Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Dokümantasyon Merkezi, 16 Ağustos 2015 ile 5 Şubat 2016 tarihleri arasındaki sokağa çıkma yasaklarında sivillere yönelik yaşam hakkı ihlallerine ilişkin raporunu yayınladı.
Raporda, 16 Ağustos 2015 ile 5 Şubat 2016 tarihleri arasında başta Diyarbakır, Şırnak ve Mardin olmak üzere Hakkâri, Muş, Elazığ ve Batman’a bağlı 19 ilçede en az 58 kez süresiz ve gün boyu sokağa çıkma yasağı ilânı edildiği kaydedildi.
Bu ablukalarda en az 1 milyon 377 bin kişinin en temel yaşam ve sağlık haklarının etkilendiği belirtildi.
Raporda, 16 Ağustos 2015’te ilan edilen ilk yasaktan bu yana 42’si çocuk, 31’i kadın, 30’u 60 yaş üstü en az 224 sivilin öldürüldüğü kaydedildi.
Raporda, “Yasakların uygulanış biçimindeki değişim, ilân edilen bölgelerin kapsamındaki genişleme, ilân sürelerinin yine ucu açık olmakla birlikte yapılan askerî sevkiyat yapısı ve hükümet ile devlet yetkililerinin sertleşen söylemleri göstermektedir ki, 11 Aralık 2015 tarihi itibariyle özellikle belirli bölgelerde daha ağır, farklı bir sürece girildi” ifade edildi.
“Doğrudan siviller hedef alınıyor”
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 11 Aralık 2015’te ve Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 tarihinde alınan yasak kararlarını halen devam ettiği, Silopi’de ise yasağın gündüz saatlerinde kaldırıldığının anımsatıldığı raporda, bu üç ilçedeki ablukalarda 142 sivilin hayatını kaybettiğini açıklandı.
Raporda, “Tanıklarca beyan edilen ölüm biçimlerine göre, 11 Aralık 2015 ile 5 Şubat 2016 tarihleri arasında en az 64 insan evlerinin sınırları içerisindeyken; 53’ü açılan ateş, tanklardan atılan top mermilerinin evlerine isabet etmesi, evlerinin enkazı altında kalarak vb. ve 11’i ise sokağa çıkma yasağının yarattığı ortamın doğrudan etkisi ile sağlık sorunları yaşamaları sonucu yaşamlarını yitirdi” diye belirtildi.
“AİHM kararları uygulanmadı”
En az 31 kişinin de güvenlik güçleri tarafından ambulansların engellenmesi nedeniyle sağlık hakkına erişememeleri sonucu yaşamlarını yitirdiği bilgisine yer verilen raporda AİHM’in acil tedbir başvurularını olumlu yanıtlamasına rağmen kararın uygulanmaması nedeniyle Hüseyin Paksoy ve Serhat Altun’un yaşamını yitirdiği, Orhan Tunç’un ise akıbetinin hâlâ bilinmediği kaydedildi.
‘Hızlı, etkin, bağımsız ve tarafsız soruşturma yürütülsün’
Raporda, Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası sözleşmelere dikkat çekilerek, “Çatışma alanlarında ve anlarında sağlık hizmetinin güvenlik gerekçesiyle sağlanamayacağı gibi bir itiraz evrensel insan hakları hukuku bağlamında kabul edilebilir olmadığı gibi sağlık hizmeti ile ilgili yapılara ve sağlık görevlilerine hiçbir şekilde müdahalede bulunulamayacağı da bu belgelerde açık biçimde ifade edilmektedir. Tüm bu yaşam hakkı ihlalleri göz önünde bulundurularak; hızla etkin, bağımsız ve tarafsız soruşturmalar yürütülmesi gerekmektedir” denildi.