Cibranlı Halit Bey Başkanlığı’ndaki Azadi Örgütü(Azadi Cemiyeti-İstiklal Komitesi)gerekli askeri, siyasi, sosyal, lojistik vb. hazırlıkları yaptıktan sonra, Kuzey Kürdistan’da ulusal bir başkaldırı başlatma kararını almıştı.
Türkiye Devleti, başkaldırı hazırlıklarını dumura uğratmak için karşı bir atak başlattı.
Daha ayaklanma başlamadan, Azadi Örgütü yöneticisi Yusuf Ziya Bey ve Azadi Örgütü Başkanı Cibranlı Halit Bey gözaltına alınarak, hapsedildiler.
Ardından Türkiye Devleti’nin askeri güçleri 13 Şubat 1925 günü Şeyh Sait’in arkadaşlarıyla birlikte konakladıkları Piran’daki bir evin etrafını sararak orada bir çatışmanın başlamasına zemin hazırladılar. Orada başlayan çatışma aynı zamanda hazırlıksız bir ayaklanmanın da başlangıcını oluşturdu.
Kısa bir süre içinde ayaklanma Kuzey Kürdistan’ın bir çok bölgesine yayıldı.
Şeyh Sait, 2 ayın sonunda güçlerini toparlamak ve yeni bir strateji geliştirmek için, geri çeklime kararını aldı.
14 Nisan 1925 günü, Şeyh Sait ve 46 arkadaşı Muradiye Nehri üzerindeki Abdurahman Paşa Köprüsü üzerinde Şeyh Sait’in bacanağı Binbaşı Kasım’ın komplosuyla pusuya düşürülerek Türkiye Devleti askeri güçlerine teslim edildiler.
Aynı gün, 14 Nisan 1925 günü özel yetkilerle donanmış Bitlis Harp Divanı’nın kararıyla, Cıbranlı Halit Bey ve Yusuf Ziya Bey öldürüldüler.
Türkiye Devleti’nin başkaldırıya katılanları idam etmek için kurduğu Şark İstiklal Mahkemesi’ndeki hukuksuz yargılamalar sonucunda Şeyh Sait ve 46 arkadaşı, 29 Haziran günü Diyarbakır Dağ Kapı Meydanında idam edildiler.
Şeyh Sait önderliğinde gerçekleşen milli ayaklanma, on binlerce Kürdün katledilmesiyle, yüzlerce yerleşim biriminin yakılıp, yıkılmasıyla tarihe geçmiştir.
Şeyh Sait ve 46 arkadaşının mezar yerleri bugüne kadar da Türkiye Devleti tarafından gizlenmekte, idam edilenlerin ailelerine mezar yerleri gösterilmemektedir.
Azadi Teşkilatı tarafından kararı alınan ve Şeyh Sait önderliğinde erken başlatılmak zorunda kalınan başkaldırı, Kürtlerin varlığını yok sayan, Kürtlerin milli demokratik hak ve özgürlüklerini vermemekte direten Türkiye Devleti’ne karşı, Kürtlerin onurunu, varlığını korumayı, milli demokratik hak ve özgürlüklerini elde etmeyi ve Kürdistan’ın özgürlüğünü hedefleyen bir başkaldırıydı.
Şeyh Sait, Kürt milleti ve Kürdistan halkının milli, dini ve toplumsal bir lideridir; onurudur.
Şeyh Sait, Cıbranlı Halit Bey, Yusuf Ziya Bey ve arkadaşlarının yakmış oldukları özgürlük ateşi, kendilerinden 100 yıl önce başlamış olan özgürlük mücadelesinin devamıydı. Ve o özgürlük ateşi, bugüne kadar da sönmedi.
Şeyh Sait ve arkadaşlarının, Türkiye Devleti’nin inkar ve imha siyasetine karşı milli, yurtsever duygu ve düşüncelerle yaktıkları özgürlük ateşi, daha sonra Ağrı’ya, Dersim’e, Mehabad’a yayıldı. O özgürlük ateşi, bugün Güney Kürdistan Parlamentosu üzerinde dalgalanan Kürdistan Bayrağıyla özgürlüğün ifadesi olarak yanmaya devam etmektedir.
Evet, o ateş bugün Rojava Kürdistanı’nda kazanımların korunması, yeni kazanımların elde edilmesi ve milli-demokratik hak ve özgürlükler için yanmaktadır.
O ateş, Doğu Kürdistan’da değişik yol ve yöntemlerle, değişik düzeylerde sürdürülen mücadelelerle yanmaya devam etmektedir.
Kuzey Kürdistan’da da Türkiye Devleti’nin inkar, imha, asimilasyon siyasetine rağmen Kürdistan halkının özgürlük mücadelesi 100 yıldır durdurulamamıştır.
Türkiye Devleti’nin Kürt ve Kürdistan sorununa yaklaşım tarzı hala 100 yıl önceki yaklaşımın devamıdır. Türkiye Devleti’ni bu beyhude çözümsüzlük, inkar, imha ve Kürt karşıtı siyasetini terk ederek; Kürt milletinin varlığını, milli, demokratik hak ve özgürlüklerinin kabulünü esas alacak ilk adımları atmaya çağırıyoruz. Bu amaçla da savaşa, her türlü şiddete, silahlı eylemlere, son verilmeli, Kürt milletinin tüm siyasi partileri, sivil toplum temsilcileriyle diyalog süreci başlatılmalıdır.
Kürt ve Kürdistan sorunu çözülmeden Türkiye’de de demokrasi, özgürlük, adalet ve eşitliğin yaşam bulamayacağını,100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti deneyimi tartışmasız bir şekilde ispatlamaktadır.
1925 Kürt milli başkaldırısının 99. yıldönümünde Şeyh Sait’i, Cıbranlı Halit Bey’i, Yusuf Ziya Bey’i, Dr.Fuad’ı, başkaldırıya katılan ve şehit düşen tüm insanlarımızı saygıyla anıyoruz.
Bu vesileyle, bir kez daha, Türkiye Devleti’ni Şeyh Sait ve 46 arkadaşının, Cıbranlı Halit Bey ve Yusuf Ziya Bey’in, Seyid Rıza ve arkadaşlarının, Saidi Nursi’nin ve mezar yerleri gizli tutulan tüm Kürt ileri gelenlerinin mezar yerlerini açıklamaya çağırıyoruz.
Kürdistan Yurtseverler Partisi (PWK) Basın Bürosu