Düzenlenen video konferans sırasında Güvenlik Konseyi üyelerine konuşan Pedersen, Suriyeli Kadınlar Danışma Meclisi’nin Cenevre'deki toplantısına atıfta bulunması ardından Suriye çatışmasına bir çözüm aramaya öncelik verme uyarısında bulundu. Kendi deyimiyle en az bir yıldır göreceli olarak sakin sayılan vaziyetin ‘hızla kötüleşebileceğini’ hatırlatan Pedersen, BM destekli bir hastanenin hedef alınması, aynı zamanda İsrail’in bir ay içerisinde Suriye’de ikinci kez hava saldırısı düzenlemesi de dahil olmak üzere Suriye'nin kuzeybatısındaki ‘ciddi gerilime’ dikkat çekti. ‘DEAŞ’ın Suriye'nin merkezi ve kuzeydoğusundaki saldırıların ölçeği ve kapsamını artırmaya devam ettiğine’ değinen Pedersen, Kamışlı’da kendi deyimiyle ‘genellikle barışın egemen olduğu’ gerginliklerden de bahsetti. “Adam kaçırma ve cinayetlerin kaydedildiği güneybatıdaki durum dengesizliğini koruyor” ifadelerini kullanan temsilci, ‘yaklaşan bir gerilim hayaletini tetikleyen’ askeri hareketlere dair endişesini dile getirdi. BM’nin terör listesine aldığı grupların etkisiz hale getirilmesine yönelik iş birliği yaklaşımı gibi 2254 sayılı karar uyarınca ülke çapında ateşkesin gerekli olduğunu da vurguladı.
Kötüleşen ekonomik koşullara ve Kovid-19 salgınının yansımalarına değinen BM Temsilcisi Pedersen, yaptırımların Suriyelilerin gıdaya, temel sağlık malzemelerine ve salgına yönelik tıbbi desteğe erişmesini engellememe çağrısında bulundu.
“Yaşanan bu çatışma çözüme doğru ilerleyecekse, adım adım ilerleme kapısını açma yönünde Suriye konusunda daha yapıcı ve kapsamlı uluslararası diplomasiye ihtiyacımız var” açıklamalarında bulunan Pedersen, Suriyeli tarafların yanı sıra Rusya, ABD, Türkiye, İran, Arap ve Avrupa ülkeleri ve BMGK’daki diğer muhataplarla bu konuyu görüştüğünü söyledi. Bazı taraflar endişeli olsa da bu endişelerin üstesinden gelme yollarının varlığına değinen Pedersen, kendi deyimiyle ‘yeni bir şeyler önerebilecek tüm ilgilileri bir araya getirebilecek yeni bir yapı’ oluşturma çağrısında bulundu.
2254 sayılı kararın uygulanmasındaki ilerlemeyi destekleme yönünde böyle bir çabayı engelleyen olasılıkları test etmeye ve güvensizlik boşluklarını doldurmaya yardımcı olabilecek keşif amaçlı istişarelere değinen Pedersen, mevcut anayasadan hareketle 26 Mayıs'ta Suriye’de yapılacak devlet başkanlığı seçimlerine değinerek bunun ‘2254 sayılı kararı ile oluşturulan siyasi sürecin bir parçası olmadığının’ altını çizdi. Ayrıca, “BM bu seçimlere katılmadığı gibi, bu konuda bir yetkisi de yok. Nitekim 2254 sayılı karar; BM himayesi altında yeni bir anayasa mucibince özgür ve adil, aynı zamanda uluslararası şeffaflık ve hesap verebilirlik standartlarına uygun, diasporadakiler dahil olmak üzere tüm Suriyelilerin katılacağı seçimlerin düzenlenmesiyle zirveye ulaşacak siyasi süreci kolaylaştırmaları yönünde BM’ye yetki vermekte” vurgusunda bulundu.
Suriye Anayasa Komitesi’nin Suriye hükümeti ve Yüksek Müzakere Komitesi (HNC) onayı ile referans ve temel icra kuralları çerçevesinde kurulduğuna dikkat çeken Pedersen, eş başkanlar ve komite üyelerine birbirlerine saygı göstermeleri çağrısında bulundu. Mini komite toplantılarının altıncı turunun ‘dikkatlice düzenlenmesi’ ve ‘daha öncekilerden farklı olması gerektiğini’ söyleyen Pedersen, iki eş başkan arasındaki anlaşmazlıkların varlığını kabul ederken, her birinin sahip olduğu ‘iyi fikirlere’ dayalı bir ‘uzlaşma’ önerisinde bulundu. Bununla birlikte, ‘devam eden tartışmalara dair gizli bilgilerin medyaya sızdırılmasından’ duyduğu üzüntüyü dile getirdi. BM’nin, eş başkanlar kabul ettiği taktirde lojistik açıdan mümkün olan en kısa sürede altıncı oturumu düzenlemeye hazır olduğunu da vurguladı.
Suriye Halk Konseyi, Çarşamba günü, üyelerinin ‘kardeş ve dost ülkelerin’ parlamentolarını yaklaşan devlet başkanlığı seçimlerine eşlik etmeye davet etmeye onay verdiklerini açıkladı. Nitekim Rusya, Cezayir, Umman, Moritanya, İran, Ermenistan, Çin, Venezuela, Küba, Belarus, Güney Afrika, Ekvador, Nikaragua ve Bolivya bu ülkeler arasında yer alıyor.
Seçim için adaylık başvuruları, talepleri Suriye Anayasa Mahkemesi tarafından kaydedilen 51 aday ile dün sona erdi. Bu kişiler, Halk Konseyi’nin 250 üyesinin oyları için yarışacak. Nitekim yürürlükteki 2012 anayasası, devlet başkanlığı adayının 35 oy elde etmesi gerekiyor. Konsey üyeleri tek bir aday için imza verebilecek.