Cumhurbaşkanı Erdoğan Soçi dönüşü uçakta gazetecilere kimi oldukça garip mesajlar verdi. Mesajlar arasında "Biden benimle görüşmezse eksen değiştiririm" tehdidi de, deniz ortasında uzay roket gönderecek platform kurma saçmalığı da vardı. Ancak Erdoğan’ın İdlib konusunda Putin’den biraz daha süre aldığı izlenimi edindi yorumcular.
Erdoğan’ın Amerika’ya yönelik mesajları esas olarak çarpıcıydı. Özellikle de Biden’ın Orta Doğu ve Kuzey Avrupa Koordinatörü Brett McGurk’u hedef alan açıklamaları... McGurk’un kariyer basamaklarına hızla bakarsak şunu görüyoruz:
Eski ABD Başkanı George Bush döneminde önce Ulusal Güvenlik Konseyi'ne atandı. Kısa süre sonra da Bush'un Irak ve Afganistan danışmanlığı görevini üstlendi.
Barack Obama, Ocak 2009'da görevi George Bush'tan devraldığında, McGurk'ün "başkanın üst düzey danışmanı" olarak görevine devam etmesini istedi.
2004-2009'daki Irak deneyimi sayesinde McGurk, Eylül 2014’te Obama'nın DEAŞ'la Mücadele Özel Temsilcisi John Allen'ın yardımcısı oldu, Ekim 2015'te ise Allen'dan görevi devralarak onun yerine geçti.
Trump'ın Ocak 2017'de göreve gelmesine dek Irak ve Suriye'de etkin rol alan McGurk, Trump'ın eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey'i Suriye özel temsilcisi olarak atamasının ardından geri plana çekildi.
Özel temsilci, Trump başkanlığındaki ABD yönetiminin 19 Aralık 2018'de Suriye'den çekilme kararından üç gün sonra istifa etti.
McGurk, Kürtlere ve özellikle Rojava’ya sempatisi ve desteği nedeniyle Türkiye’nin tepkisini çekiyor ve Ankara’ya gelmesi istenilmiyordu. Peki Erdoğan, Rusya dönüşü neden şu sözleri kullanma ihtiyacı duydu:
‘‘Benim özellikle üzerinde durduğum bir diğer konu da PKK/YPG’nin Moskova’da olmasıydı. Bunu kendilerine hatırlattım. Aynı şekilde bu örgüt ABD’de de Beyaz Saray’da ağırlandı.
Burada da bunlara ilgi, maalesef ileri derecede. Malum Amerikalı McGurk denilen bir adam var. Bu adam terör örgütlerinin adeta sevk ve idaresini yapıyor. ‘Terörle mücadele konusuyla ilgili dayanışmamızı daha da arttırmamız gerekir’ dedik. McGurk, bu aslında teröre destek veren bir isimdir.
Bu adam PKK/YPG/PYD’nin adeta yönetmeni durumundadır. Tabii benim bu ifadem birilerini ciddi manada rahatsız edecektir. Bunu da biliyoruz. Ama terör örgütleri ile el ele, kol kola oralarda dolaşan adamdır bu. Benim teröristlerle mücadele verdiğim bir bölgede bunun onlarla kol kola dolaşması beni ciddi manada rahatsız etmektedir. Er veya geç Amerika buradan çıkmalı ve burası Suriye halkına bırakılmalı.’’
Washington açıkçası Biden’la görüşemeyen Erdoğan’ın çıkıp ulu orta bağırıp çağırmasını, sızlanmasını “çocuksu” buluyor. Bütçe ve kapsamlı bir yatırım paketi çıkarmakla boğuşan, Covid belasından tamamen kurtulmaya çalışan Biden’ın bunu üzerine bir de Erdoğan’a ayıracak fazla zamanı yok. Şeker alamayan çocuk gibi sızlandığında 20 dakikasını ayırabilir, o yüzden randevu vermesine fazla anlam yüklememek gerekir.
McGurk ise farklı. Erdoğan’ı delirten nokta, McGurk’un Türkiye’yi devre dışı bırakacak bir Amerika-Rusya anlaşması üzerinden Suriye krizine çözüm bulma çabaları. Rusya ile Suriye meselesini doğrudan konuşmaya başlayan McGurk’un Kürtlere verdiği mesaj açık:
“Suriye’den Afganistan’da olduğu gibi çıkmayız. Ancak bu sorunun artık çözülmesi lazım. Bunu çözecek olan da siz dahil Suriye halkı. Biz Esad Rejimi ile görüşmeyiz ama siz görüşün. Hem Esad ile hem Rusya ile görüşmeniz lazım.”
Oysa Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, öyle değildi. Eski Ankara Büyükelçisi, Trump Yönetimi’nde Erdoğan’ın temsilcisi çalışıyor ve Kürtlerin Rusya ve Suriye rejimiyle temasına izin vermiyor, böylece Rojava Yönetimi’ni izole ediyordu.
McGurk planı, Ankara’ya ve özellikle Erdoğan’a bir rol biçmiyor. İsrail’in bile İran yanlısı milisler ve Rusya-Amerika temasları açısından devrede olduğu bir dönemde kendisini bölge gücü olarak gören Ankara’nın dışlanıyor olması Erdoğan’ın sinirlerini bozuyor.
Diplomasiyi adeta sokağa dökmesi, masa yerine kameralar önünde tehditleri tercih etmesi hem çaresizliğini gösteriyor hem de Türkiye gibi bir ülkeyi küçük düşürüyor açıkçası…