Siyasi partilerin 31 Mart yerel seçimlerine ilişkin çalışmaları son hızla devam ederken, gözler özellikle DEM Parti ve AK Parti arasında 1 Nisan sonrası oluşabilecek yeni bir diyalog sürecine çevrildi
Son üç ayda kim, ne dedi?
Leyla Zana: Çözüm süreci dondurucudan çıkmalı
DEM Parti’nin özellikle batıdaki büyük şehirlerde aday çıkarmasıyla ve bazı ilçelerde ise ‘kent uzlaşısı’ çerçevesinde aday çıkartmamayı tercih etmesiyle dillendirilen yeni bir dönem ihtimaline ilişkin ilk açıklama, 8 yıl sonra geçen ay verdiği ilk röportajda “Erdoğan artık çözüm sürecini dondurucudan çıkarmalı” diyen Leyla Zana’dan geldi.
Zana, Diyarbakır’da inzivaya çekildiği köyden çıktı ve konuştu, açıklamalara 21 Mart’ta Diyarbakır’daki Newruz kutlamalarında konuşacak. Zana, Gazete Duvar’a verdiği söyleşide Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çözüm sürecini dondurucudan çıkarma çağrısı yaptı ve şunları söyledi:
Sayın Cumhurbaşkanı “süreci dondurucuya kaldırdım” diyor. E artık miadı geçmek üzere, bence dondurucudan çıkarıp bu işi esastan ele almak gerekiyor. Zaman kaybetmeden... Ama görülüyor ki böyle bir çabaları yok. Artık zamanı ötelemeye, ertelemeye tahammül kalmadı, anlatabiliyor muyum? Ortadoğu'nun geneline baktığımızda koşullar bunu herkese dayatıyor. Kürtlere de dayatıyor, Türkiye devletine de dayatıyor. Hayat dayatıyor, toplumun beklentisi oradan çıkıyor. Kürtler ölüme aşık değil. Kürtlerin devleti yıkmak gibi bir yaklaşımları yok zaten, bir hak arayışı var, yok sayıldığı için bir biçimde direnmek zorunda kalıyor. Devlet açısından baktığımızda, borçları artık milyar dolarları çoktan aştı. E bu borcu nasıl ödeyeceksin? Barış hâkim olsa bu topraklar kimi beslemez? Hiç Ukrayna'dan buğday, mercimek almana gerek yok. Bir diyalog geliştirsen, sağlıklı bir iş birliğine gitsen Avrupa'yı da ısıtabilecek kaynaklara sahibiz… İktidarı ve muhalefetiyle enerji, zaman ve kaynaklar buna harcanmalı. Bu sorun herkesi yakmaya başladı.
Efkan Ala: Hayal edilemeyen sessiz devrimleri gerçekleştirmedik mi?
Leyla Zana’nın bu açıklamasını 8 Şubat’ta Diyarbakır’da yaptığı konuşmada AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala’nın açıklaması izledi.
“Başkalarının hayal edemediği şeyleri yapan bu kadro, şimdi yine onların hayal edemediği şeyleri yapabilir” diyen ve Çözüm Süreci'nde içişleri bakanlığı yapan ve Dolmabahçe Mutabakatı'nın açıklandığı heyette de bulunan Efkan Ala şunları söylemişti:
Daha önce buralarda hayal bile edilemeyen sessiz devrimleri gerçekleştirmedik mi birlikte? Bizim de onlara dediğimiz, gelin köstek olmayın. Destek olun. Milletin problemlerini çözelim. Problemden yararlanmayın. Problemlerin üzerine çocukları atmayın. Gençleri problemlerin önüne sürmeyin. Gelin ey Türkiye’de siyaset yapanlar, birlikte problemleri çözmek için herkesi yönlendirelim. Herkese alan açalım ve fırsat verelim, Türkiye’yi hedeflerine taşıyalım. Bunların en önemli kaynaklarından biri de belediye yönetimleridir.
Ensarioğlu: 1 Nisan’dan sonra siyaset yeniden dizayn edilecek
Ardından AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun iki ayrı açıklaması geldi. Ensarioğlu, Meclis'te gazetecilerin sorularını yanıtladığı açıklamalarında Başak Demirtaş’ın aday gösterilmemesini eleştirdi ve 31 Mart’tan sonra siyasetin yeniden dizayn edileceğini öne sürdü. Ensarioğlu “1 Nisan’dan sonra CHP Genel Başkanı değişecek, DEM Parti tabanında yeni bir yol ayrımı oluşacak, İYİ Parti ise dağılacak” dedi.
Aynı Galip Ensarioğlu, gazeteci Barış Pehlivan’a verdiği yanıtlarda ise "Çözüm süreci bitti, öldü, dirilmez. Yani çözüm süreci denendi, muhatapları tarafından bitirildi. PKK'nın açıklamaları ortada. Bu saatten sonra böyle büyük bir mesele toplumsal destek olmadan, şartları oluşmadan hiçbir siyasi irade başlatamaz. Ancak örgüt, Türkiye'deki silahlı varlığına son verirse, ondan sonra başka bir şey kurgulanabilir. Bu işin olması için silahların susması lazım” diye konuştu. Ensarioğlu ayrıca, “Hiçbir şey hayal değil, siyaset kriz çözme sanatıdır” demeyi de ihmal etmedi.
Beştaş: Mücadele ayrı müzakere ayrı şey
DEM Parti’nin İBB adaylarından Meral Danış Beştaş ise, DW Türkçe’ye konuşurken yeni bir çözüm sürecine dair bir belirti olmadığını, ancak 1 Nisan’dan sonra her şeye açık olduklarını belirterek şu ifadeleri kullandı:
Yarın bugün değil her zaman bu umut vardır. Demokratik kanallarla, görüşmelerle siyaset yoluyla Kürt meselesinin çözümü ve tabii ki parlamentoda bunun yasallaşması gerekir. Biz iktidarla mücadele ediyoruz şu anda ama biz 2013'te de iktidarla masaya oturduk. Yani mücadele etmek ayrı, müzakere etmek ayrı şeyler.
Bedirhanoğlu: Yeni bir sürece dair birtakım duyumlarımız var
Bu söyleşiden kısa bir süre önce ise GÜNSİAD’da örgütlü Diyarbakırlı iş insanları, gazetecilerle kahvaltılı bir basın toplantısında bir araya geldi. Toplantıda çözüm sürecinde yakından tanıdığımız GÜNSİAD Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, seçimlerin demokratik bir kültür içinde geçmesi gerektiğini belirterek, çözüm sürecini “cumhuriyet tarihinin atılmış en önemli adımı” olarak niteledi ve şunları söyledi:
Toplumda sorunun çözümü için büyük bir umut oldu. İki tarafın süreci iyi yönetememesi süreci bitirdi. Demokratik yol ve yöntem dışında Kürtlere fayda getiren bir şey yok.
Bedirhanoğlu daha sonra Rudaw’a yaptığı açıklamada duyumlarından bahsetti:
Önümüzdeki dönemlere ilişkin yeni bir şey olmasa da birtakım duyumlarımız var. Yeni bir sürecin, yeni bir diyalog zemininin başlayabilmesi için en azından biliyoruz ki Türkiye'ye dönük silahlı eylemlerin bitirilmesi ve örgütün silahlı unsurlarının Türkiye topraklarından çıkmasıyla mümkün olabilir.Geçmişte çok önemli ve tarihi bir süreç yaşandı. En azından hataların tekrar tekrar edilmemesini temenni ediyoruz. DEM Parti yasal demokratik siyasal bir partidir. Bu anlamda görüşmelerin özellikle DEM üzerinden yürütülmesinin çok daha doğru olacağına inanıyorum.
PKK yöneticisi Karayılan: Müjde açıklayacağız
Bu gelişmelerin yanı sıra PKK’den de ‘müjde’ açıklaması geldi. PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan, Newroz nedeniyle yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Hareketimizin yönetimi olarak bu Newroz’da, önümüzdeki birkaç gün içerisinde halkımıza bir müjde vereceğiz. Müjdemizi yazılı bir açıklama ile duyuracağız. Bu müjde mücadelemizin yükseltilmesinde önemli rolü olan bir araç olacaktır. Bu müjdeyi de önümüzdeki günlerde ilan edeceğiz.
Demirtaş: Muhatap Erdoğan ve Öcalan’dır
Ardından İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından Diyarbakır’da Kürt Meselesinin Çözümü ve Barış Konferansı’na gönderilen Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı imzalı mektup geldi. Mektupta daha önce “Seni başkan yaptırmayacağız” söylemiyle Erdoğan’a muhalefet eden ve 7 yılı aşkın zamandır Silivri Cezaevi’nde tutulan Selahattin Demirtaş şunları söyledi:
Elbette Kürt sorununun çözümü, resmi olarak bir masa etrafında konuşulacaksa -ki bizce gecikilmeden konuşulmalıdır- masada Türkiye Cumhuriyeti devletini temsilen Hükümet olmak zorundadır. Hükümet de bugün itibarıyla Sayın Erdoğan şahsında temsil edildiğine göre, bu işin birinci muhatabı Sayın Erdoğan’dır. Yine geçmiş deneyimlerden bilinen, kabul gören ve devletin de resmi hafızasında meşruiyeti kayıt altına alınmış Sayın Öcalan bir başka muhataptır. Ancak böylesine köklü ve grift bir sorun iki şahsiyetin tek başına çözebilecekleri bir mesele de değildir.Bu nedenle Türkiye Büyük Millet Meclisinin bizzat kendisi, Meclis’teki tüm siyasi partiler, Kürt siyasi partileri, sivil toplum örgütleri, akademisyenler, aydınlar, kadın hareketleri, sendikalar, barolar gibi tüm toplumsal yapılar da konunun tarafı ve muhatabıdırlar.
Cengiz Çandar: Erdoğan şu seçimin sonucunu bir görelim diye bekliyor
Aynı konferansta konuşan DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar ise, “yakında başlayacak yeni bir şeye” ilişkin hiçbir bilgisinin olmadığını, AK Parti’de siyaset yapan milletvekilleriyle de görüştüğünü, onlardan da böyle bir izlenim almadığını belirterek şu vurguları yaptı:
Peki, bütün bu laflar nereden çıkıyor diye, bu algı neden yaratılıyor, bunun zemini neden böyle oluşuyor diye sorarsanız, bunu şöyle ikili açıklamak mümkün. Bu sorun giderek çözümsüz haliyle kangrenleşmekte ve büyük bir çözüm isteği özellikle Kürt halkı bakımından acil olarak isteniyor. Bu ciddi samimi bir arzu. İkincisi bu ülkede çok yakında seçim oldu, daha bir sene bile olmadı, o seçimde iktidar değişikliği bekleniyordu. Bu sorun çözülecekse bu mevcut iktidar yapısıyla çözülmek durumundadır. Tayyip Erdoğan da cumhurbaşkanıdır, daha önce de bu işe girişmişti. Benim Erdoğan’ı yorumlayabildiğim eski yıllardan tanıyabildiğim kadarıyla, Erdoğan şu seçimin sonucunu bir görelim diye bekliyor. Yani, varsayalım ki Erdoğan kaybetti, bu her şeyin sonu demek değil. Erdoğan o sonucu da tekrar yorumlayıp yeni bir açılımla da Kürt meselesine el atabilir ya da kazandıktan sonra onun getireceği özgüvenle önümüzdeki dönem içinde bu sorunu da aşmam gerektir diye düşünebilir. Türkiye’de bir söz vardır, “olmaz olmaz” diye, olmaz olmaz. Eğer anayasa yapımı, yeni anayasa gündeme gelecekse, bizsiz olamaz.
Ahmet Türk: MHP ile ittifak AK Parti için yük olmaya başladı
Bu açıklamaların ardından Kürt siyasetinin duayenlerinden ve halen Mardin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan Ahmet Türk, Rudaw’a konuştu ve “Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü” olduğunu ancak mevcut durumda yeni bir çözüm sürecinin mümkün görünmediğini söyledi.“Biz bu ülkede diyalog ve barış istiyoruz. Silahlı çatışmanın sorunu çözmeyeceğini zaten söylemiştik” diyen Türk şu ifadeleri kullandı:
Davamız, talebimiz barıştır. Arzumuz halkların kardeşliğidir. Ama şunu söylüyoruz CHP yapamaz. Neden? Derin devleti ikna edemez çünkü. Erdoğan isterse ki bugün bütün yetkiler, kurum ve kuruluşlar elinde, o isterse ikna edebilir. Sorunu çözebilirler. CHP istese de bütün devleti, derin devleti ikna edemez. Bunun için bu değerlendirmeyi yaptım. Sadece Erdoğan çözebilir veya çözer demedim o gücü var dedim. Ama bugün Kürtlere en çok zulmeden de Erdoğan’dır. 2028’e kadar da yetki elinde.MHP ile ittifakları olduğu müddetçe de bu gündeme gelmez. Ancak MHP’den koparlarsa mecburen yeni bir yol izleyecekler. (MHP ile ittifak) Bu onlar için de ağır bir yük olmaya başladı.
Okuyan: Seçimlerden süreç hızlanacak
Öte yandan olası yeni bir süreç, AK Parti ve DEM Parti dışında diğer siyasi çevre ve partiler tarafından da bir ‘ihtimal’ olarak yorumlanmaya başladı. Onlardan biri de Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan’dı. Okuyan'a göre iktidar cephesindeki hazırlıklar ve DEM Parti’den gelen açıklamalar yeni bir açılımın mümkün olduğunu gösteriyor. Okuyan, "AKP cenahında bir hazırlık yapılıyor, bunun içeriğine ilişkin elimizde kimi veriler var. DEM yönetiminden yapılan açıklamalar da var" dedi. Bunun seçimlerden sonra hızlanacak bir süreç olduğunu ifade eden Okuyan bu yeni açılım sürecinin "Suriye'yi ilgilendiren boyutu var, Türkiye'deki yerel yönetimleri ilgilendiren ve Öcalan'ı ilgilendiren bir boyutu da var" diyerek geçmişteki açılımla aynı olmasa bile iktidar cephesinden böyle bir hamle geleceğini söyledi.(Kaynak)