Söyleşide “Artık PKK silah bırakmalı; HDP bu işi alıp götürmeli, noktasına gelirseniz Kürtleri devlete karşı savunmasız bırakır, perişan edersiniz” görüşünü savunan Remzi Kartal, özyönetim teriminin defacto ortaya çıktığını belirterek, bunun bir yok sayılmaya karşı halk iradesi olduğunu savundu.
KCK’nin yıllardır öz yönetimin altyapısını hazırlamaya çalıştığını söyleyen Aydar, ulus-devlet yerine demokratik-ulus kavramını savunduklarını söyledi. Demokratik-ulus denince herkesin eşit olacağını belirten Aydar, ulus-devlet denince Kürt ağır basacaktır dedi.
Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal’ın açıklamalarından öne çıkan bazı satırbaşları:
“Bir Kürt ulus-devleti hedefi hedefimiz asla olmayacak”
Aydın Engin’in “Öcalan’ın tezlerinde “devlet olmayan devlet”, “demokratik konfederasyon” deniyor. Selahattin Demirtaş defalarca “Biz bir ulus devlet kurmayacağız. Ulus devleti reddediyoruz” dedi. Şimdi… Barzani hızla bir Kürt ulus-devleti inşa etmekte. Ulus devlet konusunda ne düşünüyorsunuz? Bir değişiklik mi var?” şeklindeki sorusuna Aydar şöyle yanıt verdi:
\"Hayır. Çok net söylüyorum: Hiçbir değişiklik yoktur. Biz ulus-devlet yerine demokratik-ulus kavramını savunuyoruz. Demokratik-ulus kavramında kimlikler geçişkendir. Yani hiçbir etnik ya da inanç kimliği ya da sınıf kimliği… Yani hiçbir kimlik azınlık, çoğunluk diye bir sınıflandırmaya tabi tutulamaz. Hepsi eşittir… Yani hiçbir tekleşme yaşanmayacak. Var olan bütün renkler yerinde duracak.
Oysa ulus-devlet denince Kürt ağır basacak demektir. Batı Asya’da ulus-devlet temelinde kurulmuş, yüzyıldır sürüp giden devletler var. Bunlar yapay devletler. Bölgeye uygun değil. Hep sorun ürettiler. Yani ulus devlet Batı Asya için çözüm değil.
Barzani, ulus-devlet temelinde bir çözüm peşinde. Bölgedeki diğer devletleri taklit eden bir çözüm peşinde. Biz o çözümü sorunlara çare olacak bir çözüm olarak görmüyoruz.\"
Aydar’ın Ulus-devlet ve Barzani konusundaki tespitlerine ilavelerde bulunmak isteyen Remzi Kartal, kendilerinin ulus-devlete ne kadar karşı olduklarını vurguladığı konuşmasında şunları dile getirdi:
“Bir defa bizim stratejimiz Türkiye’nin yahut bölgedeki öteki egemen devletlerin Kürtlerin nasıl yaşamasını uygun gördüklerini değil, Kürtlerin nasıl yaşamayı istediklerine dayanan bir stratejidir. Ben artırarak söyleyeyim, farz edelim ki Türkiye ya da bölgedeki herhangi bir devlet Kürtlerle birlikte yaşamaya yönelik bir çözüme kapalı. Farz edelim ki bu yüzden Kürtler ayrı bir devlet projesinin peşinde olmak zorunda kaldılar. Böyle bile olsa biz ulus-devlet eksenli bir devlet oluşturmayacağız. Çünkü bunun başta Kürtler için doğru bir seçenek olmadığına inanıyoruz. Biz bütün kimliklerin eşitliğini esas alan, azınlık, çoğunluk gözetmeden herkesin kendisini ifade etmesine, temsil etmesine ve yönetmesine yol açacak bir devlet modelini savunuruz…\"
Kartal’ın bu sözlerine Aydar’da “Batı Asya’da devletlerin sınırlarını nereden geçirirseniz geçirin mutlaka birilerinin hakkını çiğnersiniz. Bu anlamda Türkler, Kürtler, Araplar, Azeriler, Farslar, Ermeniler, Asuriler, Yahudiler… Bunlar arasında tellere, duvarlara dayalı sınırlar olmamalı.” sözleriyle destek sundu.
“Kandil HDP’yi azarlıyor mu?”
Remzi Kartal, Kandil’in 7 Haziran’dan sonra geniş bir çevrenin algısına göre, HDP’ye karşı nobran, değer kıymet bilmeyen bir tavır içinde olduğunu, 7 Haziran başarısı için “Ne becerdiniz ki siz” gibi küçümseyen, aşağılayan bir dil kullandığı sorusu üzerine bu söylemlerin gerçeği yansıtmadığını, örgütsel yapı içinde sıkı bir eleştiri yapıldığını, ancak karşı tarafı aşağılama, fırçalama, küçük görmenin söz konusu olmadığını dile getirdi.
Aynı konu ile ilgili Zübeyir Aydar ise eleştirinin olabileceğini, bazı eleştirilerin amacını da aşmış olabileceğini vurgulayarak, kendilerindeki eleştiri dilinin keskin olduğunu, bazen arkadaşlarının kendi ortamlarında kullandığı dili basında da kullandığını ve bunun birilerine ağır gelebileceğini dile getirdi.
“Ver özyönetimi, al başkanlığı”
Ver özyönetimi, al başkanlığı şeklinde bir pazarlığın söz konusu olmadığını dile getiren Remzi Kartal, CHP’nin ana muhalefet partisi olarak AKP’ye karşı etkili bir muhalefet yapamadığını, 7 Haziran seçiminden sonra Erdoğan’ın koalisyon hükümeti oluşturma politikasının kuyruğuna takıldığını vurguladı.
Remzi Kartal, Türkiye’de demokratik olmayan bir pazarlığın hiç kimseyle yapılmadığını, tek adam iktidarına hizmet edecek bir pazarlık içerisinde bulunmayacaklarını vurgularken, Zübeyir Aydar, Erdoğan’ın Türkiye’de bir başkanlık sistemi önermediğini, tek kişi yönetimi istediğini, bu nedenle buna hizmet edecek bir pazarlık içinde olmayacaklarını söyledi.
“Hani artık silahlar değil siyaset konuşacaktı?”
Kürt siyasal hareketinin bugün sürdürmesi gereken mücadelenin silahlı mücadele değil siyasal ve demokratik mücadele olduğu şeklindeki analizin eksik olduğunu vurgulayan Remzi Kartal, karşılarında 7 Haziran seçim sonuçlarını yok sayan, topyekün savaş ilan eden bir devlet gerçekliği olduğunu, sivili görünümlü bir darbenin gerçekleştiğini dile getirdi ve buna karşı HDP’nin yapabilecek bir şeyinin olmadığını ekledi.
Remzi Kartal, Türkiye’nin demokratik bir ülke olmadığı ve siyasal zeminde bir mücadele imkânı bulunmadığı için “Artık PKK silah bırakmalı; HDP bu işi alıp götürmeli” noktasına gelmenin Kürtleri devlete karşı savunmasız bırakıp, perişan edeceğini dile getirirken, \"bu devlet zihniyetinde değişiklik yaşanmadan, hiçbir anayasal ve yasal düzenleme yapılmadan, cezaevlerinin kapıları açılmadan böyle analizler abesle iştigal olacağını\" dile getiren Aydar ise Erdoğan’ın “Kürt Sorunu yoktur” sözüne atıfta bulunarak, “Bu durumda sözü edilen silahların terkedilmesi, siyasetin konuşulması analizinin kendilerine “Gidip Erdoğan’a teslim olun” demek anlamına geleceğini\" söyledi.
Kürt siyasal hareketinde dört merkez değil (İmralı, Kandil, HDP ve DBP) sadece tek merkez var. O da KCK Yürütme Konseyi eşbaşkanlarının olduğu yerdir diyen Aydar, bütün kararların dikkate alındığını ama nihai kararın Cemil Bayık ve Bese Hozat’ın eş başkanlığını yürüttüğü KCK Yürütme Konseyi tarafından verileceğini söyledi.
Öcalan’ın bu hakeketin kurucu lideri ve önderi olduğu, kararları veto etme hakkına sahip olduğunu belirten Aydar yalnız şuan cezaevinde olduğu için KCK ve Kadın hareketinin ayrı bir irade olarak özgün bir yerde bulunduğunu söyledi.
KCK olarak her işi doğru yaptıklarını söylemediklerini lakin öz yönetim meselesinin doğru bir talep olduğunu, yalnız uygulama biçiminde sıkıntılar olduğunu belirten Aydar, Murat Karayılan’ın “ bu özyönetim mücadelesinin bir sürü boyutu var ama silahlı boyutu öne çıktı.” sözlerine atıfta bulunarak bunun ekonomik, siyasal, sosyal, demokratik yönlerinin bir kenara bırakılarak silahlı boyutunun öne çıktığını söyleyerek, yani “devletin geldiğini, madem bunu yaptınız ben hepinizi içeri atıyorum şeklinde yaklaştığını ve karşılığında da gençlerin hendek kazdığını, barikat kurduğunu.” dile getirdi.