Forumun "Suriye ve Güvenlik Modeli" konulu ilk panelinde konuşan Kamuran Haco "Suriye ve Güvenlik Modeli" oturumunda önemli değerlendirmelerde bulundu.
Kürtlerin somut çıkarları için çalıştıklarını söyleyen Haco, "Suriye’de etkili olan devletlerle olan ilişkimiz sevgi veya duygusal bağlılık değil, Kürtler olarak kendi çıkarlarımız ve siyasi amaçlarımız için görüşüyoruz" ifadelerini kullandı.
Kürtlerin Suriye ve Türkiye hükümetleri ile ilişkilerine değinen Kamuran Haco Konuşmasında şöyle dedi:
"Üç temelde biz bu güçlerle ilişki kuruyoruz. Birincisi bu güçlerin Suriye devrimine yaklaşım ve amaçları. Bizler baştan beri rejime karşı Suriye halkının yanında durduk.
İkincisi, bu güçler Suriye’de nasıl bir system istiyorlar ve Kürtler için neler istiyorlar. Biz onlardan ne talep edebiliriz. Bu önemli bir noktadır.
Üçüncüsü, ENKS olarak biz demokrat çok taraflı, laik, federal bir Suriye istiyoruz. Burada sayın profesör Türkiye’nin federalizme karşı olduğunu söyledi. Sadece Türkiye değil birçok yönetim federalizme karşıdır.”
Haco, “Biz sadece Kürtlerin bakış açısıyla federalizme bakmıyoruz. Evet yarın federal sistem kurulursa Kürtlerin çıkarına olacaktır ancak Suriye’deki tüm halkın da faydasına olacaktır. Suriye toplumu çok dinli, çok ulusludur. Bu şekildeki tüm toplumların federal sisteme ihtiyacı var ve yönetim paylaşılmalıdır” dedi.
“Başta söylediğim gibi, biz hep Suriye rejiminin karşısında durduk, devrim için mücadele ettik” diyen Haco, “Onun için Suriye rejiminde temel değişimlerin yapılması gerekiyor. Rejim ile aramızda ortak bir dil, ortak bir nokta yok” değerlendirmesinde bulundu.
Kamuran Haco şöyle devam etti:
“Ancak Uluslararası güçlerin katılımıyla düzenlenen Cenevre Zirvesi’nde rejim ile görüşebiliyoruz. Biliyoruz ki orada da bir tıkanma var. Sebebi de rejimin değişmeye ve değişim yapmaya niyetinin olmamasıdır.
Yıllardır diktatörlük ile ülkeyi yöneten rejim biliyor ki en ufak demokratik bir değişim onun sonunu getirecektir. Bu yüzden Cenevre Zirvesi amacına ulaşamıyor. Kürt konusuna gelirsek; ENKS olarak Suriye rejiminin Kürtler için bir adım atmaya niyetli değil.
PYD Rejime yakın olmasına rağmen, son zamanlarda Rejim ile görüşmek istedi ancak hiç bir şey elde edemedi. Hiç bir şekilde, hiç bir hak tanınmadı. Bu yüzden biz rejimin Kürt sorununda adım atacağına inanmıyoruz.”
Suriye muhalefetinin bir parçası olarak Türkiye ile görüştüklerini ifade eden Haco, “Türkiye ile ilişkilerimiz çok iyiydi. Türkiye düşmanlığında Kürtler için hiçbir fayda görmedik. Başlarda Türkiye Suriye devrimini destekledi bize göre bu bir kazanımdı. Bölgesel bir devlet olarak Türkiye çok önemlidir. Belki Suriye krizindeki en önemli ülkedir. Uzun bir sınırı var. En önemlisi bu sınır özellikle biz Kürtler iledir” dedi.
Haco, “Bu yüzden baştan beri Türkiye’den Irak Kürdistanındaki gibi bizimle ilişki kurmasını istedik. 1991’den beri belki en başta öyle değildi ama özellikle son zamanlarda karşılıklı saygı temelinde, karşılıklı anlayış içinde bir ilişki var. Bu iki tarafın çıkarınadır” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye’nin bizimle de ilişkisini aynı şekilde geliştirmesini ve iki tarafın çıkarlarının korunmasını istiyoruz” diyen Haco, şöyle devam etti:
“Biz hep onlara söyledik; 'Her platformda Kürtlerden bahsederken genellemeler yaptıktan sonra özel olarak PYD’den bahsediyorsunuz'. Bir ayrım yapmaları gerektiğini onlara ilettik. 'Tüm Kürtlere bu şekilde bakamazsınız' dedik. Kürtlerin haklarını yüzde yüz desteklemelerini anlattık.
Onlar da bize, ‘Kürtlerin haklarını destekliyoruz. Suriye yönetimi ile nasıl anlaşırsanız biz o şekilde Kürtlerin arkasındayız dediler. Hangi temelde anlaşırsanız biz size öyle destekleyeceğiz’ dediler.
Afrin konusuna gelirsek; Türkiye Afrin’e girdi. Biz onlara, ‘Silahlı grupların milletimize çok kötü şeyler yaptıklarını, durumun kötüye gittiğini söyledik. Zulüm var, tutuklama, kaçırma, işkence başta olmak üzere milletimize çok kötü şeyler yapılıyor’ dedik. Türkiye’nin orada daha iyi bir rol oynaması gerekiyor, olanlara gözlerini kapatamaz.
Hatta başka bölgelerden insanları getirip Afrin’e yerleştirmesi Türkiye dahil hiç kimsenin faydasına değildir. Bu yüzden Afrin Suriye’ye bağlı olarak kabul ediliyor ve Suriye’ye geri dönecek. Yani tarih ve coğrafyayı değiştiremezsin”