'Ermeni Soykırımı ve Kürtler'in rolü' tartışması: Azadi Hareketi'nden açıklama!

"Kürtler'in Ermeni soykırımına katılıp katılmadığı" sorusu etrafında başlayan tartışma sosyal medyada gündemdeki yerini koruyor. Konu hakkında yazılı bir açıklama yapan Kürdistan İslami Hareketi (Azadi), "Kürdler ve Ermeniler arasındaki dinsel, ekonomik, sınıfsal ya da milli çelişkileri abartarak, çarpıtarak, demagojik ve subjektif yorumlar ile bir soykırım gerekçesi saymak kesinlikle doğru değildir. Ermeniler ve Kürdler bin yıllarca aynı bölgede her şeye rağmen beraber yaşayabilmiş milletlerdir." ifadelerine yer verdi.
24.04.2020, Cum - 07:00
'Ermeni Soykırımı ve Kürtler'in rolü' tartışması: Azadi Hareketi'nden açıklama!
Haberi Paylaş

"8 Soruda Kürtler ve Ermeni Soykırımı" başlıklı yazısı ile tartışmayı başlatan Avukat ve Araştırmacı Fırat Aydınkaya'nın nupel.net'te yayınlanan yazısı özellikle Kürtler arasında büyük bir tartışmaya neden oldu. Kürtler Aydınkaya'yı, katliamın asıl faillerini yok sayarak Kürtler'i birinci derecede katliam faili olarak gösterdiği iddiasıyla tepki gösterdi. Konu hakkında yazılı açıklamada bulunan Azadi Hareketi, Kürdleri Ermeni soykırımına ortak etmeye çalışanların kesinlikle amaçlarına ulaşamayacaklarını belirtti.

Azadi Hareketi'nin açıklaması şöyle:

Ermeni Soykırımı ve Kürdler

1915 yılında Ermenilere yapılan soykırım vicdan sahibi ve konunun gerçeklerine vakıf hiçbir insanın karşı çıkamayacağı tarihsel bir gerçektir. Ancak bu soykırım çerçevesinde yapılan tartışmalarda konunun saptırılıp esas failleri aklamaya ve Kürdleri soykırım ile suçlamaya yönelik yaklaşımlar kabul edilemez.

Ermenilere yapılan soykırımın organizasyonunu İttihatçıların yaptığı, tarihi bir gerçektir. Yerelde ise o dönemki hükümet ile çıkar ilişkisi içinde olan bazı kişiler ve gruplardır. Bunların hiçbir şekilde Kürdlerin genelini temsil etmesi mümkün değildir. Soykırıma katılan bu çeteler yıllarca Kürdistan halkına zulmetmişlerdir.

Kürdlerin tamamının Ermeni Soykırımı’na katıldığı hiçbir bilimsel veri ile desteklenen bir iddia değildir. Halk bazında genel bir katılımdan söz etmek mümkün değil. Ayrıca o dönem Kürdleri temsil eden hiçbir siyasi yapı yoktur. Kürdlerin tamamını temsil eden bir siyasi yapı ve irade yok iken ve halk kesinlikle genel olarak katılmamışken, Kürdleri bir bütün olarak soykırım ile suçlamanın ne bir hukuki ne de vicdani yönü vardır.

Kürdistan’da Hristiyanlar ve Müslümanlar arasındaki gerginlikler Islahat Fermanı’nın etkisi ve Ermeni örgütlerinin ayrılıkçı yönelimleri sebebiyle başlamıştır. Özellikle Ermeni örgütlerinin Kürdleri yok sayarak giriştiği art niyetli faaliyetler doğal olarak Kürd aydın kesiminde ve aristokrat çevrede bir tepki doğurmuştur. Kaldı ki bu Kürd elit kesimi Ermenilere yapılan soykırım konusunda çok açık bir karşı tutum sergilemiştir.

Kürdler ve Ermeniler arasındaki dinsel, ekonomik, sınıfsal ya da milli çelişkileri abartarak, çarpıtarak, demagojik ve subjektif yorumlar ile bir soykırım gerekçesi saymak kesinlikle doğru değildir. Ermeniler ve Kürdler bin yıllarca aynı bölgede her şeye rağmen beraber yaşayabilmiş milletlerdir.

Bu noktada Melle Seîdê Kurdî’nin sözlerini hatırlamakta yarar vardır:

‘’Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı cihad edeceğiz; sanat, marifet ve ittifak silahıyla... Amma, komşularımız ve bizi teyakkuz ve terakkiye sevk eden Ermenilerle kemal-i memnuniyetle dost olup el ele vereceğiz. Zira husumette fenalık var. Husumete vaktimiz yoktur.

Hükümetin işine karışmayacağız. Zira, hikmet-i hükümeti bilmiyoruz."

Kürdler tarihin hiçbir döneminde hiçbir milleti yok etmek amacıyla bir faaliyet içine girmemişlerdir. Böyle bir veri yoktur. Kürdlerin tüm bu iyi niyetine karşın maruz kaldığı yaklaşım bunun tam tersidir.

Kürdler Kürdistan üzerinde egemenlik de dahil kültürel ve siyasal haklarını talep etmeye başladıkları anda, Ermeniler Kürdleri bu soykırıma dahil etme amacıyla propagandaya başladılar. Amaç, Kürdlerin hak taleplerini baltalamak idi. Soykırım meselesinde Ermenilerin esas muhatabı Türkiye'dir, Kürdler değil. Ama Ermeniler psikolojik bir savaş yürüttükleri için önce Kürdlere kabul ettirip, ardından Kürdler üzerinden bir kamuoyu oluşturmak istemektedirler.

Kürdlere dayatılan Türkiyelileşme ile yine Kürdlere yıkılmak istenen Ermeni Soykırımı güya Kürdler adına hareket eden aynı odaklar eliyle yürütülüyor. Bunlar, kendilerine verilen emir ve talimatları uyguluyorlar.

Kürdlerin, Ermeni soykırımı ile suçlanmasının psikolojik, siyasal ve sosyolojik zemini başta HDP olmak üzere bir kısım Solcu Kürdler eliyle oluşturuldu. Bu siyasi kesim, kimi komitacı zihniyetli Ermeniler ile gereğinden fazla bir ilişki içindedirler. Kürdlere yapılan hiçbir soykırımı gündemine ilmi bir şekilde almayan ve uluslararası zemine taşımayan HDP; neden Ermeni soykırımı söz konusu olunca Kürdleri Ermenilerin adeta sözcülüğüne teşvik ediyor... HDP’li Ahmet Türk’ün anlamsız çıkışı ve Sırrı Süreyya Önder’in temelsiz yaklaşımları kimi gazetecileri Kürdleri itham eden açıklamalara teşvik etmiştir. Ermenistan hükümetinin kendisi bile Kürdleri katliamdan sorumlu tutmazken, gazetecilik yapanların bu ithamları kabul edilemez niteliktedir.

Kürdler, hakkını arayan mazlum bir millettir. Kürdleri Ermeni soykırımına ortak etmeye çalışanlar, hakkını arayan bu mazlum millete soykırımcı yaftası yapıştırmak ve Kürdleri dünya nezdinde itibarsızlaştırmak istiyor. Bunlar kesinlikle amaçlarına ulaşamayacaktır.

24.04.2020

Kürdistan İslami Hareketi AZADÎ

Nerina Azad
Bu haber toplam: 12209 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:07:05:01