Açıklamada bazı güçlerin Kürdistan Bölgesi’nde kardeşce bir arada yaşama kültürünü sabote etmek istediği belirtilerek buna fırsat verilmemesi gerektiği kaydedildi.
Musul Mahkemesi’nin Şengal Kuvvetleri Komutanı Kasım Şeşo’nun “İslam’a hakaret ettiği” gerekçesiyle gözaltına alınması kararını vermesinin ardından bazı grupların Ezidilere saldıracağı haberlerinin yayılması üzerine Ezidi göçmenlerin bulundukları kampları panikle terk etmeye sebep olduğunu ifade eden PSK, Kürdistan Hükümeti’nin duyarlı davranıp olaya müdahale etmesi ile paniğin yatıştığı belirtildi.
PSK’den yapılan “Kürdistan Bölgesi’nde huzur ve güvenin yıkılmasına yol verilmemeli” başlıklı açıklama şöyle:
“Musul Mahkemesi’nin Şengal Kuvvetleri Komutanı Kasım Şeşo’nun “İslam’a hakaret ettiği” gerekçesiyle gözaltına alınması kararını vermesi, Güney Kürdistan’da huzur ve güveni bozmak isteyen kesimleri harekete geçirdi.
Kasım Şeşo’nun yanlış anlaşıldığını söylemesine ve özür dilemesine rağmen, bir merkezden yönlendirildiği belli olan bazı odaklar, sosyal medyada, Müslümanların Şeşo’dan hesap sormak için, Cuma namazı sonrasında Êzidilerin bulunduğu kamplara saldıracakları haberlerini yaydılar.
Bu manipülatif haberlerden korkan bazı Êzidi aileleri Dihok ve Zaxo bölgesinde bulundukları kampları terk ederek daha güvenli buldukları Sarya kampına gittiler, bir kısmı da Şengal’e döndüler.
Kürdistan Hükümeti’nin duyarlı davranıp olaya müdahale etmesi, “Kürdistan Bölgesi'nin sonsuza kadar barış içinde bir arada yaşama ve kardeşlik örneği olarak kalacağını herkese temin ederiz. Kürdistan Bölgesi vatandaşları, dini ve etnik topluluklarını kaosa sürüklemek ve tehdit etmek için hiçbir mazeret kabul edilmeyecektir” açıklamasını yapması üzerine, korku ve panikle yerlerine terkeden Êzidi ailelerin büyük bölümü eski yerlerine döndüler.
Êzidi Ruhani liderliği ve Kürdistan İslam Dini Alimler Birliği’nin, “bir demecinin yarattığı infiali dindirmek için” birlikte yaşama ve dinler arası saygıya vurgu yapmaları; İslam Dini Alimler Birliği Başkanı’nın "birlikte yaşama zarar verecek özellikle de kutsal İslam dinini hedef alacak her adımı biz çözmeye çalışacağız” demesi, IŞİD’in Ezidi Kürtlere yönelik ‘terör eylemlerinin’ İslam dini ile bağdaşmadığına vurgu yapması, vb. girişimler sonucunda ortam yatıştı.
Ama söz konusu kesimler özellikle de bazı radikal Kürd İslami grupların Êzidilere yönelik tehditleri devam ediyor.
Êzidilere yönelik tehdit ve karalamalar, Güney ve Batı Kürdistan’daki kazanımları ortadan kaldırmaya yönelik planının bir parçasıdır. Türkiye’nin Güney Ve Batı Kürdistan’a yönelik saldırı ve işgal eylemlerinin artırması ve buralarda kalıcı üsler oluşturması, Batı Kürdistan’da BAAS rejimine bağlı bazı milis guruplarının Özerk Yönetimi’n egemenliğindeki bazı bölgelere saldırması, Haniye’yi öldüren füzelerin Güney Kürdistan’dan ateşlendiği yönündeki propagandalar bu planın birer parçasıdırlar.
Güney ve Batı Kürdistan’ı güçlü kılan, dini ve etnik gurupların barış birlikte yaşamalarıdır. Êzidilere yönelik tehdidin amacı, birlikte yaşama kültürüne darbe vurmak, güvensizlik ortamı yaratarak Kürdistan Bölgesi Hükümeti’ni zayıflatmaktır.
Başta Güney Kürdistan Hükümeti olmak üzere, tüm yurtsever Kürd siyasi partileri, demokratik kitle örgütleriyle kurum ve kuruluşları, Güney Kürdistan’da farklılıkların korunarak birlikte yaşama kültürünün yaşaması için el ele vermelidir.”