Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, İran’ın Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılarının durdurulması için ortak bir komisyon kurulduğunu, Tahran yönetiminin resmen Kürt örgütlerin silahsızlandırılmasını talep ettiğini söyledi.
Türkiye açısından “PKK meselesinin” de eski bir mesele olduğunu ifade eden Hüseyin, “Çözüm, İran, Irak ve Türkiye'nin Kürdistan Bölgesi ile bir araya gelip bunu tartışmasıdır” dedi.
Irak anayasasının ülke topraklarının komşu ülkelere saldırı için üs olarak kullanılmasına izin vermediğini dile getiren Hüseyin, “Kürdistan Bölgesi'ne gelip burada kalan Kürt güçleri de, silahlı faaliyetlerinin nihayetinde Kürdistan Bölgesi'ne zarar verdiğini anlamalıdırlar” diye konuştu.
Rûdaw TV’de yayınlanan röportajda Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Erbil-Bağdat ilişkileri, KDP ile YNK arasındaki sorunlar, 140. Madde konusu, Türkiye ve İran’ın Kürdistan Bölgesi topraklarına yönelik saldırı ve operasyonları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Irak 2023 bütçesi
Irak 2023 bütçe taslağının henüz tartışma aşamasında olduğunu anlatan Hüseyin, Kürdistan Bölgesi’ne düşen payın ise yüzde 14 olacağının tahmin edildiğini söyledi.
Bakan Hüseyin, Kürdistan Bölgesi’nde üretilen petrol konusunun da bütçe görüşmelerinin bir parçası olacağını belirterek, “Petrol ve gaz yasasının altı ay içinde çıkarılması gerekiyor. Yasa çıkarsa gelecek yılın bütçe görüşmeleri daha kolay olacak. Kürdistan Bölgesi ile federal hükümet bu konuda anlaşmak istiyor” dedi.
Anlaşma olursa bundan hem Erbil’in hem de Bağdat’ın kazançlı çıkacağına vurgu yapan Hüseyin, mevcut hükümetin de sorunları çözmeye kararlı göründüğünü belirtti.
KDP ile YNK arasındaki çekişme
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) arasındaki çekişmeye ilişkin bir soruyu yanıtlayan Bakan Hüseyin, iki parti arasındaki ilişkilerin Kürtlerin Bağdat’ta, Kürdistan’da ve yurt dışındaki imajını etkilediğini söyledi.
Sorunların medya üzerinden tartışarak değil, diyalog yolu ile çözülebileceğine dikkati çeken Fuad Hüseyin, “KDP ile YNK neden anlaşamıyor?” sorusuna, “Git bunu onlara sor” sözleri ile yanıtladı.
Fuad Hüseyin, “Ama siz KDP politbüro üyesisiniz, bir dönem KDP müzakere heyeti başkanlığı yaptınız ve Bafıl Talabani ile birkaç kez görüştünüz. YNK ve KDP'nin önündeki en büyük engel ne?” şeklindeki soruya ise, “Ben büyük bir sorun görmüyorum ama sorunların ne olduğunu söyleme hakkını da kendimde bulmuyorum, çünkü ben de aralarındaydım, çok iyi bir uzlaşma zemini de yarattık ama bozuldu” yanıtını verdi.
140. madde konusu
Irak anayasasında Kürdistan Bölgesi idaresi dışındaki “tartışmalı bölgelerin” statüsü hakkındaki 140. Maddeye ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Hüseyin, konunun hükümet programına dahil edildiğini, siyasi mutabakat için yakın bir zamanda oluşturulacak komitenin devreye gireceğini dile getirdi.
Hüseyin, “Sizce bu defa 140. Madde uygulanacak mı” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Bu defa uygulanır diyemem ama bir mutabakat var ve üzerinde çalışmalar yapılıyor. Öncelikle bu bölgelerdeki durumu analiz etmeliyiz. Siyasi mutabakat programına tüm siyasi güçlerin kendi teşkilatlarına dönmesiyle ilgili bir madde ekledik. Yani siyasi tarafların o bölgelere dönmesi ve il meclisi seçimlerine katılması gerekiyor. Seçim ortamının hazırlanması ve bu alanlarda demokrasinin tesis edilmesi mevcut olandan farklı bir soluk daha yaratacaktır.”
Kerkük ve Xaneqin’de uygulanan sistematik Araplaştırma politikaları hakkında, “Bu sistematik Araplaştırmayı durdurmak için ne yapıyorsunuz?” sorusuna Hüseyin, “Bütçe görüşmeleri tamamlandıktan sonra bu konular için Kürdistan Bölgesi'nde bir heyet oluşturmalıyız. Heyet belge ve delillerle gelmeli. Birileri gidip diğer birilerinin evini işgal edemez. Bunun ne kadar acı verici olduğunu biliyorum hem sembolik olarak ve hem de bilinçli olarak. Herkes Irak'ta istediği yere gidip yaşamakta özgürdür ama bir yerde yaşamak başka, gidip bir yere el koymak başka. Kürtler Bağdat'ta veya Basra'ya gidip yaşayabilir ya da Basralılar gelip Kürdistan'da yaşayabilir. Bu anayasal bir haktır ama Araplaştırma kavramı başka bir şeydir. Bu hükümetin ve önceki hükümetin uygulamada aşağılama politikası uyguladığını görmüyorum. Bu hükümetin de fiilen Araplaştırma siyasetini desteklediklerini düşünmüyorum. Baas döneminde merkezi kararla bu uygulanıyordu. Bugün uygulanıyorsa bu belli yetkililerin sorumluluğunda yapılmaktadır” yanıtını verdi.
İran’ın Rojhılatlı Kürt partilere saldırıları
İran’ın Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılarına ilişkin iki taraf arasında görüşmelerin devam ettiğini belirten Bakan Hüseyin, Bağdat’tan büyük bir heyetin Tahran’a gideceği bilgisini verdi.
Kendisinin de Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ile Tahran'a gittiğini, İran’dan bir güvenlik heyetinin Bağdat’a geldiğini anımsatan Hüseyin, “İran Dışişleri Bakanı da Ürdün’deki zirvede hazır bulunacak. Görüşmeler devam edecek. Ancak biz Irak anayasasına bağlıyız. İran'a Irak topraklarından saldırı olmamalı” diye konuştu.
Hüseyin, “İran’ın talepleri nelerdir?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“İran, taleplerini resmen açıkladı ve Irak Kürdistanı'ndaki bu siyasi güçlerin silahlanarak İran topraklarına saldırmasına ve sınıra girmesine izin vermeyeceklerini söyledi. Şu anda Kürdistan Bölgesi'nin de içinde yer aldığı üst düzey bir komisyon var, bu komisyon güvenlik konusunda iki taraf arasında müzakereler yapılıyor.”
Dışişleri Bakanı Hüseyin ayrıca Tahran yönetiminin, Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Rojhılatlı Kürt partilerin “silahsızlandırılmasını” söyledi.
Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’ndeki askeri operasyonları
Türkiye’nin, Kürdistan Bölgesi toprakları içerisindeki askeri operasyonları ile özellikle Duhok’ta sınır bölgelerinde kurulan askeri üslere ilişkin de konuşan Hüseyin, “Bağdat’ın bu konudaki tavrı nedir” sorusuna, “Bu Irak'ta büyük bir mesele ve hassas bir mesele. Türkler de bu meselenin ne denli hassas olduğunu biliyor” sözleri ile yanıt verdi.
Ürdün'de yapılacak zirveye Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davet edildiği bilgisini veren Bakan Hüseyin, şöyle devam etti:
“Bu konu çok açık ve Türkiye açıkça PKK'nin sınırlarda silahlı eylemlerde bulunduğunu, kendilerine bize saldırdığını, Şengal’de bulunduğunu belirtiyor ve ‘Siz kontrol edemezsiniz biz gelip kontrol edeceğiz’ diyor. İki taraflı büyük bir sorunun içerisindeyiz. Birincisi, Irak anayasası herhangi bir gücün sizin topraklarınızdan komşularınıza saldırmasına izin vermiyor. İran için söylediklerimiz Türkiye için de geçerli. Bu, Irak'ın Türkiye'ye karşı yükümlülüğüdür ama aynı şekilde Türkiye'nin de Irak topraklarına girmeme gibi bir yükümlülüğü var. Bu sorunlar diyalog yoluyla çözülmelidir. İran ve Türkiye Irak için çok önemli komşulardır. Irak’ın bu ülkelerle karşılıklı coğrafi, sosyal ve ekonomik çıkarları vardır.
Irak, Dicle ve Fırat’ın aktığı iki nehrin devletidir ve bu iki nehrin kaynağının Türkiye olduğunu herkes biliyor. Yani coğrafi açıdan, dini, mezhebi ve her şeyi ile bu ülkelerle iç içeyiz. Dolayısıyla bu ülkeler arasındaki sorunlar füzelerle çözülemez. Özellikle Irak’ın diyalog için kapıları her zaman açıktır. Oturup konuşalım, ne yapabileceğimizi, ne yapamayacağımızı tartışalım. Ama biz topraklarımızda ya misafir gibi kalan ya da gelip güç kullanarak silahlandırmış olanların komşu bir devlete saldırması tavrından memnun değiliz. Bundan razı değiliz ve bu Irak'ın açık politikasıdır. Şimdi krizi yönetmeye çalışıyoruz ve adım adım ortam sakinleştirilmeli. Türklerle yeniden görüşmelere başlamalı.”
Hüseyin, “Türkiye Dışişleri Bakanı, PKK sorununun çözümü için Irak Dışişleri Bakanı ile görüştüklerini söylüyor” şeklindeki hatırlatma hakkında, “Kendisi ile uzun zamandır görüşmüyoruz. Telefonla da görüşmedik” sözlerini sarf etti.
Ancak PKK meselesinin iki taraf arasında eskiden beri sorun olan bir mesele olduğunu vurgulayan Bakan Hüseyin, “Bu çok eski ve hep tartışılan bir mesele. dürüst olmalı ve oturup şunu öğrenmeliyiz; PKK sorunu sadece Irak Kürdistanı ile mi bağlantılıdır yoksa başka yerlerle mi? Sadece Irak’la mı ilgilidir yoksa diğer devletlerin de rolü var mı? Oturup tartışalım. Çözüm, İran, Irak ve Türkiye'nin Kürdistan Bölgesi ile bir araya gelip bunu tartışmasıdır. Masada açık sözlü bir tartışma yürütelim. Bu, nihayetinde Kürdistan Bölgesi'ne zarar veriyor ve Kürdistan Bölgesi'ne gelip burada kalan Kürt güçleri de, silahlı faaliyetlerinin nihayetinde Kürdistan Bölgesi'ne zarar verdiğini anlamalıdırlar” ifadelerini kullandı.
Komşu ülkelerin “Irak topraklarına” yönelik saldırılarının Ürdün’deki zirvede gündeme gelmeyeceğini belirten Hüseyin ancak ikili görüşmelerde ele alınacağını söyledi.