Birleşmiş Milletler 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini kabul etmiş 4 Aralık 1950 tarihinde ki genel kurulunda ise 10 Aralık” gününü, “İnsan Hakları Günü” olarak ilan etmişti.

Neredeyse tüm devletler tarafından imzalanan ve beyannamede yer alan maddeleri uygulayacaklarını taahhüt eden devletler, kısa sürede insan hakları ihlalleriyle birbiriyle yarışır oldular.

Sömürüye dayalı Kapitalist sistemde savaşlar, katliamlar, soykırımlar birbirini izledi.

Bugün de manzara değişmiş değil.

Dünyayı, yerüstü yeraltı kaynaklarını paylaşmak için birbiriyle çatışanların eliyle yaratılan, başlatılan, tetiklenen, desteklenen ve sürdürülen savaşlar, etnik, dinsel, mezhepsel boğazlaşmalar, katliamlar, soykırımlar devam ediyor.

Evet, insanlık hala insan onuruna yaraşır adil bir düzen inşa edemedi; ama özgürlük için barış için, insan haklarına dayalı onurlu bir siyasal sistem için mücadele de sürüyor.

İnsan hakları evrensel bildirgesini 1949'da imzalayan Türkiye’de de durum farklı değil. Genel olarak Türkiye’de düşünce, ifade, örgütlenme özgürlükleri resmi ideolojinin kıskacı içinde, hep göstermelik oldu. Son zamanlarda rutin hale gelen insan hakları ihlallerinin yanı sıra kayyum siyaseti nedeniyle seçme/seçilme hakkı gibi temel insan hakları ihlalleri de tavan yaptı.

Nüfusun yaklaşık üçte birini oluşturan Kürtlerin başına gelmedik zulüm ve eziyet de kalmadı.

Hep sıkıyönetim, OHAL gibi olağanüstü rejimlerle yönetildiler. Katliamlar, sürgünler, asimilasyonlarla geçen yıllar bir yana, hala Kürtler bir statü sahibi değil, anadillerinde eğitimden dahi yoksunlar.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan hak ihlalleri davlarında Türkiye birinciliği kimseye kaptırmamaya devam etmektedir.

Hukukun üstünlüğü ve siyasal özgürlükler başta olmak üzere, neredeyse tüm alanlarda Türkiye 195 ülke arasında en sonlarda yer almayı sürdürmekte.

Türkiye’yi yönetenlerin Kürt meselesini, Alevi meselesini barışçıl demokratik bir çözüme kavuşturmamak için yaptığı ve yarattığı her türden insan hakları ihlalini içeren baskı mekanizmalarının, aynı zamanda İnsan haklarına dayalı çağdaş bir demokrasiye kavuşulmasını engellediğini de bir an önce kavramaları dileğiyle;

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü kutluyoruz.

HAK-PAR Basın Bürosu