Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı, 6 Kasım 2018’de PKK'nin önde gelen 3 isminin kimlik ya da yer tespitini mümkün kılacak bilgiler karşılığında para ödülü vermeyi kararlaştırdığını açıklamıştı.

Açıklamada, Murat Karayılan için 5 milyon dolara, Cemil Bayık için 4 milyon dolara, Duran Kalkan için de 3 milyon dolara kadar ödül verileceğini belirtilmişti.

ABD'nin Ankara Büyükelçiliğinden geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamada bu karar bir kez daha hatırlatıldı.

KCK Dış İlişkiler Komitesi ise bu hatırlatmaya sert tepki göstererek, “ABD, gerçek dışı ve hayali suçlamalarla halka ABD'ye ajanlık yapmalarını ve bu arkadaşlarımıza zarar vermesini istiyor” açıklamasını yaptı.

“Bu karar ve suçlamaların tarihe, siyasete, topluma, hukuk, insanlık, insan ahlakına aykırı olduğunu ve meşru olmadığını belirtmek istiyoruz” denilen açıklamanın devamında şunlara yer verildi:

“Bu kararla Kürt halkı ve Amerika halkının vicdanına karşı ucuz bir yaklaşım sergilenmektedir. Şu ana kadar ne Önder Apo, ne üç yoldaşımız, hiçbir PKK üyesi ve Apocu hareket ABD devleti ve halkına karşı bir eylem içinde bulunmamış ve Amerikan çıkarlarını hedef yapmamıştır. Tam tersine, her zaman ABD'ye etkili bir güç olarak Kürt sorununun çözümü için olumlu bir rol oynaması çağrısı yapmıştır.

Yargılanmaları gerekenler gerçekte DAİŞ ideolojisi ve siyasetini benimseyen en başta Erdoğan ve Türk devletidir. On binlerce çete üyesini dünyanın dört bir yanından Türkiye aracılığıyla Suriye ve Irak'a aktarmıştır. Bu çeteler Türkiye üzerinden Avrupa, Afrika, Kafkasya'ya gönderilip, buralarda katliamlar yaparak, insanlık suçu işlendi. Türkiye, bunu hem ABD'nin gözleri önünde yaptı hem de sonuç itibariyle ABD'nin onayıyla dünyadaki tüm cihadist çetelerin sponsorluğunu yapmak istiyor.”

Açıklamada, “Kürt sorunun demokratik çözümü, Ortadoğu'daki tüm sorunların çözüm anahtarıdır, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bu kararıyla Kürt sorununun derinleştirilmesi üzerinden, Ortadoğu'daki kriz, kaos ve katliamların sürdürülmek istendiği görülmektedir” ifadeleri kulklanıldı.

“Amerika Dışişleri Bakanlığı'nın bu kararı ödül değil, aksine ajanlaştırma için rüşvettir” denilen açıklamada, ABD’nin bu adımla Kürt toplumu arasında “ajan ağı kurmak istediği” savunuldu.