biz oradan sadece disiplin kurulunun sayı numarasını öğrenebiliyoruz. Ancak disiplin kurulu kararını istediğimizde sürekli olumsuz cevaplar alıyoruz ve birçok başvuruyu Anayasa Mahkemesine taşımak zorunda kaldık” dedi.
"Dosyadan Örnek Almamız Engellendi"
Ailelerin 16 Ağustos 2019’da yakınlarıyla görüşmek için tekrar başvuruda bulunduğunu belirten Turgut, “Müvekkillere gelen kısa yanıt, disiplin ve infaz yasası gereği hükümlülere getirilen bazı kısıtlamalardan dolayı kaynaklı denilmiş. Müvekkillerin ailelerinin başvuruları reddedildi. 3 aylık bir yasak öngörülüyor” ifadelerini kullandı. Var olan hukuk yollarını işlemek için başvurularda bulunduklarının bilgisini veren Turgut, “Önce Bursa İnfaz Hakimliğine başvurduk, içeriğini bilmememize rağmen disiplin kurulu kararına itiraz ettik. Aynı zamanda dosyanın bir örneğinin tarafımıza verilmesini talep ettik. Bursa İnfaz Hakimliği Öcalan açısından sürenin dolduğunu ve dosyanın kesinleştiğini belirtti. Dolayısıyla süre geçtiğinden müvekkilimiz Öcalan için Anayasa mahkemesine başvuru yapmak mümkün olmadı. Dosyadan örnek almamız engellenerek bunun önüne geçilmeye çalışıldı. Diğer müvekkiller için Anayasa Mahkemesine başvuru yaptık” diye konuştu.
"Anayasa Mahkemesine Başvurduk"
Müvekkillerinin başvurması gereken bütün yoların tıkandığını dile getiren Turgut, “Devletin tam tersi biçimde bu yolları açması gerekir. Devletin hem pozitif hem negatif yükümlüklerinin ihlali söz konusu. Bundan dolayı da ihlal olduğu için Anayasa Mahkemesine başvuru yaptık” diye belirtti.