Tatvan Belediyesi ile ilgili yolsuzluk ve arazi satışları haberleri yapan ve bu yüzden AK Partili Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani'nin korumaları tarafından darp edilen gazeteci Sinan Aygül, saldırıyı 'kendisini öldürmeye dönük bir teşebbüs' olarak niteledi. Saldırıyı gerçekleştirenlerin hukuk önünde hesap vereceğini umduğunu belirten Aygül, "Üstünün örtülmemesini umut ediyorum. Örtüleceğine de inanmıyorum, hesabı sorulacaktır" dedi.
Artı Gerçek'ten Şenol Balı'nın haberine göre, Aygül saldırıyla ilgisi olmadığını söyleyen Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani'nin hastanede olduğu sırada kendisini aradığını belirtti. Aygül’ün avukatlarından İsmet Eker de saldırının öldürmeye teşebbüs taşıdığını söyledi.
Öte yandan Aygül için kentte bulunan sivil toplum ve meslek örgütleri ile aralarında esnafların olduğu kitle düzenlediği basın açıklaması ile saldırıyı kınayarak mücadele edeceklerini ifade etti.
‘Planlı bir şekilde öldürmeye dönük bir teşebbüstü’
Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani'nin koruması Yücel Baysal ve polis Engin Kaplan tarafından gazeteci Sinan Aygül'ün darp edilmesine tepkiler gelmeye devam ediyor. Yaptığı yolsuzluk haberleri nedeniyle defalarca gözaltına alınan ve son olarak saldırıya uğrayan Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül, yaşadıklarını anlattı. Sağlık durumu iyi olan ve gün içerisinde mide bulantısı şikâyeti ile yeniden hastaneye kaldırılan Aygül, saldırının kendini öldürmeye dönük bir teşebbüs olarak niteledi ve şunları söyledi:
“Diş tedavisi için poliklinikten çıkarken belediye başkanının korumaları vardı. İsimleri Engin Kaplan ve Yücel Baysal, ikisini de tanımıyorum. Sadece koruma olduklarını biliyordum. Çıkarken arabada beklediklerini gördüm ama bana saldırıda bulunacaklarını tahmin etmedim. 5-6 adım atmadan arkadan kafama vurdular. Bir metre kadar yüksek bir yerden düştüm. Sonrasında sendeledim, kendimi kaybettim. Bir süre sonra toparlandım sonrasında da görüntülere yansıyan arbede yaşandı ne yazık ki. Basit bir yaralama veya gözdağı vermeye dönük değil, ciddi bir saldırıydı. Planlı bir şekilde öldürmeye dönük bir teşebbüstü. Çünkü silahları vardı ve vurma şekilleri ya da boğmak istemeleri, boğarken ‘Gebereceksin, sen kimsin ki belediye başkanı hakkında yazıyorsun artık yazamayacaksın’ diyerek tehdit etmeleri falan. Gözünü karartmayan birileri böyle pervasızca bir saldırıyı göze alamazdı."
‘Üstünün örtülmemesini umut ediyorum’
Aygül, kendine dönük saldırıyı gerçekleştirenlerin yargı önünde hesap vereceğini umduğunu dile getirerek şu ifadeleri kullandı:
“Tetikçileri toplumun önüne atıp, perde arkasındakileri gizlemek bu ülkede gelenek olmuş. Ama ben ölmedim yaşıyorum. Bu gelenek devam edecekse de buna ben müsaade etmem. Bunun arkasında kim varsa, belediye başkanı veya etrafındaki rant çeteleri, akrabaları veya başka hangi otorite varsa bu işin içinde elbette ortaya çıkacak. Ben adalet önünde, hukuk çerçevesinde hesabının sorulmasını umut ediyorum. Üstünün örtülmemesini umut ediyorum. Örtüleceğine de inanmıyorum, hesabı sorulacaktır. Bunu azmettirenlere sesleniyorum buradan, ben ölmedim ve buradayım. Kim olursanız olun, çapınız çevreniz ne olursa olsun bunun hesabını vereceksiniz. Ben ömrüm boyunca demokrasiden, basın ve ifade özgürlüğünden yana oldum. Hep itidal ve sağduyudan veya barıştan yana oldum. Ancak sağ yanağıma tokat geldiğinde de sol yanağımı dönmem."
‘Kendisini tehdit durumum söz konusu değil’
Aygül, Tatvan Belediye Başkanı Geylani’nin saldırıyla ilgisi olmadığını söylediği tepki çeken sosyal medya paylaşımları ve kendisine dönük iddialarını şu şekilde değerlendirdi:
"Hastanede iken belediye başkanı benim telefonumu aramış. Durumum iyi değildi, telefonda bende değildi. Kendisi arayınca cevap veren arkadaşlar terslemişler. ‘Sen yaptırmışsın niye arıyorsun’ demişler ve telefonu kapatmışlar. Eşiyle görüştüğünü falan söylemiş, eşim de hastanede değildi evdeydi. ‘Ben görüşmüşüm, bir problem yok, kendisini ziyaret edeceğim ve belediye başkan yardımcılarımız hastanede’ demiş. Kendi kendine bir kurgu yapmış. Olaydan hemen sonra da ‘Belediye personeli ile Aygül arasında bir tartışma, bizimle alakası yok’ demiş. Sonrasında da ‘Biz barıştık’ demiş. Bugün de paylaşım yapmış, ‘Dünden beri bütün iyi niyetime rağmen terör örgütü tarafından tehdit ediliyorum, Sinan Aygül bana ya istifa edersin ya da ölürsün demiş’ şeklinde yazmış. Yani garip bir suçluluk psikolojisiyle o panik haliyle garip garip şeyler yapıyor. Kendisini tehdit durumum söz konusu değil. Hele olayı başka yere çekmesi, klasik bir şey ve bugünün taktiği değil. Bayatlamış bir taktik. Sadece Tatvan’da değil, her kesimden insan tepki gösterdi. Bu da olayın vahametini ve kimin haklı veya haksız olduğunu gösteriyor."