Lozan Antlaşması'nın 100’ücü yılı dolayısıyla Diyabarkır’da Kürt partiler tarafından düzenlenen konferansa katılan tarihçi ve siyasetçiler, anlaşmasının tarihsel ve güncel sonuçlarını değerlendirdi.
Kürt halkının inkarı üzerine imzalanan anlaşmanın daha sonra nasıl bir asimilasyon ve hatta fiziki imha sürecine yol açtığına vurgu yapan uzmanlar, yüz yıllık tarihten çıkarılması gereken derslere dikkat çekti.
Konferansın sabah yapılan oturumuna sosyolog yazar İsmail Beşikçi, tarihçi yazarlar Mehmet Bayrak ve Ekrem Önen, Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Kürdoloji Bölümü Başkanı Dr. Kirill Vertyayev ve zoom üzerinden siyaset felsefesi uzmanı Hasan Yıldız ile Sofya Üniversitesi’nden öğretim görevlisi Prof. Yaşar Abduselamoğlu katıldı.
Moderatörlüğünü Seîd Veroj’un yaptığı oturumda araştırmacılar, önce Osmanlı İmparatoruluğunun son dönemi ile Cumhuriyetin kuruluşunda Kürt halkının durumu, Lozan Antlaşması’nda Kürtleri ve Kürdistan’ı ilgilendiren maddeler ve ardından yaşanan süreci ele aldı.
Konferansın başında bir sunum yapan Veroj, Osmanlı İmparatorluğu’nun resmen sonunu getiren Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan Lozan Antlaşması’na kadar geçen sürede İttifak ve İtilaf devletleri arasında birçok anlaşma imzalandığını bunlardan birinin de 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Antlaşması olduğunu belirtti.
Veroj, “Aslında Sevr Antlaşması Kürdler için büyük bir şans idi ancak biricik Kürd örgütü olan Kürdistan Teali Cemiyeti'nin ayrıştığı, parçalandığı ve şubelerinin kapatıldığı bir döneme denk gelmiş, dolayısıyla Kürd siyasi liderleri ve dönemin Kürt örgütleri Sevr'in praktize edilmesi için gerekli ve yeterli girişimlerde bulunamamışlar. Sevr anlaşması uygulanmasa da, koşullara bağlı olarak tanımlansa Kürtler ve Kürdistan hakkında bazı önerilerin sunulduğu uluslararası bir anlaşma metni olup Kürtlerin belli bir statüde kendi kendini yönetme hakkından bahsedilen önemli bir uluslararası ve tarihi belgedir. Sevr, sadece kağıt üzerinde kalsa da Kürtler için bir umut kaynağı olmuş ve bu umudun gerçekleşmesi beklentisi bugün de devam etmektedir” dedi.
Lozan’ın ise Türkiye’yi bir ulus-devlet olarak sisteme entegre eden uluslararası bir anlaşma olduğunu kaydeden Veroj, “M. Kemal, Emperyalist İtilaf devletlerinin onayı ve Bolşevik Devrimi’nin yarattığı yeni koşullardan ve dengelerden yararlanarak Lozan Anlaşması’yla Kuzey Kürdistan üzerindeki egemenliğini garantilemiş oldu” ifadelerini kullandı.
Veroj, “Bölgede büyük bir nüfusa sahip olan Kürt milletinin yaklaşık yüz yıldır iradesi dışında, zor ve şiddet kullanılarak ülkesiyle birlikte bölünmesi ve parçalanması, siyasi, kültürel ve milli haklarından mahrum edilmesi, zorunlu göçlere ve katliamlara maruz kalması Lozan Antlaşmasıyla gerçekleşmiştir” diye konuştu.