Asrın Hukuk Bürosu avukatları, Öcalan’la yaptıkları görüşme ve sonrasındaki sürece ilişkin bugün İstanbul’da basın toplantısı düzenleyerek, müvekkillerinin imzalı mektubunu kamuoyuna duyurdu.
Avukatların açıklaması şöyle:
İmralı ada cezaevinde, müvekkilimiz Sayın Öcalan ile 22 Mayıs tarihinde yeni bir avukat görüşmesi gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Sayın Öcalan daha önce kamuoyuna paylaşmış olduğu metnin bir bütün olarak önemini bir kez daha vurguladı. 2 Mayıs tarihli ve dört müvekkilimizin birlikte kaleme aldığı yedi maddelik metnin tartışılmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Toplumsal uzlaşı, demokratik siyaset, demokratik müzakere ve onurlu barış konularının tartışılmasının Türkiye’nin temel ihtiyacı olduğu görüşündeydi.
Kendisinin de bu maddelerin Türkiye siyasetinin temel değerleri haline gelmesi açısından üzerine düşeni yapacağını belirtti. 2013 yaklaşımı ve duruşunun Türkiye’de yarattığı ortamı ve umudu herkesin bildiğini ve bu mesajının daha fazla tartışılması gerektiğini ifade etti.
Müzakere Süreci Değil
Bu görüşmelerin yaptırılmasının bir müzakere sürecinin varlığı anlamına gelmediğini, önceki görüşmede olduğu gibi yine hatırlattı. Mesajlarının tüm demokrasi güçlerine, Türkiye’nin her yelpazesindeki siyasi yapılarına ve devlete olduğunu söyledi. Bu tutumuna karşı “Tüm çevrelerden nasıl bir karşılık verileceğini 30-40 gün sonra anlarız” diyerek şu anda hiçbir çevrenin tutumu için herhangi bir yorum yapmadığına tanıklık ettik.
Rojava ve Suriye vurgusu
6 Mayıs’ta kamuoyuna sunduğumuz yedi maddelik mesajda önemli bir konu da Rojava, Kuzey Suriye, DSG ve Suriye’de sorunların çözümünün nasıl olması gerektiği maddesiydi. Bu konuda düşüncelerini tekrarladı. İmkan olursa Suriye’nin bütünlüğü içinde Kürt sorunu dahil Suriye’nin tüm sorunları konusunda pozitif rol oynayacağını söyledi. Kendi düşüncelerinin ve çözüm önerilerinin Suriye’nin sorunlarını çözeceğini, Kürtlerin ve diğer toplulukların temel haklarının anayasal güvenceye alınmasının zorunluluğunu da özellikle vurguladı. Bu tartışmaların daha derin, tarihi sonuçlara yol açacak şekilde yürütülmesi, günlük, dar siyasi gündemlere sıkıştırılmaması temel ihtiyaç durumundadır. Bu minvalde Türkiye ve Ortadoğu’nun tarihsel ve derin sorunları olduğunu, Sayın Öcalan’ın da bu sorunların akli, politik ve kültürel yaklaşımlarla çözülebileceğini belirttiğini hatırlatmak isteriz.
Demokratik Kamuoyu Sorumluluk Üstlenmeli
Bizler de bu görüşmelerde, Sayın Öcalan’ın onurlu barış temelinde sorunların demokratik müzakere yöntemi ile çözülmesi yönündeki pozisyonunu koruduğunu, gelecek açısından umutlu olduğunu ve kendine güvendiğini açıkça gördük. Bu vesile ile İmralı cezaevinde uzun yıllardır sergilenen gayri hukuki tutumun bir bütün olarak aşılması için demokratik kamuoyunun sorumluluk üstlenmesi ve sürecin takipçisi olması gerekliliğine olan inancımızı belirtiyoruz. Yasal hakların tesisinin hiçbir tartışma ve ayrımcılığa yer vermeksizin sağlanması konusunda gerek yönetsel gerekse de yargısal mercilerin sorumluluklarını yerine getirmeleri hukukun gereği olduğu kadar ahlaki bir sorumluluktur.
Annelerin Tutumu Çok Önemli
Görüşme içeriğinde birçok konu tartışılmış olsa da temel gündem maddesi kritik bir aşamaya gelen açlık grevleri ve ölüm oruçları olmuştur. Bu görüşmede Sayın Öcalan eylemcilerin iradesi ve fedakârlığı konusunda teşekkürlerini ifade ederek, bu tutumu onurlu bir duruş olarak değerlendirmiştir. Aynı zamanda annelerin tutumunu da çok önemli bulmuş, yüksek değer atfetmiştir. Bu vesileyle kendisinin annelere özel selamlarını iletiyoruz.
Israrlı Vurgu
Sayın Öcalan görüşme esnasında açlık grevleri ve ölüm oruçlarının amacına ulaştığını, artık sonlandırılması gerektiği yönündeki çağrısını ısrarla vurguladı. Bu çağrıdan sonra grevcilerin eylemi bırakacağına inanıyoruz. Esas olanın demokratik siyasal mücadele kültürü olduğunu, grevcilerin bedenen, ruhen ve zihnen sağlıklı olmalarının her şeyden önemli olduğunu ifade etti. Açlık grevleri konusunda Gandi’yi örnek vererek, Gandi’nin açlık grevini toplumsal mücadeleyle anlamlı kıldığını ifade etti. Bu bağlamda Öcalan açlık grevi ve ölüm orucu eylemcilerine hitaben bir mektup kaleme almıştır. Bu mektubun kendileriyle paylaşılmasını talep etmiştir. Görüşme sonrasında tarafımıza ulaştırılan, Sayın Öcalan’ın açlık grevi ve ölüm orucu eylemcilerine hitaben kendi el yazısı ve imzasının olduğu mektubunu başta eylemciler olmak üzere kamuoyunun takdirine sunarız.
Diyarbakır\'da Açıklama Yapılacak
Saat 13.00’de ise açlık grevi ve ölüm orucuna ilişkin olarak tutuklular yazılı, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven’in adına ise Diyarbakır’da açlık grevinde olan HDP’li vekiller tarafından açıklama yapılacak.
Hayatını Kaybedenler
Öcalan’a yönelik tecridi protesto amacıyla Almanya’nın Krefeld kentinde de 20 Şubat tarihinde mahkeme önünde bedenini ateşe veren Uğur Şakar, tedavi gördüğü hastanede 22 Mart’ta yaşamını yitirmişti.
Tecridi protesto etmek amacıyla Zülküf Gezen (33) 17 Mart’ta Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde, Ayten Beçet (24) 23 Mart’ta Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde, Zehra Sağlam (23) 24 Mart’ta Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde, Medya Çınar (24) 25 Mart’ta Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde, Yonca Akici 9 Mart’ta Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde, Siraç Yüksek 2 Nisan’da Osmaniye 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde, Mahsum Pamay ise 5 Nisan’da Elazığ 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşamına son verdi.