AYM'den Hakkari'de 9 kişinin öldüğü mayın patlamasına ilişkin karar

Hakkari’nin Geçitli (Peyanis) köyünde 16 Eylül 2010’da 9 kişinin yaşamını yitirdiği mayın patlamasına ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan bireysel başvurular geri çevrildi.
31.05.2021, Pts - 10:00
AYM'den Hakkari'de 9 kişinin öldüğü mayın patlamasına ilişkin karar
Haberi Paylaş

16 Eylül 2010’da meydana gelen patlama sonucunda seyir halindeki minibüste ulunan Cane Dayan, Semiha Dayan, Eşref Gür, Şirin Kurt, Raife Çiftçi, Aydın Erol, Enes Erol, Abuzeyt İdem ve Nurullah Umut Çiftçi ölmüş, dört kişi de yaralanmıştı.

Avukat Rojbin Tuğan Kalkan tarafından 12 Ocak 2017’de yapılan başvuruda, patlamanın jandarma karakollarına çok yakın bir bölgede meydana geldiğinden hareketle devletin anayasa güvencesindeki yaşam hakkını koruma yükümlülüğünü yerine getirmediği savunulmuştu.

Başvurunun oybirliğiyle ‘açıkça dayanaktan yoksun’, dolayısıyla kabul edilemez bulunduğu AYM kararında şunlar belirtildi:

-Patlama sonrasında olay yeri incelemesi ve kriminal inceleme yapılmış, incelemeler sonucu faillerden birinin S.K. isimli bir PKK’lı olduğu ve diğer faillerin kimler olduğu yönünde bir bilgiye ulaşılamamıştır.

-S.K. hakkında soruşturma açılarak iddianame hazırlanmış, yargılanmasına başlanmış ancak yargılama sürecinde S.K.’nin ‘öldüğü bilgisine ulaşıldığı’ gerekçesiyle davada düşme kararı verilmiştir.

-Açık kimlik bilgilerine ulaşılmayanlar hakkında ise 30 yıl süreli daimî arama kararı verilen soruşturma devam etmektedir. Daimi arama kararı çıkartılan dosyada yargılama sürecinin uzun sürmesi usul sorumluluğu kapsamında problem doğurmamaktadır.

-Ölüm olayını çevreleyen koşulların tespitine imkân sağlayan gerekli ve yeterli bilgiler olabildiğince bir bütün olarak elde edilmiştir. Bu yüzden soruşturmanın etkinliğine ilişkin olarak ortaya çıkan ve yetkililere yüklenebilecek bir boşluğun oluştuğu yorumunu getirmek, etkisiz ve pasif kalındığını söylemek mümkün görünmemektedir.

-Soruşturma makamının olayların seyrini aydınlatmaya yönelik işlemlerinden kuşku duyulmasını gerektirecek bir durum veya yürütülen soruşturmanın derinliği ve ciddiyeti üzerinde etki gösterecek nitelikte bir husus yoktur. Dolayısıyla yaşam hakkının usul boyutuna yönelik bir ihlal bulunmadığı açıktır.

"AYM Hukuka Aykırılı Savcılık Soruşturmasını Esas Almıştır"

Kararı Diken’e değerlendiren avukat Rojbin Tuğan Kalkan şunları söyledi: “AYM kararları iddiaları gerekçelendirmek ve tüm iddiaları cevaplamak zorundadır. Ancak verilen karar iddiaları cevaplamaktan uzak. Büyük ölçüde jandarma belgelerine dayanan ve çok fazla hukuka aykırılığın olduğu savcılık soruşturma dosyası esas alınmış. Yedi yıla varan ceza davasını ‘Nasıl olsa tazminat davası açmışlar’ deyip gereken hassasiyeti gösterdiği konusunda müvekkillerin ciddi şüpheleri var. Müvekkillerimin hiçbirinin derdi tazminat değildir. Yapılan hukuksuz iş ve işlemlerin, yaşamı koruma konusunda gösterilen ihmal ve hukuksuzlukların kayda girmesidir. Yaşam hakkını korumak için gösterilmeyen özen ve hassasiyetin fail veya faillerin yakalanması için gösterilerek cezalandırma istiyorlar. Dokuz hayatın yittiği bir dosyanın ‘daimî arama cehenneminde’ ve müvekkillerin yüreklerinde yanmasını istemiyorlar.”

"Deliller Karartılsın Diye Gayret Edildi"

Kalkan, AYM’nin esas aldığını söylediği soruşturma dosyasını atıf yaparak soruşturmada gerekli özenin gösterilmediğini savunarak şöyle devam etti: “Patlamadan sonra olay yerine yakın yerdeki askerler zamanında gidemedi. Delillerin büyük bölümü yasaya ve usule aykırı biçimde neredeyse karartılsın diye gayret edildi. Dokuz insanın hayatını kaybettiği böylesi bir olayda elde edilen maddi deliller hiçbir parmak izi vs. en ufak bir incelemeye tabi tutulmadan derhal imha edildi. Delillere defalarca dokunuldu, parmak izleri adete silindi. Tüm bunlar müvekkillerin zihninde şüpheler oluşturdu, olaya dair şaibeleri arttırdı. Müvekkillerin ısrarlarına rağmen bölgedeki GSM sinyalleri istenmedi, olay saatinde olay yerine 50 metre mesafedeki gözetleme kulübesi güya tadilattaymış. Olay yerine 300 metre mesafedeki diğer gözetleme kulübesinde ise o gün nöbetçi yok. Olay yerinde elde edilen yaşam malzemeleri, olayın fail veya faillerinin köyle veya cıvar köylerle bağlantılı olabileceği gerekçesi ile GSM sinyal takibi yapılmadı.”

Kalkan düşme kararı verilen dosyadaki yargılama sürecine de değindi: “Dosyanın büyük kısmı ve hatta yazışmalar bile UYAP’a işlenmedi. Ve en garibi bizim ısrarlarımız sonucu dosyanın savcısı müvekkillerden birine müjde gibi ‘Faili tespit ettik, Bitlisli … isimli kişi, ailesi … şurada git bul, hesap sor’ diye, sanığın adını ve soyadını adresini yazdığı kâğıdı verdi. Ofisime gelen müvekkilin anlatımı gerçekdışı geldiği için aynı savcıya gittik, söylediklerini tekrarladı. Müvekkille ‘Git hakkını al mı?’ diyorsunuz dememle ‘Hayır içleri rahat etsin diye yazıp verdim’ dedi. Savcıyla ilgili HSYK’ya şikâyette bulunuldu ancak şikayet dilekçesi kayıp. Olay ölen bir PKK mensubuna yıkılıp yedi yıla varan süreç sonunda kapatıldı. 11’nci yıla giriyoruz; Anayasanın başlangıç kısmı dahil, yaşam hakkına dair teminatlar bizim bölgemizde fiiliyata pek görülüp, hissedilmiyor. Bu dava ve benzerleri bunu gösteriyor. Şimdi yönümüzü AİHM çevireceğiz.”

Ailelerin ‘kamu makamlarının koruyucu tedbirler almadığı’ gerekçesiyle açtığı dava Van 3’üncü İdare Mahkemesi’nde devam ediyor.

Ne Olmuştu?

Patlamanın ardından bölgeye giden köylüler tarafından askeriyeye ait olduğu iddia edilen iki çanta içinde patlamamış üç mayın ve kablolar bulunmuştu. Savcının bölgeye gelmemiş olmasına rağmen delilleri toplayan askerlerle yurttaşlar arasında gerginlik çıkmıştı. Bölgede bulunan malzemelerin MKE menşeli olduğu ve seri numaraları da görüntülere de yansımıştı.

Dönemin içişleri bakanı Beşir Atalay, patlamanın PKK tarafından gerçekleştirildiğine inandığını belirtmiş, cumhurbaşkanı Abdullah Gül de “Sicilleri belli” diyerek PKK’yı işaret etmişti.

PKK, ‘devlet içerisindeki bazı güçler’e işaret edip patlamanın ‘üzerine yıkılmaya çalışıldığını’ savunmuştu.

Dönemin Hakkari milletvekili ve Barış ve Demokrasi Partisi eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, saldırıyı ‘bölgedeki adı JİTEM olan karanlık güçler’in yaptığını belirtmişti.

Diken
Bu haber toplam: 8454 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:03:39:32