7 Haziran 2017 tarihinde Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Sayın Mesud Barzani bağımsızlık referandumu kararı ilan ettikten sonra Devlet Bahçeli’nin, Enerji eski Bakanı Taner Yıdız ve CHP Genel Başkanı yaptıkları açıklamalarıyla ne kadar şoven oldukları ve insanlıktan ne kadar uzak olduklarını ortaya koymaktadır. Önce Devlet Bahçeli ne demiş ona bakalım.
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bekasını yakından tehdit eden, egemenlik haklarını doğrudan hedef alan, varlık ve birliğini riske sokan her türlü eylem, hazırlık, kurgu, tertip, teşebbüs ve mütecaviz emellere karşı meşru müdafaa ve müdahale hakkını kullanmakla mükelleftir. Devlet olmak bunu gerektirecektir. 25 Eylül'de Irak'ın Kuzeyinde yapılması planlanan referandum milli güvenliğimiz ve devletin milletiyle bölünmez bütünlüğü açısından ertelenemez, örtülemez, geçiştirilemez tehlike ve feci sonuçlar içermektedir, Kürdistan kurulursa Türkiye felç olur” "Kerkük'ün Kuzey Irak'taki referanduma dahil olması rezalettir, ihanettir. Türkiye bu hasmane oluşuma göz açtırmamalıdır” "Devletin bölünmez bütünlüğü açısından tehlike. Elbette bu referandum Kürdistan'ın inşa ve ihyası için sinsi bir ön çalışma, karanlık öncü hamledir" dedi.Sayın Bahçeli kendi partisini doğru düzgün yönetemiyor ama Güney Kürtlerine bölücü diyor, onları tehdit ediyor, üzerine vazife olmayan konularda fikir beyan ediyor. Sayın Bahçeli; sizin fikrinizi soran mı olmuş?
Başbakan Binali Yıldırım: “referandum kararı ülkemizin güvenlik meselesidir gereğini yaparız”, Cumhur Başkanı: “Referandum kararı akıl tutulmasıdır”, Enerji ve Tabii Kaynaklar Eski Bakanı Taner Yıldız: “Referandum ile birlikte kurulma ihtimali olan bölgesel bir Kürt devleti aynı zamanda Türkiye için de bir tehdittir. Hiç bir açıdan müsamaha gösterilemez” dediler ve Türk devleti ve hükümeti ile muhalefetin tümü Kürtler hakkında kindarlıklarını kusuyorlar. Sanki uzaydan başka mahluklar Türkiye’yi ortadan kaldırmak için topraklarına inmek üzeredirler.
Siz; çıkarlarınız istiyor diye, bir milletin geleceğini karartamazsınız!
Soruyoruz; siz hangi çağda yaşıyorsunuz? Halen 19. YY’da yaşadığınızı mı sanıyorsunuz? Öyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Sayın Devlet Bahçeli sıkça tekrar ettiğiniz o Osmanlı tokat atmalar iki yüz yıl geride kaldı ve siz bilmez misiniz ki her bir YY’da toplumların ve devletlerin tarihlerinde önemli değişiklikler olur, haritalar değişir. İmparatorluklar yok olur yerine yeni devletler doğar. Şu an itibariyle biz ne iki yüz yıl öcesindeki Osmanlı dönemindeyiz ve ne de 94 yıl önceki Atatürk’ün ilk meclisinin kurulduğu dönemdeyiz, Kemalist dönemininde 6 yıl sonra 100 yılı dolacaktır, onun habercisi olan rüzgarların esintileri fark edilmeye başlandı. Sykes-Picot anlaşmasının 100 yılı doldu, can çekişiyor ve yeni haritaların çizilmesi ve yeni devletlerin doğması sözkonusudur. Sovyetler Birliğinde 17 Ekim 1917’de olan devrim ancak 71 yıl yaşayabildi, 1991’de yıkıldı. Berlin duvarı ancak 28 yıl dayanabildi; Varşova Askeri Paktı 8 sosyalist ülkeler tarafından kuruldu ve daha sonra onlarca devletler bu pakta üye oldukları bu güçlü örgüt 36 yıl sonra (1991 yılında) ortadan kalktı. Onlarca bunun gibi örnekler dünyamızda yaşanmıştır. Gözü dönmüş insanlık ve hukuk düşmanlarına biraz sakin olun diyoruz. Çünkü akan suyun mecrasını değiştiremezsiniz ve size şunu da hatırlatmak isteriz Kürtler 100-200 yıl önceki Kürtler değildir. Bugünkü Kürt nesil gerek Osmanlı dönemi olsun ve gerekse Kemalist döneminde olsun yapılan katliamları, jenositleri, göçleri (mecburi iskan yasaları), yapılan işkenceleri ve dahasıda toprakları üzerinde onlarca liderlerini aynı anda darağaçlarında astıklarınızı artık biliyorlar. O yüzden Sayın Bahçeli ve Taner bey gibilerine şöyle bir nasihatımz ve uyarımız var, siz hep demiyor muydunuz “Kürt Türk kardeştir, et tırnak olmuşuz, kız alıp, kız vermişiz, tavuklarımız birbirine karışmış, bir Kürt ne kadar Kürtse bende o kadar Kürdüm ve biz ne kadar Türk isek o da o kadar Türktür”. Siz bu kerametli sözcüklerinize sahip çıkmalısınız ve Kürtlerle iyi geçinmenizdir.
Sayın C. Başkanı, Başbakan, Bahçeli, Taner Yıldız ve Kılıçdaroğlu Beylere soruyorum; Bunları biliyor muydunuz?
Enfal Operasyonu ile 180.000 ‘den fazla Kürt öldürüldü. Saddam Hüseyin’ in Dokan Baraj Gölü’nün kapaklarını açması ile 1000’lerce Kürt, Baraj sularının akımına kapılarak yaşamlarını yitirdiler 1983 operasyonu: Bu operasyon kapsamında 100.000’lerce Kürt toplu mezarlara gömüldü, binlerce kız çocukları ve kadınlar kaçırılarak namusları kirletildi. 10 ile 70 yaş arasındaki 8.000 Barzan Ferdi aynı gün topluca evlerinden alınarak Irak’ın Güneyindeki çöllerde diri diri gömülerek öldürüldü. 1983 Yılında Barzan Ailesindeki erkeklerin çoğu öldürülürken, kadınları da Erbil ve Musul’a zorunlu ikamette tabi tutuldular. Enfal Soykırımı ile Barzan Ailelerinin 1983 yılından beri dünyanın en uzun süren yasını tutarak ve bu ailenin kadınlarının katliamdan sonra yaşadıkları süre boyunca siyahlara bürünüp pek konuşmadıkları ve tarihe “Barzan Dulları” olarak geçtiler. 1983 ile 1989 yılları arasında çoğunluğu Kürt toplamda 182 Binden fazla Kürdistan’lı kimyasal silahlarla öldürüldü. Bu tarihler arasında Kürdistan’da 4.670 köyün 4.000’i Enfal Soykırımı ile yerle bir edildi. 182 binden fazla Kürdistanlı öldürüldü. Bunun yanında 1.800 Okul, 300 Hastane, 3000 Camii ve 27 Kilise yıkılıp yakıldı. Bu 3 yıllık süre içerisinde Güney Kürdistan’daki köylerin yüzde 90’ı tamamen yok edildi. Biyolojik silah kullanarak binlerce Kürdün öldürüldüğü bir katliam, derisi yanmış çocukların görüntüleri unutulmaz. Tüm Kürtler Türkiye Halepçe ve Zaxo bölgelerinde Saddam Hüseyin ordulari tarafindan atılan kimyasal bombalardan sonra Irak'tan kaçan 120.000 Kürde kapılarını açan Türkiye’nin o dönemki Başbakanı rahmetli Turgut Özal’ı halen şükranla, rahmetle yadediyorlar. Katliamlar arasında Halepçe Katliamı yer almaktadır, bu katliamda 5.000’den fazla Kürt öldü. Enfal operasyonu sırasında daha medyaya yansıtılmamış Halepçe’den daha vahşi katliamlar uygulandı. Medyaya yansıtılanın aksine Enfal Soykırımı 1989 Yılında Güney Kürdistan’ın Zaxo ilinde son buldu. Aradan 30 Yıldan fazla zaman geçmesine rağmen hala Barzan Bölgesindeki birçok yerde düğün yapılmadığı ve müzik dinlenilmediğini biliniyor. Kürtlerin kutsal günleri arasında yer alan Çarşamba Gününde, Barzanlı aileler her Çarşamba mezarlığa gidip bir mezarın onarımını yapıp, ağlarlar. Enfal katliamı esnasında öldürülen Kürtlerin, öldürülmeden önce günlerce sussuz bırakıldıklarını her Kürt bilir. Bu nedenle her Çarşamba mezarlar sulanır. Nişanlanıp daha evlenmeden katledilen Barzan erkeklerinin eşleri bir daha asla evlenmediler. Kadınlar bu matemi canlı tutmak için hep siyah giyindiler. Bunları biliyor muydunuz?Enfal ve Halepçe Katliamı ile Güney Kürtleri Bağımsızlık için herşeyi yapmaları gerektiğini anladılar.
Yeni Enfal ve Halepçe Katliamları oluşmasın diye Güney Kürtleri Devlet olabilme ruhuyla hep çalıştılar. Bu katliam ve göçler başka bir millete yapılmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bütün bunlar Kürtlerin devletsiz olmasından meydana gelmiştir. O zaman devlet kurmak Kürtlerin en doğal hakkıdır. Sayın Başkan Mesud BARZANİ’nin referandum kararının ilhamı buradan gelmektedir.
Serok Mesud Barzani, ne Devlet Bahçeli’nin vatandaşıdır, ne de MHP’nin Genel Başkanlığına adaydır ki “sinsice planlar içindedir” ve ona ihanet etmiş sayılsın. Sayın Mesud BARZANİ bağımsızlık için referandum kararını 16 siyasi partinin ortak kararları ile almış ve kamuoyuna ilan etmiştir. Bu kararını dünya devletleri ile paylaşmak için hem kendisi hem de Kürdistan yetkilileri aylarca yurt dışında birçok ülke ziyaret ettiler, gittikleri her ülkede devlet yetkililerine referandum kararını anlattılar. Hal böyle iken bu nasıl “sinsice ve haince plan” oluyor.
Birde şu Enerji eski Bakanı Taner Yıldız de çıkıp Devlet Bahçeli ağzı ile diyor ki; “Referandum ile birlikte kurulma ihtimali olan bölgesel bir Kürt devleti aynı zamanda Türkiye için de bir tehdittir. Hiçbir açıdan müsamaha gösterilemez”
SayınTaner Yıldız başka bir ülke de bir milletin bağımsızlık referandumu neden senin için bir tehdit oluyor? Birde Hukukun hamisi , adil ve demokrat oldklarını iddia eden İstanbul barosu “IKBY’E sessiz kalmak teslimiyettir” diyerek ne kadar şöven olduklarını deklera etmişlerdir. Peki soruyorum siz Filistin de 30 bin Arap için, 100 bin Kıbrıs Türkü için bağımsz devlet istediğinizde o meşru ve adil oluyor da Kürdistan’ın Güneyindeki bağımsızlık istekleri sizi niye o kadar rahatsız ediyor? Bunun gerekçelerini kamuoyuna açıklama yapma gibi bir zorunluluğunuz doğuyor tabii, yapabilir misiniz? Hani siz ve partiniz adil ve demokrattınız? Siz artık çıkarlarınız için başka bir milletin kaderi üzerinden hayatta tutunmaya çabalıyorsunuz. Haklıyız diyorsanız sizinle bir ulusal televizyon programında bu konuyu tartışmak isterim. Bu kin, nefret ve kati şovenist emelleriniz niyedir? Bu gelişen yeni dünya bu şovenist ve müdaheleci düşünceleri mahkum etmiştir ve barındırmıyor. Biz Kürt milleti her devlet ve milletle dostça yaşamak istiyoruz. Fakat karşımızdaki taraf bunu sürekli reddedip sömürgecilik emeli peşinde ise, bizimde kendi kaderimizi tayin etme hakkımız doğar.
Bu metinde anlattığımız enfal opersyonlarının Kürt milletinin yaşamış olduğunun ancak onda biridir ve diğer üç parçadaki Kürtlerin başına nelerin getirildiklerini burada anlatmadık. Bütün bu felaketler Kürtleri bağımsızlığını ilan etmeye mecbur etmiştir.
Yıllardır Avrupa birliğine girmeye çalışıp, kapısında bekleyip giremediğiniz AB ye, AET’ye bile kurulacak bağımsız bir Kürt devletin yardımları ve referansları ile girebilirsiniz bunu unutmayınız!
Sonuç olarak: KBY Başkanı sayın Mesud BARZANİ’nın bağımsızlık Referandumu için aldığı karar çok yerinde alınmış bir karardır, Kürtlerde diğer milletler gibi kendi kaderine kendisi karar verme hakkına sahiptir ve bu en doğal, hukuksal, ulusal ve meşru bir haktır. Kimsenin buna karşı çıkmasına veya reddetmesine hakkı, gücü yoktur. Kürdistan güneyindeki enfallerinden söz edip hatırlatmamızın nedeni Kürtlerin bağımsız olmak istediklerini daha iyi anlaşılması içindi ve en son şunu hatırlatmak isteriz, acaba sizin vatandaşlarınızın akrabaları olan güneydeki Kürtlerin sizin komşunuz olması Arapların Baas rejimi gibi bir hakimiyetinden daha iyi olmayacak mı? Kürt devletinin kurulması en çok Türkiye’nin yararına olacaktır. Türkiye’ye komşu olacak bir Kürt Devleti Türkiye’de huzura, barışa ve Türkiye’nin kalkınmasına yardımı olacağına inanıyoruz.
Mehmet Emin KARDAŞ
T-KDP Genel Başkanı