Diyarbakır Büyükşehir Belediye Tiyatro Salonunda Mezopotamya Vakfı ile SAMER tarafından aralarında Aydın, Akademisyen ve Siyasetçilerin bulunduğu konukların katılımı ile gerçekleştirilen \"Sınırlar, Rejimler, Kürdistan ve Gelecek Tahayyülleri\" konferansı ikinci gününde de devam ediyor. Konferansın 2. gününde \"Kürtlerin Birlik, Birlikte Yaşama ve İttifak Perspektifleri\" konulu ilk oturumun moderatörlüğünü Mezopotamya Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Av. M. Emin Aktar yaptı. Katılımcılardan ilk olarak Mardin Artuklu Üniversitesi\'nden Dr. Naif Bezwan \"Kürtlerin siyasal sistem tercihleri ve self determinasyon hakkı\" başlıklı konuşmasını yaptı. Bezwan, Uluslar arası hukuka göre, ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkı konusunda sunum yaptı. Self determinasyon hakkına değinen Bezwan, Kürlerin sadece devletsiz olan en büyük halk olma özelliği dışında, kendi geleceğini özgürce belirlemek için en uzun mücadeleyi veren halklar arasında birinci sırada yer aldığını söyledi. Uluslar arası hukukun normların arasında yer alan Self determinasyon hakkının halklarının kendi siyasal statülerini özgürce belirleme, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimlerini sürdürme olduğunu ifade eden Bezwan, \"Bu amaçlar çerçevesinde doğal zenginliklerine ve kaynaklarına tasarruf etme hakkı olarak tanımlanmaktadır. Self determinasyon bağımsızlık için olduğu kadar özerklik, kanton, federalizm gibi birlikte yaşama modelleri ve her tür kolektif hak talebinin temelini teşkil etmektedir. Bir bütün olarak Kürtlerin siyasi çözüm modelleri Self determinasyonun hem dışsal hem de içsel tarzda gerçekleşmesini amaçlamaktadır\" diye konuştu.
\'Kürtler önemli mevziler kazanıyor\'
Musul\'un IŞİD tarafından ele geçirilmesinden sonra ortaya çıkan yeni jeopolitik durumun çarpıcı bir durum olduğunu söyleyen Bezwan, bunun ortaya koyduğu gibi rejimlerin değişmesi ile ya da sınırların değişmesi ile mümkün olabileceğini kaydetti. Kürtlerin tarihinin hiçbir döneminde kendi siyasi statüsünü belirleme ve kendi kaderlerinin efendisi olmaya bu denli yaklaşmadıklarını kaydeden Bezwan, \"Ulusal, bölgesel ve uluslar arası koşulların bu kadar el verişli olduğu bir dönemi yaşamamıştırlar. Yüksek derece bir politik niteliğe ve jeopolitik sonuçlara da sahip olan bu hakkın elde edilmesi birinci öncelikle ve son analizde Kürtlerin güçlerini etkin, yaratı, uluslar arası hukuk ve demokratik meşrutiyet içinde kullanmalarına siyasi, diplomatik ve askeri alanlarda ortak davranma ve kabiliyetle ile kapasitelerine bağlı olacak\" şeklinde konuştu. Bezwan konuşmasının son bölümünde ise Kürt siyasetinin bir bütün olarak son yıllarda ezber bozucu hamleler ile önemli mevziler ve saygınlık elde etmeyi başardığını vurgulayarak, \"Kürdistan toplumu ve uluslar arası toplum Kürt siyasetinden yeni sürprizler beklemektedir\" dedi.
\'PKK ve Güney Kürdistan ilişkileri çok önemli\'
Ardından \"Kürt Birliğinin Yeni Dinamiği: Kürdistan Milliyetçiliği\" konulu konuşmasını yapan Ankara Üniversitesinden Arzu Yılmaz, Kürt ve Türk milliyetçiliği arasındaki farklara dikkat çekti. 1991 yılı ile birlikte Kürt birliğinin günümüze kadar sağlam bir şekilde uzandığını ve PKK ile Güney Kürdistan ilişkilerinin önemli bir neden olduğunu kaydeden Yılmaz, hiçbir Kürt siyasi parti ve örgütünde Bağımsız ve birleşik Kürdistan ibaresinin bulunmadığını ancak Kürt ulusal birlikteliğin bunun önüne geçtiğini belirtti. Kürdistan\'lı olma halinin siyasi bir iddianın sonucu olduğunu ifade eden Yılmaz, ortak toprak parçası ve aynı millete ait olma ile bağlantılı olduğunu söyledi. Türkiye, İran, Suriye Kürdistan\'ı gibi bir iç göçün yaşandığını belirten Yılmaz, \"1990\'lara gittiğimizde, süreci üç aşamadan okumak lazım. İlk aşama, tanışma. İkinci aşama çatışma ve son aşama ise uzlaşma olarak tanımlıyorum\" dedi.
\'Kerkük Kürtlerin Kudüs\'üdür\'
Yılmaz\'ın ardından \"Türkiye - Kürdistan ittifakı ve yeni Ortadoğu\" başlıklı konuşmasını yapan Muş Alparslan Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Abdullah Kıran, Ortadoğu\'nun etnik ve siyasi çelişkilerin derin olduğunu belirtti. Kıran, 20. yüzyıldaki devlet yapılanmasında, İran ve Türkiye\'nin etkilerine bakılması gerektiğini söyledi. Şii hilali\'nin İran tarafından oluşturulduğuna dikkat çeken Kıran, \"Şii hilali dediğimiz yer aslında petrol alanlarının bulunduğu bir yerdir. Suudi Arabistan ve İran arasında tarihten bu yana bir çekişme vardır. Şii ve Suni dengesi vardır. Bu dengeye müdahale ettiğinde çok büyük sorunlar yaşanmıştır. Her iki tarafında ölümüne mücadele ettiği bir dönem yaşanıyor\" dedi. Son gelinen durumda, yeniden yapılaşmanın önemine işaret eden Kıran, eskiden Kürdistan\'ın bağımsızlığından bahsedildiğinde Türkiye\'nin çok büyük bir tepki gösterdiğini hatırlattı. \"Ortadoğu\'da neler oluyor\" sorusunu soran Kıran, Kerkük denince herkesin oturup düşünmesi gerektiğini ve Kerkük\'ün Kürt halkının Kudüs\'ü olduğuna değindi.
\'Kürtlerin kafası net olmalı\'
Kerkük için Kürtlerin büyük kanlar döktüğünü ve bedeller ödediğinin altını çizen Kıran, \"Kerkük\'ün bölünmesi istendiğinde, Mele Mustafa Barzani karşı çıktı. Bu karşı çıkmadan sonra Kürtler 200 bin şehit verdi. Halepçe ve Enfal bu katliamlar Kerkük\'ün bölünmesine karşı çıkmasından sonra gerçekleşti. Ortadoğu\'da Etnik hakların dini haklardan daha önemli olduğunu söyleyen Kıran, Ortadoğu\'nun büyük bir değişme yaşandığını ve Kürtlerin büyük bir iddiasının hayata geçmeye başladığını ve Kürtlerin Bağımsız Kürdistan hayalini taşıdığına dikkat çekti. Güney Kürtlerin geleceğinin parlak olduğunu belirten Kıran, \"Yeter ki Kürtlerin kafası net olsun\" diyerek konuşmasını bitirdi.
\'Ulusal kongre bir an önce toplanmalı\'
\"Bölge\'de \'Yeni Kimlik\' arayışları bağlamında siyasal meşrutiyet krizi ve yükselen \'Geleneksel aidiyetler\' sorunu. Kürtlerin bölgesel faktör olma şartları\" konulu konuşmasını gerçekleştiren Sofya Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yaşar Abdulselamoğlu, IŞİD\'in bölge\'de Musul\'u alması ile Kürtler için yeni planlar olduğunu söyledi. Amerika\'nın bölge\'deki etkisine dikkat çeken Abdulselamoğlu, bu gün IŞİD\'in terörist bir örgüt olarak görüldüğünü ancak eğer Ortadoğu\'daki önemli petrol bölgelerini ele geçirmesi durumunda muhatap alınacağını söyledi. Kürtlerin değişen döneme göre alacağı pozisyonun tartışılması gerektiğini kaydeden Abdulselamoğlu, bölge üzerinde Kürtlerin aktör olma politikasının bulunduğunu belirtti. Ulusal kongrenin bir an önce toplanması gerektiğinin altını çizen Abdulselamoğlu, \"Kürt aydınlar sürekli bunun üzerinde durmalı. Rojava\'nın geleceği Güney Kürdistan\'ın kaderi bir birine daha yaklaşmaktadır. Kürt siyasetini yeni bir kader bekliyor\" diyerek konuşmasını tamamladı.
Oturum soru cevap şeklinde sona ererken, öğleden sonra \"Kürdistan, Sınırlar, Parçalar ve Ortak Gelecek\" konu başlığı ile 2. oturum ile devam edecek.