DSÖ Irak Temsilcisi Dr. Edhem Reşad İsmail Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.
Ölüm oranının dünya geneline oranla çok düşük olduğuna dikkat çeken İsmail, “Virüs aynı virüs. Ben ABD’de yaşayan çok sayıda Arap tanıyorum, virüse yakalanıp ölenler oldu. Avrupa ve diğer ülkelerde de aynı şekilde. Bunun Çinliler ve virüsle ilgisi yok. Bu alınan tedbirlerle bağlandılı” dedi.
Diğer virüs örneklerinde havaların ısınmasıyla salgının etkisini yitirdiğini hatırlatan İsmail, ancak yeni tip koronavirüsü (Covid-19) için aynı tespiti yapmanın henüz erken olduğuna dikkat çekti.
İleride tedbirlerin gevşetilmesi ile sınır kapılarının açılacağını belirten DSÖ Irak Temsilcisi, “İkinci bir dalgayı önlemek adına insanları bilinçlendirme ve bilgilendirmeye devam edilmelidir” dedi.
Kürdistan halkına sabırlı ve metanetli davranmaları tavsiyesinde bulunan Edhem Reşad İsmail, “Önlem ve talimatlara uyarsak Kürdistan’ı hayırlı günler bekliyor” diye konuştu.
İşte o röportaj:
Şu an Irak ve Kürdistan Bölgesi koronavirüsü konusunda ne durumda?
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla başlamak istiyorum. Öncelikle misafir ettiğiniz için teşekkür ederim. Kürdistan Bölgesi hem bizim için hem de dünya sağlığı için çok önemli. Çok sayıda ofisimiz var, Dünya Sağlık Örgütü ofisleri ve çalışan sayısı olarak Bağdat’a oranla daha fazla. Bu da bizim bölgeye verdiğimiz önemi ortaya koyuyor. Burada sadece Kürdistan’dan dolayı değil çok sayıda mültecinin barıdnırılmasından da kaynaklanıyor. Kürdistan Bölgesi mültecilere kucak açarak sıcak bir şekilde karşıladı. Bu karşılama misafirperverliğinizin bir göstergesidir. Bu nedenle olası bir krize karşı büyük bir hazırlık vardı.
Dikkat çekmek istediğim ikinci husus ise krizin ortaya çıkmasından itibaren şahsen buradaydım, daha sonra iş takibi için Bağdat’ta gittim. Salgın ve acil durumlarla müdahale ekip sayımız Bağdat’ta oldukça az, dolaysıyla iki tim oluşturduk. Ancak BM Genel Sekreteri Irak Özel Temsilcisi’nin Kürdistan Bölgesi’ne ziyaret etmesini fırsat bilip buradaki ofislerimizde çalışan arkadaşlarımızı görmek istedim. Aynı zamanda Sayın Başkan, Sayın Başbakan ve Sağlık Bakanı ile bir araya geldik kendilerine kazanımlarından dolayı teşekkür ettim.
Sorunuza yanıt verecek olursak; Irak’ta umut verici bir durum söz konusu ancak yine de temkinli olmak gerekiyor. Kazanımlarımız fazla ve salgından korunma yolları izledik. Uyguladığımız ve izlediğimiz yolları yakından incelerseniz görebilirsiniz. Irak’ın hem kendi ve hem de DSÖ’nün desteğiyle attığı adımlar önceden programlanmış değil, buna rağmen sonucu ise herkes tarafından şaşkınlıkla karşılanıyor. Neden Türkiye ve İran’da vaka sayısı bu kadar da Irak’ta bu kadar diye sorguluyorlar. Çok fazla şüphe vardı ancak geçtiğimiz ay verilerin doğru olduğunu gördük. Bu nedenle virüsle mücadele etmenin tek yolu korunmadır. Kürdistan Bölgesi’nde bu yolların çoğu uygulandı. Okullar, sınırlar ve havalimanları kapatıldı. Hatta Kürdistan Bölgesi’nin tamamında sokağa çıkma yasağı uygulandı. Bununla birlikte yurtdışından gelenlere test yapıldı. Bütün bu uygulamalar Kürdistan’ın durumunu özel hale getirdi. Irak’ın genelinde 1850 vaka tespit edildi. Vakaların yüzde 19’u Kürdistan Bölgesi’nde tespit edildi. Yani 344 vaka görüldü. Sadece bu değil, ölü sayısında da müthiş bir durum var. 344 vakadan sadece 4 vaka ölümle sonuçlandı. Bu rakam dünya genelinde görülmedi. Bu başarının başlıca sebebi önlemlerin iyi uygulanmasıdır. Kürdistan’da iyileşme oranı yüzde 90’nın üzerinde.
Sizce bu durum tamamen önlem almakla mı alakalı? Virüs mü farklı ya da vatandaşlarımızın bağışıklık sistemiyle mi alakalı? Bazıları virüs olmadığını iddia ediyor, ne diyorsunuz?
Neden kendimize güvenmeyelim? Neden her hangi bir şeyde başarılı olduğumuza inanmayalım? Aldığımız önlemlerle Avrupa, Amerika ve bütün dünya ülkelerinden daha iyi olmayalım? İnsanlar kuşku duyuyor, neden peki? Virüs aynı virüs. Ben ABD’de yaşayan çok sayıda Arap tanıyorum, virüse yakalanıp ölenler oldu. Avrupa ve diğer ülkelerde de aynı şekilde. Bunun Çinliler ve virüsle ilgisi yok. Birçok halkı izliyoruz, örneğin Norveç, virüse karşı önlemler almaya başladılar, bizim aldığımız önlemlerin aynısını uygulamaya başladılar. Onlar şu anda salgını kontrol altına alan Avrupa’nın en başarılı ülkesi konumundalar. Bu nedenle marifet önlemleri uygulamaktadır. Virüsün farklı çeşitleri bulunmadığı gibi tersi ispatlanmadı.
Sağlık sistemlerinin güçlü olduğunu ve salgına karşı durabileceklerini ileri sürenler sırf ekonomik anlamda zarar görmemek için sınırları kapatmadılar ve uçuşları askıya almadılar, kısa bir süre sonra başarısızlıklarını ilan ettiler. Sağlık sistemlerinin kötü olduğuna inanan Irak gibi ülkeler salgının ortaya çıkmasıyla birlikte en kapsamlı şekilde önlem uygulamaya başladı. Daha sonra tek çözüm yolunun bu olduğu ortay çıktı. İşler bizim istediğimiz gibi gitti.
Şunu diyebilir miyiz Kürdistan Bölgesi’nin aldığı önlemler Dünya Sağlık Örgütü tarafından memnuniyetle karşılanıyor?
Oldukça memnunum. Ben biraz önce Dr. Saman’ın (Kürdistan Sağlık Bakanı Saman Berzinci) yanındaydım. BM Genel Sekreteri temsilcisiyle birlikte kendisini ziyaret ettik ve aldıkları önlemler için şükranlarımızı ilettik. Sayın Başbakan Mesrur Barzani’yi ziyaret ettik ve halkın hoşuna gitmese de aldığı önlemler için kendisine teşekkür ettik. Sınırları kapattı, insanların seyahatlerini kısıtladı, trafiği durdurdu, okullar ve üniversitelerdeki eğitim hayatına ara verildi. Hatta Newroz kutlamaları bile yapılmadı. Ramazan ayında olmamıza rağmen camileri kapattılar. Kuşkusuz bu önlemler halkın hoşuna gitmedi ancak onlar cesurca önlemleri uygulamaya koydular ve bütün ekonomik yükü sırtlarına aldılar. Alınan önlemler yerinde ve doğruydu, bana göre başarıya ulaşmak için tek yol budur.