Richard Spencer imzalı haberde, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "daha önce binlerce mülteciyi sınırlarına göndererek Avrupa ve NATO'yu da dahil etmeye çalışmasından" sonra "Suriye'ye topyekun saldırı tehdidinde bulunduğu ve Türkiye'nin yönetiminde bir "güvenli bölge" kurmakta kararlı olduğunu belirttiği kaydediliyor.
"Esad Rejimi dün Sukhoi-24 tipi iki jetinin, ABD yapımı F-16'larla donatılmış Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürüldüğünü doğruladı" diyen gazete, Rusya'nın Türkiye'nin görünüşü kurtarabilmesi için jetlerini kaldırmadığı düşünülüyor" diyor ve şöyle devam ediyor;
"Dün geceki başlıca sorulardan biri Putin'in rejimin cezalandırılmasına ne kadar daha izin vereceğiydi. Türkiye'nin saldırılarının örtüsü altında cihatçılar son günlerde bir dizi saldırı düzenledi ve İdlib'de rejimin saldırısı sırasında kaybettikleri bazı alanları geri kazandı."
Gazete, "bir Kremlin sözcüsünün de Putin ve Erdoğan arasında bu hafta bir görüşme yapılacağını doğruladığını ve son haftalarda Rus jetlerinin Türk mevzilerine saldırdığı haberlerinin düzenli olarak geldiğini ve Perşembe günkü saldırının arkasında da onların bulunduğuna dair şüpheler bulunduğunu" ifade ediyor.
"Ankara, Moskova'yla Sorunu Olmadığı Konusunda Israrlı"
Ancak gazete "Ankara'nın Moskova'yla bir sorunu olmadığı konusunda ısrar ettiğini söylüyor ve Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın "Bizim Rusya'yla karşı karşıya gelmek gibi bir niyetimiz de maksadımız da yok, öyle bir şey söz konusu değil. Bizim için mesele rejimin ateşkese uyması, böylelikle radikalleşmenin ve göçün önüne geçilmesi" şeklindeki sözlerini aktarıyor.
Gazete şöyle devam ediyor;
"Türkiye'nin İdlib'de, Suriye'deki son kalelerinde isyancıların tarafında giderek derinleşen dahli, Ankara'yı Moskova'yla, kısa bir süre Türk hava sahasına giren bir Rus jetinin düşürüldüğü Kasım 2015'ten bu yanaki en tehlikeli sürtüşmesine taşıdı.
"İç politikadaki otokratik tavırları ve Batı karşıtlığında birbirlerine benzeyen Erdoğan ve Putin, o zaman Suriye'de işbirliği yapmak konusunda uzlaşmışlardı ve birkaç ateşkesi oluşturmuşlardı. Rejim, isyancıların elindeki Kürt olmayan bölgeleri aşama aşama geri aldı ve isyancılarla 3,5 milyon sivili İdlib'de sıkıştırdı.
"Erdoğan son haftalarda bir milyon mülteci daha Türk sınırına yürürken, rejimin 1 Mart'a kadar 2018'de belirlenen ateşkes hatlarına çekilmesi, aksi takdirde rejimi buna zorlamak için daha fazla asker göndereceği tehdidini yerine getirip, harekete geçmeye karar verdi." 'İsyancılar Türk İHA'larının korumasında mevzi kazanıyor'
Times, "Türk İHA'larının saldırılarının korumasıyla, isyancılar ve cihatçıların Nayrab ve Serakib'i aldıklarını, ayrıca Halep yakınlarındaki Nayrab ve Kuveyris hava üslerinin Türk saldırılarıyla devre dışı bırakıldığını" belirtiyor.
"Esad İdlib'ten Kolay Vazgeçmeyecek"
Haberin altındaki yine Richard Spencer imzalı analizde ise şu satırlar dikkat çekiyor.
"Türkiye'nin 2015'te bir Rus savaş uçağını düşürmesinden sonra, Putin ve Erdoğan birbirlerine karşı topyekûn bir savaştan kaçındı.
"Dost gibi görünmeye ve ortak sorunları Suriye'yi yetişkinler gibi ele almaya karar verdiler. Rusya, Esad yönetimindeki Suriye'de elinde tuttuğu nüfuzu koruyacak, Türkiye de Suriyeli Kürtler 'den korunacak ve kuzeybatıda bir isyancı mevziisini elinde tutacaktı.
"Ne zaman her iki taraf da dengenin bozulduğunu hissetse, bazı Ruslar ve Türkler öldü, ancak bedeli ödeyen yine büyük ölçüde Suriyeliler oldu.
"Son olarak Esad güçleri Türk sınırına doğru durdurulamaz bir hızla gidiyor gibi görünüyordu ve Türk müdahalesi geldi. Türk mevzilerine yapılan ve 34 askerin hayatını kaybetmesine neden olan saldırı bu misillemeyi hızlandırdı.
"Rusya geride kalırken, sayısız Esad yanlısı savaşçı öldü. Erdoğan'ın amacı sınır boyunca 3,5 milyon Suriyeli'ye ev sahipliği yapacak bir tampon bölge. Bu bölgeye kesinlikle bölgenin en önemli kenti İdlib de dâhil. İdlib, Esad'ın kolayca bırakmayacağı bir ödül."
Gazete "rejimin kayıplarının büyük olduğunu, Lübnan'dan gelen videolarda ölü ve yaralı Hizbullah savaşçılarını Bekaa Vadisi'ne taşıyan minibüs konvoylarının görüldüğünü "belirtiyor. Hizbullah'ın da sekiz savaşçısının dünkü Türk saldırılarında öldüğünü söylediğini aktarıyor.
Times, "Hizbullah ile birlikte Iraklı, Pakistanlı ve Afgan Şii milislerin Suriye'de savaşmalarını koordine eden İran'ın ise varlığını ilk kez kabul ettiği Suriye Danışma Merkezi aracılığıyla uyarıda bulunduğunu" söylüyor. İran'ın saldırıların durmasını istediğini, ancak bir yanıt alamadığını söylediği kaydediliyor. İran'ın açıklamasında, "savaşçılara misillemede bulunmama emri verildiği, ancak bunun değişebileceği" uyarısında bulunulduğu söylenirken, gazete bunun Türkiye'nin gözlem noktalarının rejim güçleriyle sarılı olduğu yönünde bir hatırlatma olduğunu belirtiyor.