Kapatılmaya gerekçe olarak HDP’nin ‘silahlı terör örgütü PKK-KCK'nın siyasi görünümlü bir uzantısı’ olduğu ve bu nedenle de ‘Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü, toplumun huzur ve güveni için temelli kapatılmasının hukuksal zorunluluk…’ halini aldığı öne sürülüyor.

HDP’nin kapatılmasına gerekçe gösterilen bu iddialara rağmen, esas gerekçenin hukuksal olmaktan çok politik olduğu açıktır.

2019 yılında , adlarında ‘Kürdistan’ olduğu için, PAK(Kürdistan Özgürlük Partisi), PSK(Kürdistan Sosyalist Partisi), PDKT(Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi), KKP(Kürdistan Komünist Partisi) hakkında da ayrı ayrı kapatma davaları açılmış ve bu 4 parti hakkında açılan kapatma davaları devam ediyor.

HDP hakkında açılan kapatma davası düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün çiğnenmesidir. Kendisi de kapatılma tehdidiyle yüz yüze olan bir parti olarak, elbette ki PAK , Türkiye Devleti’nin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın bu tutum ve girişimlerini kabul edilemez görmektedir.

Haklarında kapatma davaları açılan partilerin yanı sıra PDK-Bakur, PIA ve PDK’nin maruz kaldıkları uygulama göz önünde bulundurulursa, Türkiye Devleti, bundan böyle, Kürtlerle ilgili taleplere sahip herhangi bir partinin kuruluş başvurusunu da fiilen engellemeye karar vermiş görünüyor.

Kapatılan partiler mezarlığı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin partileri kapatma ve partilerin yasal kuruluşlarını engelleme girişimleri, bugüne kadar olduğu gibi, bundan böyle de hiçbir sorunu çözemeyecektir. Aksine bu kapatma davaları çözümsüzlüğü daha da derinleştirmekten öte bir rol oynamayacaktır. Partileri kapatmak isteyenler, siyasal, sivil, demokratik mücadele yol, yöntem ve araçları yerine, insanları şiddete dayalı yol, yöntem ve araçlara yönlendirmeyi mi teşvik etmek istiyorlar?

Elbette ki bu tuzağa düşmeyeceğiz. Kararlı bir şekilde, savaşa, silahlı eylemlere, her türlü şiddete ‘hayır’ diyeceğiz. Çözümün parti kapatmakta olmadığı açıktır. Kürt milletinin varlığını, en temel milli demokratik hak ve özgürlüklerinin kabulünü barışçıl, siyasal yollarla, diyalogla, eşitlik temelinde esas almak ve Türkiye’de özgürlük, demokrasi, adalet, eşitlik için zorunlu, temel adımları atmak çözümün kapısını açacaktır.

Türkiye Devleti’nin yöneticilerini, tüm siyasi partileri, Anayasa Mahkemesi’ni uluslararası hukuka, AİHM karalarına, Anayasa’nın 90. maddesine uymaya; İçişleri Bakanlığı’nı Anayasa ve Partiler Yasası’na uygun bir davranış sergilemeye ve her türlü keyfi uygulamaya son vermeye çağırıyoruz.

Siyasal görüş ve faaliyetlerinden dolayı hiçbir partinin kapatılması kabul edilemez.

19.03.2021

PAK Basın ve İletişim Bürosu