Iğdır'ın 240 nüfuslu mezrası Kıjik'de 24 ev ile ahır jandarma gözetiminde iş makineleriyle yıkıldı. 100 yılı aşkın süredir yaşadıkları köylerinin yerle bir edildiğini belirten mezra sakinleri gözyaşlarını tutamadı.
Kent merkezine 8 kilometre uzaklıktaki Suveren Köyü’nün 240 nüfuslu Kıjik Mezrası’nın, Erhacı Köyü’ne ait meraya kurulduğu iddiası ile dava açıldı. Erhacı köylülerinin 2004 yılında Iğdır 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davada verilen yıkım kararını Yargıtay 14’üncü Hukuk Mahkemesi oy birliğiyle onadı. Bunun üzerine Kıjik Mezrasına geçen ay giden Jandarma, kararı köy halkına tebliğ etti ve 19 Nisan’a kadar evlerini boşaltmalarını istedi.
Verilen sürenin dolması üzerine 19 Nisan günü mezraya önce askeri cemselerle jandarmalar gitti. Jandarma, evleri boşalttı ve yapılarla aileler arasında barikat kurdu. Ardından gelen iş makineleri, 24 ev ile ahırı yerle bir etti. Hatıralarla dolu yuvalarının yıkılması, en çok kadınları etkiledi. “Yıkmayın yuvamızı” diye haykıran kadınlar ve çocuklar, kararlı tavır karşısında gözyaşlarını tutamadı. Kadınlar ve çocuklar bir kaç dakika içinde yerle bir olan evlerinin tozu altına kaldı.
Kısa sürede binbir zahmet ve umutla yaptıkları evleri yıkılan köylülerden Mehmet İnan duygularını şöyle dile getirdi:
“Dedelerimiz mezraya yerleşmiş. Biz de burada doğduk ve 100 yılı aşkın süredir burada yaşıyoruz. Günümüzde göçmenlere ev tahsis edilirken, bizim yerimizi yurdumuzu yıktılar ama yer göstermediler. Ortada kaldık. Gidecek yerimiz yok. Şehirde akrabalarımız var ama bizi atla, inekle, koyunla köpekle kim misafir eder?”
Haksızlığa uğramalarına karşın mahkemenin kararını saygı ile karşıladıklarını ve hiçbir güçlük çıkarmadan mezrada yıkımın gerçekleştirildiğini belirten Kıjik mezrasından Ali Abakay da, şunları söyledi:
“Evlerimizi yıkmaya gelenlere karşı koymadık. Bize bir yer gösterilse evlerimizi kendi elimizle yıkar teslim ederdik. Ama bize büyük bir haksızlık yapıldı. Bizi yerimizden, yurdumuzdan edildik. Ama bu çoluk, çocuk ne olacak? Geceleri kalacağımız bir çadır bile verilmedi. Devlet şimdi de diyor ki senin yıkılan kapı, pencere ve ağaçların hepsini toplayıp götüreceğim. Neden bizim evimizin sacını, kapı ve penceresini götürüyorlar. Biz bu yıkılan malzemelerimizi belki hurdacıya vereceğiz. Belki kapı pencereler bize lazım.”
Ortaokul 7’nci sınıf öğrencisi Senem Argıç ise yaşadıklarını hayatı boyunca unutmayacağını belirtti. Yıkım sırasında gözyaşlarını tutamadığını ifade eden Senem Argıç, “Hep evimiz yıkılacak diye korkuyorduk o da oldu. Erhacı köylüleri iki yıl önce gelip mezranın elektrik tellerini kesti, direklerini kırarak bizi karanlıkta bıraktı. Ben ve diğer arkadaşlarım yıllarca mum ışığında ders çalıştık. Ama şimdi ders çalışacak bir evimiz bile yok” dedi.