Sur’da 28 Kasım 2015 tarihinde Dört Ayaklı Minare’de Diyarbakır Barosu Başkanı Tarih Elçi’nin öldürülmesinden sonra ilan edilen “sokağa çıkma yasağı” bir yıldır kesintisiz sürüyor. Bir yıldır süren yasakla birlikte tarihi Sur ilçesi yerle bir edildi. Binlerce kişi zorla göç ettirildi. İlçede 15 Ağustos 2015\'te özyönetim ilan edildi. İlandan hemen sonra ilçeye dönük kapsamlı operasyonlar yapıldı. İlçede hala devam eden sokağa çıkma yasağıyla birlikte toplamda 5 defa sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Operasyonda yaşamını yitirenlerin sayısı net öğrenilemedi. Ancak Sur’dan 73 kişinin cenazesi çıkarıldı. Kuşatmanın son bulması için Sur dışında yapılan protestolarda ise 11 kişi öldürüldü. Bu sürede sadece resmi rakamlara göre, 2 yüzbaşı ve teğmenin de aralarında bulunduğu 53 asker, 17 polis ve 1 korucu olmak üzere toplam 71 devlet görevlisi yaşamını yitirdi. 392\'si asker, 128\'i polis, 3\'ü korucu olmak üzere toplam 523 kişi de yaralandı.
Cenazeler Aylarca Verilmedi
Sur’da çıkan çatışmalarda yaşamını yitiren YPS ve YPS-JIN üyelerinin cenazeleri günlerce sokak ortasında kaldı. Polis ve askerler ailelerin cenazelerini almasına izin vermedi. Mesut Seviktek, İsa Oran, Ramazan Öğüt ve Rozerin Çukur\'un aileleri, çocuklarının cenazelerinin verilmemesi üzerine 2 Ocak\'ta İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi\'nde açlık grevine başladı. Açlık grevi süresince birçok kesimden ailelere destek ziyaretleri olurken, diğer yandan cenazelerin verilmesi için girişimlerde bulunuldu. 19 gün süren açlık grevlerinin ardından Seviktek ve Oran\'ın cenazeleri 27 gün sonra ailelerine verildi. Cenazelere işkence edildiği, ailelerin cenazeleri tanımakta zorlandığı bilgileri yansıdı.
Hakan Aslan’ın Cenazesi Hala Bulunamadı
Aileler cenazelerinin verilmesi talebiyle DBP ve HDP öncülüğünde 21 Aralık\'ta Sümerpark\'ta nöbet eylemi başlattı. Burada yaklaşık iki ay boyunca süren nöbet eyleminin ardından, aileler çocuklarının cenazelerinin bulunduğu mahallelere yüz metre uzaklıkta bulunan Dicle Fırat Kültür Merkezi\'ne geçerek eylemlerine devam etti. Yasak bir yılı geride bırakmasına rağmen burada yaşamını yitiren Hakan Aslan’ın cenazesi hala alınmadı. Cenazesini almak için aylarca direnen aile, tüm çabalarına rağmen hiçbir ize ulaşamadı.
Bin 312 Yapı Yıkıldı
Operasyonun ardından TMMOB Şehir Plancıları Odası, eski uydu görüntüleri ile yasak sonrası görüntüleri karşılaştırarak bir bilanço çıkardı. 10 Mayıs’ta elde edilen uydu görüntüsü ile yapılan karşılaştırmada bölgede toplamda bin 312 adet yapının yıkıldığı tespit edildi. Yıkılan yapıların kat adetlerine göre dağılımları ise şöyle belirlendi: 1 katlı 245 adet, 2 katlı 943 adet, 3 katlı 69 adet, 4 katlı 15 adet, 5 katlı 30 adet, 6 katlı 10 adet olmak üzere toplamda bin 312 adet yapı tamamen yıkıldı. Yıkımın olduğu bölgenin alan büyüklüğü 11,6 hektardı. Yıkılan bu yapıların içerisinde 56 Adet Tescilli Sivil Mimarlık Örneği, 68 Adet de Çevresel Değerli Yapı bulunuyor. Yıkım riski altındaki bölgede 3 bin 187 adet yapı daha bulunuyor. Valiliğin vermiş olduğu bilgi doğrultusunda oransal bir analiz yapıldığında geri kalan 3 bin 187 yapının bin 434 adetinin daha yıkılma tehlikesi olduğuna dikkat çekildi.
Her Yere Karakollar Kuruldu
İlçede okul, yurt, otel gibi birçok yere el konularak karakola dönüştürüldü. Green Park Otel özel mülkiyet olmasına rağmen özel harekat timleri tarafından karargah olarak kullanıldı. Halit Bin Velit Öğrenci Yurdu\'na ise özel hareket timleri yerleştirildi. Diyarbakır’da ve Sur’da birçok Aile Sağlık Merkezi ve okul boşaltılarak polis noktalarına çevrildi. Yine Sur’da 12 noktada güvenlik kulübeleri adı altında karakollar kuruldu.
600 Milyon TL Ekonomik Kayıp Yaşandı
Yine bir yıldır süren yasak ve saldırılar sonrasında ilçede ekonomi bitme noktasına geldi. Yasaklar, çatışmalar ardından da süren kuşatmadan kaynaklı yüzlerce esnaf kepenk kapatırken, yine bir o kadar iş yeri de iflas etti. Sur’da kapanan iş yerlerinin ekonomik kaybının 600 milyon TL olduğu düşünülüyor.
2 Türkiye Başbakanı Paket Açıkladı Ama…
Sur’da onca yıkım ve tahribatın yaşanmasının ardından, “Sur’u yeniden inşa edeceğiz” diyerek 1 Nisan 2016 tarihinde Diyarbakır’da tarihi Hasanpaşa Hanı\'nda dönemin Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu “Teşvik paketini” açıkladı. Açıklanan pakette Sur için Selçuklu ve Osmanlı mimarisine göre yapılanmasına büyük tepkilere neden olurken, Sur’un tarihi dokusuna değil, mimari ve tarihi yapısının bozulacağı tartışmaları yapıldı. Yine Davutoğu’nun “Sur’da bir evim olsun istiyorum” açıklaması da tepkilere neden oldu.
Sur’daki mağduriyet giderilmeden Davutoğlu başbakanlık görevinden 5 Mayıs 2016 tarihinde istifa ederken, yerine 22 Mayıs’ta Binali Yıldırım seçildi. Davutoğlu’nun açıkladığı Sur teşvik paketi gibi Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım da 4 Eylül’de Cahit Sıtkı Tarancı Kültür ve Kongre Merkezi’nde 23 ili kapsayan “Doğu ve Güneydoğu Yatırım Destek Hamlesi” adı altında bir paket açıkladı. Başbakan Yıldırım, “Sur için 1,9 milyarlık yatırım yapıyoruz” açıklamasında bulundu. O günden bu güne Sur’da yıkımın ötesine geçilmedi.
Sur’daki saldırılar “Bayrak-12 (Sur) Operasyonu” adıyla yürütüldü. Operasyonun başında yer alan en yüksek rütbeli isim ise 7’nci Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz’dı. Yılmaz darbe girişimi soruşturması kapsamında 27 Temmuz’da tutuklandı.