Kürt parti temsilcileri çatışmalı süreci değerlendirdi

Kürdistan’da Türk devletinin yeni savaş konsepti iki aydır devreye girdi. Kıyametin koptuğu bölgede Kürt siyasi partilerin nabzını tuttuk. Çatışmalı süreç ve Cizre’de yaşananları değerlendiren partilerin ortak görüşü şu; Çatışmaların tekrar başlamış olması Kürt halkına zarar.
15.09.2015, Sal - 10:31
Kürt parti temsilcileri çatışmalı süreci değerlendirdi
Haberi Paylaş

Türkiye’de onlarca Kürt kurum, oluşum ve siyasi parti olmasına rağmen bölgede yaşanan çatışmalı süreç ve hayatın felç olduğu Cizre’de çok acı çığlıklar yükseldi. Yaşananları yakından takip etmenin yetmediği bu süreçte HDP, girişimleri ile normalleşmenin yollarını ararken, Kürdistani oluşumların ise yaptıkları açıklamalar basın yayın organlarında yeterince ön plana çıkmadı. Biz de HDP dışında kalan Kürt siyasi partilerin süreçle ilgili ne düşündüklerini sizler için kaleme aldık.

M. EMİN KARDAŞ: Bu savaşa taraf değiliz

Türkiye Kürdistan Demokratik Partisi (T-KDP) Genel Başkanı M. Emin Kardaş, Kuzey Kürdistan’da yaşanan savaşın Türk-Kürt savaşı olmadığını söyledi. Kardaş, ‘’Öteden beri söylüyoruz; Bu PKK ve Erdoğan kavgasıdır. Türk-Kürt kavgası değildir, Türk solu ile iktidar kavgasıdır. Şuan başlayan olaylar, AKP’yi iktidardan düşürmeye yöneliktir. Şu anda mecliste bulunan Kürtler, AKP dışında kalan güçler ile hareket ediyor. Kürtler bir ulus ve millettir. Yaşanan bu savaş ulus ve millet olmaktan kaynaklanan hakların kavgası değil. Savaşa taraf olanlar, çıkıp bu kavganın ne kavgası olduğunu açıklamalılar. Biz parti olarak kendimizi bunun dışında üçüncü yol olarak görüyoruz ve bu savaşa taraf olmayı düşünmüyoruz. Biz parti olarak Kürtlerin ulusal demokratik hakları için mücadele ediyoruz’’ dedi.

Kaos tarafları besliyor

Cizre’de yaşanan olaylarla ilgili parti olarak her hangi bir tavır almayı düşünmediklerini belirten T-KDP Genel Başkanı Kardaş, ‘’İki tarafın da elini silahtan çekmesini ısrarla söylesek bile bizi dikkate almayacaklar. Dolayısıyla burada bir tavır almayı düşünmemekle birlikte sağduyunun hakim olmasını istiyoruz. 7 Haziran seçimlerinden sonra muhalefette kalan partiler koalisyon için AKP ile anlaşmalıydılar. Bunu yapmadıkları gibi, azınlık ve seçim hükümetine de ‘hayır’ dediler. Umudu orduya bağladılar. Bu yanlıştı. Eğer kaos istenmemiş olsaydı, azınlık hükümeti kurulurdu. Azınlık hükümeti oluşmuş olsaydı bugün yaşananları konuşuyor olmazdık. MHP’nin şimdi sıkıyönetim istemesi de bunun kanıtıdır. Taraflar isterse sorun çözülür. Kaos her iki tarafı da beslediği için sorun çözülmüyor’’ şeklinde konuştu.

SERTAÇ BUCAK: Yaşanan çatışmalar yersiz

Kürt Demokrasi Platformu (KDP) Genel Sekreteri Sertaç Bucak ise, son yaşanan çatışmaların dış dinamiklere dayandığını belirtti. Kürdistan’da şuan yaşananların yersiz olduğunu ifade eden Bucak, ‘’Kürdistan’da bir savaş söz konusu. Bunun gerekli olduğuna inanmıyoruz. Savaşın yoğunlaştığı yerler, HDP’nin % 90 üzeri oy aldığı yerlerdir. Buna rağmen çatışmaların buralarda yoğunlaşması akıl alır değil. Çünkü çatışmalı bölgeler zaten sana oy vermiş, buraların nesini kurtaracaksın. Türkler 90 yıldır Kürtleri yok etmeye çalıştı. AKP ise iktidarında sorunu çözmek için yola çıktığını söylese de hiçbir şey yapmadı. Çözüm sürecinin bir noktada patlayacağı başından beri beliydi. Nitekim öyle de oldu. Son çatışmaların arkasında İran var. Bizi çatıştırıyorlar. Kürtler kazanımlarını siyasi yollarla çözebilirdi. Kürt halkı bunun için HDP’ye gerekli krediyi de verdi. Ama HDP, 7 Haziran’dan sonra siyasal çözüm için gerekli gayreti göstermedi’’ ifadelerini kullandı.

Savaşı kabul etmiyoruz

Bu savaşı kabul etmediklerini ve kınadıkları belirten KDP Genel Sekreteri Sertaç Bucak, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Çatışmalar başladığında merkezi Diyarbakır’da bulunan Kürt siyasi parti ve kurumları ile iletişime geçip ne yapabileceğimizi konuştuk. Yaptığımız görüşmeler neticesinde ortak hareket etme kararı alıp, bununla ilgili heyetler oluşturduk. Heyetlerimiz savaşın yoğun olduğu yerlere (Lice, Silvan, Şemdinli, Yüksekova) giderek vatandaşlarla konuştular. Biz de Avrupalı diplomatlar ile ilişkileri geliştirip, uluslar arası kamuoyu oluşturma çabasındayız. Bizim gücümüz belli, bu işe siyasi olarak müdahil olmaya çalışıyoruz. Elimizden gelenin fazlasını yapmanın gayreti içindeyiz. Şu anda Ankara’da saldırıya uğrayan HDP Genel Merkezi’ni ziyaret edip yetkililerle görüştük. Sizinle paylaştıklarımı HDP yetkililerine de ilettim.’’

ZEKERİYA YAPICIOĞLU: Ölüme zorlamak halka ihanet

Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da, halkın kanı üzerinden siyasi hesaplar yapmak ve onları ölüme zorlamanın Kürtlere ihanet olduğunu söyledi. Yapıcıoğlu, ‘’Daha önce de yürümeyeceği anlaşılan çözüm süreci 7 Haziran seçimlerini bekliyordu. PKK eylemlere, Hükümet operasyonlara başlamak için seçimlerin geçmesini bekledi. ‘Barışı inşa edeceğiz’ dediler. Kürt halkı çatışma istemediği için büyük bir destek verdi. Siyaset kanalları özellikle HDP için sonuna kadar açıkken, fıkra gibi özerklik/öz yönetim açıklamaları ardı ardına geldi. Operasyon düğmesine basmak için çok elverişli bir vasat oluştu. Zaten bu ilanlar devleti üzerine çekmek içindi. Sivil ölümler arzuladılar. Böylece halkı ayaklandırmayı düşündüler. Halkın kanı üzerinden siyasi hesaplar yapmak ve onları ölüme zorlamak Kürtlere ihanettir. Bu şiddet sarmalı nedeniyle siyaset kanalları da daralmıştır. Çok yüksek oranda oyların HDP’ye verildiği ilçeler ateş altında. Halk iki ateş arasında katliam korkusuyla evlerine hapsolmuş veya hapsedilmiş durumda’’ dedi.

Halk İki ateş arasında

Cizre’de yaşananlara da değinen Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Cizre’de açlık sorununun başladığı söyleniyor. Mahallelerin etrafına veya sokaklarına hendekler kazarak ‘buraya devleti sokmayacağız’ dediler. ‘Gençlerimizin ölmemesi ve tutuklanmaması için bu hendekleri kazıyoruz’ dediler. Fakat hendekler daha fazla ölüm, daha fazla tutuklanma getirdi. Üzerine de açlık, kuşatılmışlık, perişanlık, geleceğe dair ümitlerin kırılması, sorunun içinden çıkılamaz haline gelmesi ilave oldu. Cizre için açıklamalar yaptık yapıyoruz. Halkın zarar görmemesi, devlet görevlilerin hukuk dışına çıkmaması için hükümet nezdinde de girişimlerimiz oldu. Her platformda halkın zarar görmemesi için elimizden geleni yaparız. Ancak çatışmanın silahların ve bombaların şehir merkezlerine taşınması sivil kayıpların gerçekleşmesine davetiyedir. Bundan halk ciddi zarar görmüştür. Çünkü iki ateş arasında kalmıştır. Bir kısmı iki ateş arasında çaresizce bekliyor, on binlercesi de yerini, yurdunu, yaşadığı şehri terk ediyor. Bu zararın daha fazla büyümemesi için elbirliğiyle bir şeyler yapmak gerektiğine inanıyoruz. Daha geniş ve uygun bir zamanda Kürdistan’ın ve halkımızın sorunları üzerinde uzunca müzakereler yapmak ve çözümler geliştirmek mümkündür.’’

MUSTAFA ÖZÇELİK: Çatışmalar zarar veriyor

Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, Kuzey Kürdistan’da çatışmaların tekrar başlamış olmasının, Kürdistan’ın siyasal, toplumsal, ekonomik ve doğal yapısına büyük zararlar verdiğini vurguladı. Çelik, ‘’Kuzey Kürdistan’da Türkiye devletinin sistem partilerinin büyük oranda reddedildiği bir ortamda Kürtlerin silaha sarılması, ne yazık ki kendi bindiği dalı kesmesi anlamına gelmektedir. Çatışmalara derhal karşılıklı olarak son verilmelidir. Kürdistan sorunu sadece PKK’nin devlet ile çözeceği bir sorun değildir. Kuzey Kürdistan’daki tüm siyasal güçler bir araya gelmeli, kısa, orta ve uzun vadeli programlar oluşturmalı ve bu temelde devlet ile masaya oturulmalıdır. Bu masaya uluslararası garantörler de dahil olmalıdırlar. Bu iç tarafın muhatap olacakları yeni bir ‘’çözüm süreci’’ başlatılmalıdır’’ şeklinde konuştu.

Cizre insanlık sorunudur

Cizre’nin açık cezaevine dönüştürüldüğünü belirten Özçelik, şunları söyledi: ‘’Devlet halkımızı cezalandırıyor. Halkımız açlıkla terbiye edilmeye çalışılıyor. Ama ne yazık ki, PKK de kimi yanlış siyasetleri yüzünden devletin bu saldırılarına zemin hazırlamaktadır. Devlet derhal ablukayı ve sokağa çıkma yasağını kaldırmalıdır. YDGH ve diğer askeri güçler de Cizre’den çekilmelidir. Cizre için AB ye çağrıda bulunduk. Bu sorun artık uluslararası bir insanlık sorunudur. PAK olarak Cizre halkımızın gıda ve diğer insani ihtiyaçlarının karşılanması için etkin bir tutum alacağız. Türkiye Devleti halkımıza yaptığı bu zulmün Kürdistan özgürlük mücadelesini durduramayacağını, kendi devlet tecrübelerine bakarak görebilmelidir.’’

Nerina Azad
Bu haber toplam: 5225 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:09:33:51