TKP tarafından yapılan açıklamada, 'ciddi bir borç yükü bırakan kayyumdan devralınan bir belediyede bu görev için tek bir saati bile en iyi şekilde değerlendirmek gerekiyorken Türkiye Komünist Partisi açısından tabelanın değiştirilmesinin gündeme gelmesi yersiz olmuştur' denildi.
Kayyum atanmadan önce belediye binasında 'Dersim' ibaresinin yer aldığını hatırlatan TKP, kent açısından bunun yeni bir durum olmadığını vurguladı. Dersimlilere 'bu ismi kullanmayacaksınız' dayatmasının temeli bulunmadığını belirten TKP, ‘Bir kez daha görüldü ki, Türkiye’de ‘Dersim’ sözcüğü bir tek halka yasak’ dedi.
Türkiye Komünist Partisi Genel Merkez tarafından yayımlanan açıklamada şöyle denildi:
“Halkımıza…
Tunceli (Dersim) Belediye Meclisi toplantısında belediye binasına 'Dersim Belediyesi' tabelasının da asılması doğrultusunda karar alınmasından sonra bir kısım medya ve bazı siyasi çevrelerce Belediye Başkanı Sayın Fatih Maçoğlu’na dönük amacı belli bir karalama kampanyası başlatılmıştır.
Ovacık Belediye Başkanlığı dönemindeki belediyecilik anlayışı ile kamuoyunda büyük bir beğeni toplayan Fatih Maçoğlu’nun 31 Mart seçimlerinde geniş bir siyasi ittifakın temsilcisi olarak Türkiye Komünist Partisi’nden belediye başkan adayı olduğu bilinmektedir. Söz konusu ittifak, neredeyse insanların tamamının kendisini Dersimli olarak adlandırdığı bir kentte halkın çıkarları doğrultusunda bir yerel yönetim pratiği yaratmak için görev üstlenmiştir.
Tüm kaynakları tüketip, ciddi bir borç yükü bırakan kayyumdan devralınan bir belediyede bu görev için tek bir saati bile en iyi şekilde değerlendirmek gerekiyorken Türkiye Komünist Partisi açısından tabelanın değiştirilmesinin gündeme gelmesi yersiz olmuştur. Türkiye Komünist Partisi için Dersim'de gerçekleştirilmeye çalışılan belediyecilik deneyimini değerli ve önemli kılan ve kılacak olan para babalarının değil emekçilerin çıkarlarını gözeten, tüm Türkiye'de halkçı bir belediyeciliğin mümkün olduğuna dair umudu büyüten, emekçileri birleştiren adımlar atılmasıdır. TKP’nin ilgilendiği budur.
Türkiye Komünist Partisi, halktan ve emekten yana belediyecilik örneklerini çoğaltmak ve güçlendirmek için oluşturulan bir ittifakın kimlik siyaseti ekseninde rekabete sürüklenip başarısızlığa uğramaması için çaba harcarken, ittifakı oluşturan güçlerin birlikte hareket etme ve karar alma yeteneğinin gelişmesi için de üzerine düşeni yapacaktır.
Bununla birlikte, değişiklik önerisinin halkın büyük çoğunluğunun iradesini yansıttığı ve kent açısından yeni bir durum, sürpriz bir 'ilk' anlamına gelmediği ortadadır. Kayyum atanmadan önce Belediye binasında Dersim ibaresi yer alıyordu, bir devlet okuluna Dersim adı verilmişti.
Ancak bir kez daha görüldü ki, Türkiye’de 'Dersim' sözcüğü bir tek halka yasak. Devlet kurumları dilediklerinde Dersim adını kullanacak, Cumhurbaşkanı istediği zaman Dersim diyecek, başka siyasi partiler kente geldiklerinde yurttaşlara 'Dersimliler' diye hitap edecek ama halka bu sözcük yasaklanacak! Bunun anlaşılır bir tarafı bulunmamaktadır.
Dersimlilere 'bu ismi kullanmayacaksınız' dayatmasının bir temeli bulunmadığı gibi Dersim sözcüğünün bölücülüğü simgelediği iddiası açık bir bilgisizliğin ürünüdür. Siyasi iktidarın ve destekçilerinin bu konuyu neden dillerine doladığı bellidir. Ülkeyi orta çağ karanlığına götüren Osmanlıcı bir zihniyetin ve onun dizinin dibinden ayrılmayanların Cumhuriyetçilik dersi vermeye kalkması trajikomik bu durumdur.
Türkiye’de asıl bölücülük tarihle, kültürle, dille oynamaktır. Ülkemizin dört bir yanında binlerce yerleşimin adı onlarca medeniyetin izini taşıyarak bugüne gelmiştir. Bunlarla uğraşmak yerine memleketin emperyalizmin, uluslararası tekellerin, piyasacı terörün, yobazlığın kuşatmasından nasıl kurtulacağına kafa yoralım.Tüm yurttaşlarımızı bu ülkeye atılan en büyük kazıklardan birinin oylandığı 2010 Anayasa referandumunda yüzde 81 gibi bir oyla 'Hayır' diyen, yüz akı bir kenti anlamaya çağırıyoruz.
Bölücü olan halkın konuştuğu dil, kentine ya da çocuklarına verdiği isimler değil, paranın saltanatının, emperyalistlerin hükmünün sürdüğü kapitalist düzendir.
TKP olarak bir kez daha hatırlatıyoruz: Emekçi halkın gerçek ve kalıcı birliğinin garantisi halkçı, devrimci, komünist siyasetçilerdir. Petrol kuyuları ve cephanelikler çevresinde birleşen düzen siyasetçileri ve emperyalistler değil."