20 Nisan 2025 tarihinde Van’da gerçekleştirilen “ Yaşanan Son Tartışma ve Gelişmelere Karşı Kürtler Ne Yapmalı” konulu Çalıştaya bölgeden değişik görüşlere sahip 300 civarında aydın, yazar, siyasetçi, STK temsilcisi katılmış ve çok sayıda katılımcı söz almış ve görüş belirtmiştir.
Van’da gerçekleştirilen Çalıştayda, Ortadoğu’da yaşanan son gelişmeler, Batı Kürdistan’ın (Rojava) geleceği, Türkiye’de ‘PKK’nin silah bırakması ve kendini feshetmesi söylemleri çerçevesinde yapılan tartışmalar ve bütün bu gelişmelere karşı Kürt siyasi aktörlerinin izlemesi gereken siyaset vb. konular tartışılmış ve aşağıdaki sonuçların kamuoyu ile paylaşılması kararlaştırılmıştır.
Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin merkezinde Kürt meselesi yer almaktadır
Ortadoğu’da yaşanan son gelişmeler eşzamanlı olarak Kürdistan’ın dört parçasını etkiliyor. Yaşanan son gelişmelerin en çok etkilediği ülke Suriye ve Batı Kürdistan’dır (Rojava) . 61 yıllık kanlı Baas Rejimi’nin yıkılması Kürt karşıtı düzene büyük darbe vurmuş, Suriye’de Kürtlerin ve bölgede yaşayan halkların önüne tarihi fırsatlar çıkarmıştır.
Çalıştayımız Suriye’de ortaya çıkan tarihi fırsatlardan yararlanmak ve olası risk ve tehlikelere göğüs germek için bütün Kürt tarafların ortak bir ulusal program etrafında birleşmesini ve ortak bir heyetle Şam’daki geçici yönetimle muhatap olmasını son derece önemsemektedir. Bu çerçevede Çalıştayımız Sayın Mesud Barzani’nin 16 Ocak 2025’te Erbil’de Mazlum Abdi ile buluşmasını ve Kürdistan Bölgesel Yönetiminin bölge ülkeleri düzeyinde yürüttüğü diplomasi ile Kürt taraflarıyla olan temasları sonrası hızlanan birlik ve yakınlaşma çabalarına tam destek vermektedir.
Ortadoğu’da yaşanan son gelişmelerin etkilediği ülkelerden biri de Türkiye’dedir. Bölgede yaşanan gelişmeler Türkiye’de Kürt meselesini yeniden gündemin merkezine oturtmuştur. Ekim 2024’te Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan ve İmralı’da Öcalan ile yapılan görüşmelerle devam eden süreç Kürt meselesiyle ilgili tartışmaları hızlandırmıştır. Buna karşın Türkiye’de iktidar şimdiye kadar Kürt meselesinin çözümü ile ilgili somut bir program ortaya koymamıştır. Aksine Kürt meselesini hala PKK ve terör ile özdeştirerek sorunun gerçek içeriğini gözlerden saklamaya çalışmaktadır.
27 Şubat’ta devlet ile Öcalan’ın mutabakatıyla gündeme gelen “PKK’nin silahları bırakması ve kendini feshetme kararı alması“ konusu olumlu bir gelişmedir. Bu bağlamda silahların bırakılması, ölümlerin son bulması, şiddetin son bulması önemlidir.
Ancak bu, Türkiye’de Kürt meselesinin çözümü anlamına gelmez ve kalıcı, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir barış ve istikrarı sağlamaz.
Kürt ve Kürdistan meselesinin çözümü kapsamlı, radikal ve eşitlikçi bir anlayışı gerektirmektedir
Her şeyden önce Kürt ve Kürdistan meselesi doğru tanımlanmalıdır.
Kürtler ülkesi parçalanarak bölünmüş, her türlü baskı, inkar, imha ve asimilasyon politikalarına rağmen varlıklarını koruyarak bu güne ulaşmış, kendine has zengin bir dili ve güçlü kültüre sahip kadim bir ulustur.
Kürtler, ülkeleri Kürdistan’da baskı ve korkudan uzak, özgürlük ve güvenlik içinde, onurlu bir biçimde yaşama hakkına sahiptirler. Her ulus gibi Kürt ulusu da kendi geleceği ile ilgili olarak serbestçe karar verme, kendi ülkesinde siyasi bir statü ile kendisini yönetme, zulüm ve baskıya karşı meşru zeminde haklarını savunma ve direnme hakkına sahiptir.
Türkiye Devleti , çok uluslu, çok kültürlü yapıya uygun olarak, iki milletin eşit ortaklığı temelinde federal tarzda yeniden yapılanmalıdır.
Türkiye metropollerinde yaşayan Kürtlerin de dil, kültür ve demokratik hak ve özgürlüklerini eksiksiz tanınmalı ve kullanabilmelidirler. Kürtlerin çoğunlukta oldukları yerleşim yerlerinde yerel yönetimlerde kendi kendilerini yönetmelerine olanak sağlanmalıdır.
Kürt toplumunda özellikle kadınlara ve gençlere yönelik yozlaştırıcı, onur kırıcı ve asimilasyonist politikalara son verilmeli, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi amasız, fakatsız bir şekilde desteklenmelidir.
Çalıştayımız Kürt meselesinin adil ve eşitlikçi çözümü ile evrensel normlara uygun bir demokrasinin inşası için aşağıdaki adımlara ihtiyaç olduğunun altını çizer;
Kürt meselesinin çözümü için şiddetten arındırılmış, özgür, demokratik bir ortamın oluşması zorunludur.
Kürt meselesinin çözümüyle ilgili başlayacak olası bir süreç açık, şeffaf ve bütün Kürt taraflarının katılımıyla sürdürülmelidir.
Türkiye Devleti, Kürdistan’ın tüm parçalarında Kürtlerle diyalog içinde olmalı ve halkımızın kendini yönetme hakkına saygı göstermelidir.
Siyasetin şiddetten arındırılması için taraflar üzerlerine düşen adımları ivedilikle atmalıdır.
Kürt ulus gerçeği tanınmalı, millet olmaktan gelen temel hak ve özgürlükleri anayasal güvence altına alınmalıdır.
Bir kez daha deklere ediyoruz;
Kürt milletinin meşru ulusal hakları hiçbir pazarlığa konu edilmeden, hiçbir koşulla bağlamadan, bir an önce tanınması için mücadelesini sürdürecektir.
Gücümüzü birleştirirsek mutlaka kazanacağız.
Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR)
Kürdistan Demokrat Partisi -Bakur (PDK-Bakur)
Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK)
Kürdistan Yurtseverler Partisi (PWK)