Yeniden Irak\'a dönen Gareth Stanfield, Rudaw sitesi adına Alexander Whitcomb\'un kendisiyle yaptığı röportajda Kudüs Ordusu Komutanı Kasım Süleymani\'den bahsediyor ve onun Irak\'taki ABD Ordusu Komutanı David Petraeus\'un rolünü oynadığını belirtiyor. \"Irak\'ta İran etkisinin artırmasının nedeni, ABD\'nin bu ülkede etkisinin kalmamasıdır. Şu anda yaşananlar İran\'ın Bağdat\'ı korumak için yaptığı plandır\" diyor.
Gareth Stanfield, \"en iyi dönemde Irak\'ta döndünüz. Son olaylardan önce IŞİD\'i ne kadar önemsiyordunuz?\" sorusuna şu cevabı veriyor:
\"Bir müddet öncesine kadar \'IŞİD\'in Dicle ve Fırat arasındaki Cizire bölgesinde hakimiyet kurmak istiyor ve bu da sınırdaki Suriye ve Irak\'ı etkiliyor diye\' düşünüyordum. Batılı yorumculara \'Suriye\'deki olaylar Irak\'takilerden ayrılamaz\' diyordum. Ama onların görüşü halen de merkezi devletten yana. O günden bugüne IŞİD\'in planları, Nakşibendi Ordusu, BAAS ve Sünni aşiretlerle ilgili bilgiler ortaya çıktı ve biz bugünlere geldik.\"
\"IŞİD\'i öteki cihatçı guruplardan ne ayırıyor?\", sorusuna cevap olarak, \"IŞID başı bozuk birkaç silahlı kişi değildir, ciddi bir guruptur. Stratejiye, plana, güç ve kaynaklara sahiptir\" diyor ve şöyle devam ediyor: \"Biz bu durumu yeni anladık. IŞİD, ABD\'li general David Petraeus\'un anti terör stratejisinden çok şeyler öğrenmiş. 2007-2008 yıllarında Petraeus\'un stretejisi \'Düşmanı zayıflatmak için savaştan önce halkın gönlümü ve beynini kazanmak\' biçimindeydi. Bu strateji, dönemin Ebu Mesub Zerqawi yönetimindeki El Kaide\'yi zayıflatmak amacıyla İngiltere ve ABD tarafından oluşturulmuştu. İngiltere ve ABD\'nin o dönemde yaptıkları bugün IŞİD\'e yardım ediyor. Onlar şu anda bir bölgenin nasıl kontrol edileceği, korunacağı ve öteki şeyleri öğrenmiş bulunuyorlar. Petraeus şimdi bunlardan bahsetmiyor, \'ABD Irak\'ta daha uzun bir süre kalmaydı\' (ki, bu tespit doğru olabilir) diyor.\"
\"IŞİD sonuna kadar sünni aşiretlerin ve BAAS silahlı güçlerinin desteğini alır mı?\" sorusuna cevap olarak \"ben IŞİD\'in bu desteğe çok ihtiyacı olduğundan emin değilim. Şimdi anda aralarında bir rol dağılımı, görev bölümü var\" diyor ve şunları belirtiyor: \"Son olayların arkasında IŞİD olduğu kadar eski BAASçılar da var. Enbar\'daki sürekli olarak El Kaide\'yi destekleyen 7 aşiret sahaya indi. Onlar sayı olarak çoklar ve çok tehlikeliler. Irak\'ta Şii hükümeti yıkmak gibi IŞİD ile ortak bir hedefleri bulunuyor. Ama IŞİD\'in son hedefi Şii hükümetin yıkılması değil, savaşın kendisidir. IŞİD\'in hedefi mezhep savaşlarının devam etmesi ve tüm bölgeye yayılmasıdır.\"
\"Peki, başarılı olurlar mı?\" sorusunu \"BAAS\'ın amacı Bağdat\'ı yeniden işgal etmek ve BAAS ideolojisinin dayatmaktır. BAAS Irak\'ı sadece kendilerinin idare edebileceğine, Şiilerin bu işin altından kalkamayacaklarına inanıyorlar\" diye cevaplayan Stanfield, \"aşiretler çok faydacı oldukları için böyle davranıyorlar değil mi?\"sorusuna şu cevabı veriyor: \"Sünni aşiretler 2006 yılından bu yana gün yüzü görmediler. bu nedenle bu ittifakın yıkılmasını gerektirecek bir şey göremiyorum. Irak\'taki BAAS yanlılarının ne kadar çok olduklarını ne kadar iyi örgütlendiklerini ve BAAS üyelerinin davalarına ne kadar bağlı olduklarını kolayca unutuyoruz. Daha 7 yaşında iken beyinleri yıkanan kişilerden bahsediyoruz. Bu beyin yıkama, tarikatlarda müritlerin beyinlerinin yıkamasıyla aynıydı. Saddam idam edildi ama bu kültür değişmedi. Bunlar çok ve güçlü kişiler. Eğer hatırlarsanız 2003 yılında özel kuvvetler ciddi bir biçimde savaşmadılar. Devlet Muhafız Alayları\'nın büyük bölümü savaşa girmedi. Bunun dışında şu ana kadar açığa çıkartılmayan Saddam Özel Muhafızları bulunuyor. Ayrıca özel güvenlik birimleri de açığa çıkartılmış değiller. Bu iyi eğitilmiş BAASçılar ya Suriye\'ye geçtiler, ya Musul\'da gizlendiler, ya da Yemen ve öteki körfez ülkelerine gittiler. Onlar şimdi geri döndüler. birbirini tamamlayan iyi bir ortaklık var. Musul\'daki hakimiyetten onların birbirini nasıl tamamladıklarını görüyoruz. Eski bir BAAS generalini Musul Valisi yaptılar ve iktidarın paylaşıldığı net bir biçimde görülüyor. Birbirine hile de yapıyor olabilirler, ama şu ana kadar işleri eksiksiz bir biçimde götürüyorlar. Her ne kadar bazıları geçmişte başbakan Maliki\'ye yardım etmiş olsalar da Sünni aşiretler de bu dengede yerlerini alıyorlar ama onlar çok fırsatçıdırlar.\"
Size göre İran bu yakınlarda Irak\'a daha fazla yardım gönderir mi? sorusuna cevaben \"büyük ihtimalle. Bu ABD için bir tehlikedir\" diyen Gareth Stanfield şunları belirtiyor: \"Musul\'un işgalinden birkaç gün sonra Ebu Bekir Bağdadi hedeflerinin Necef olduğunu açıkladı. Bunun radikal cihatçılarının anılarında yeri var. Onlar Arabistan Yarımadası Vahabilerinin birkaç yıl önce Necef\'te yaptıklarını tekrarlamak istiyorlar. Bu da kutsal türbelerin yıkılmasıdır. Bu anı önemlidir, 2007 yılında yaşanan olaylardan, Sünnilerin Şiileri öldürmekten, Şiilerin Sünnilerin kafasını matkap ile delmekten daha önemli olabilir. Tarihi anılar uzun sürelidir. Birkaç yıl önce Necef\'ten çıkarılmaları Şiilerin aklında, aynı zamanda IŞİD\'in de... Bu Batılıların hakkında hiç bir şey bilmedikleri bir konudur. Çünkü biz 4 yılda bir yapılan seçimler üzerine çalışıyoruz. Oysa 2006 yılında Samarra\'da Askeri türbesinin yıkılmasıyla cehennemin yer yüzüne indiğini gördük. Eğer Necef\'te ya da bir başka türbede bir şeyler olursa şiddet çok üst noktalara tırmanır. İran Devlet Başkanı Ruhani, \"böylesi bir durumda türbelerin korunması için İran harekete geçer\" dedi. Eğer IŞİD Bağdat\'ın bir bölümünü işgal etmeyi başarırsa, çevre il ve ilçeler düşer, ki bu bölgeler Kerbela ve Necef\'ten çok uzak değiller. Qasım Süleymani bu bölgede ve Pasdarlar bir günde bu bölgeye ulaşabilirler. Eğer Bağdat\'ın IŞİD\'in ya da Sünnilerin eline geçtiğini görürlerse hemen harekete geçerler. Çok şey değişti. 2007 yılından 2008\'e kadar David Petraeus savunmayı oluşturmakla meşguldü ve ABD güçlerini Bağdat\'a yerleştiriyordu. Şimdi ABD burada yok ve Kasım Süleymani güçleri konuşlandırıyor. Şu anda yaşananlar, İran\'ın Bağdat\'ı korumak amacıyla yaptıkları olabilir.\"
Gareth Stanfield Türkiye IŞİD\'i destekleme politikasını değiştiriyor mu? sorusuna cevap verirken şunları dile getiriyor: \"Bu politika daha önce, bu olaylar yaşanmadan değişti. Türkiye IŞİD\'in ne kadar tehlikeli olduğunu anladıktan sonra uzaklaştı, genel olarak sessizliğe büründü. başbakan Erdoğan Avrupa\'daki kampanyasından vazgeçti. Türkmenlerin Telafer ve öteki yerlerde IŞİD ile savaşından bahsetmiyor. Anlaşıldığı kadarıyla Türkiye ortamı yakın takibe almış bulunuyor ve Kürdistan Bölgesi ile ilişkilerinde bir rahatlama hissediyor. Yaşananlar Hewlêr ile Ankara\'yı birbirine daha çok yakınlaştırıyor. İran nasıl ki Kerbela ve Necef\'i koruma altına almak için Bağdat\'ı savunuyorsa, Türkiye\'de IŞİD\'in ilerlemesini önlemek amacıyla Kürdistan Bölgesi\'ni koruyor. Türkiye şu anda Kürdistan gazına her zamandan daha fazla ihtiyaç duyuyor. Türkiye\'nin sessiz kalması bu nedenle olabilir.\"
\"Peşmerge IŞİD\'e saldırır mı?\" sorusuna \"Peşmerge ve Özel Muhafız güçleri iyi örgütlüler. Bu güçler Kürdistan sınırını korumak için oluşturuldular. Ama doğrusu Kürdistan\'ın sınırları hiç bir zaman net olarak belirlenemedi. Peşmerge güçlerinin konuşlandırılması düzenli bir biçimde olmadı. Peşmerge \"sorunlu bölgeler\"e dağılmış bulunuyor. şurada burada üsleri var. Şehirlerde, teröre karşı her türlü şeyi iyi bir biçimde yaptılar. Siyasi liderler ziyarette bulunduğu bölgelere korumalarıyla gittiler. Ama şimdi, tarihte ilke kez ve aniden belli sınırlara sahip oldular. Bu sınırları IŞİD oluşturdu. Bin kilometrelik bir sınır Kürdistan ordusu gibi bir ordu için uzun bir sınırdır ve korunması kolay değildir, özellikle de düşmanın tüm güçlerini toplayıp bir noktaya saldırdığında... Bu nedenle sorun Peşmergenin IŞİD\'e saldırması değil, Kürdistan\'ın korunmasıdır. IŞİD saldırma arzusunda. Kürdistan ise savunma konusunda tanınıyor. Ama bu savunma eskisi gibi, dağlara çıkıp Kürdistan idealini koruyan gerçek Peşmergelerin yaptığı gibi değil. Şu anda savaş Kürdistan idealini korumak için değil, Kürdistan\'ı savunmak içindir. Kürdistan yani şehirler ve bu şehirlerde yaşayan halk, ki büyük bölümünün savaş istemediğini söyleyebiliriz. Geçmişte her Kürd savaşa gitmeye hazırdı. Ama şimdi Kürdler şehirli bir toplum ve şehir yaşamına sahipler. Savaşa eskisi gibi bakmıyorlar. Bu nedenle Kürdistan\'ın nasıl korunacağına yoğunlaşmak gerekiyor. IŞİD\'in başka bölgelere yoğunlaştığı bir dönemde ateşkes olabilir, IŞİD Kürdistan\'a saldırmayabilir.\"
Gazetecinin \"Ama aynı zamanda IŞİD Kürdistan\'da harekete geçti. İnsanları kaçırıyor. Bomba yüklü araçlarla Kerkük\'e saldırıyor, Kerkük aleyhine propaganda yapıyor. IŞİD Musul\'u bu şekilde yumuşattı. Aynı şeyleri Samarra\'da da yaptılar: Aksiyon, manipülasyon, psikolojik kampanya, birkaç kişinin kaçırılıp insanlık dışı yöntemlere öldürülmesi, başarısız ufak tefek saldırılar... büyük saldırılar sonra geliyor\" demesi üzerine, Gareth Stanfield, \"ben askeri uzman değilim. Ama Peşmergenin, 10 Haziran öncesi harekete geçirilmesi biçiminin 10 haziran sonrasında değişmesi gerektiğine inanıyorum. Alternatif olarak Musul\'a saldırı düzenlenebilir. Ama bu büyük bir kumardır, çünkü sonucu ne olursa olsun Güney komşun IŞİD olacaktır\" diyor.
\"10 haziran öncesiyle karşılaştırdığımızda Kürdistan bugün bağımsızlığa ne kadar yakın\" sorusuna ilişkin olarak \"Kürdistan Bölgesi\'nin önünde yürümesi gereken ince bir yol var. Kürdistan Bölgesi bağımsızlığın kendi elinde olduğunu görüyor\" diyor ve şöyle devam ediyor: \"Ama bağımsızlığa erken el atma gibi büyük bir tehlike de var. Şu anda Irak yıkılıyor. Kürdistan Hükümeti, Irak\'ta tek hükümet olma yolunda. Yani Kürdler şimdi kalkıp niye Irak\'ı parçalasınlar, niye uluslararası toplumu kendine karşı kışkırtsınlar? Kürdistan\'ın bağımsızlığı önündeki büyük engel, bağımsız Kürdistan\'dan pek hoşlanmayan ABD yönetimidir. Ama ABD\'nin eskiden olduğu gibi güçlü olmadığını, bu nedenle Kürdistan\'ın bağımsızlığına karşı çıkmayacağını söyleyebiliriz.\"
Gareth Stanfield \"Kürdistan \'sorunlu bölgeler\'in Bölge\'ye katılması için, referandum yolu ile 140. Maddeyi hayata geçirmeli mi?\" sorusunu \"böyle yapması gerekmez. Sorunlu bölgelere ilişkin olarak Bağdat hükümetinin daha önce söylediklerini söyleyebilir. Bağdat hükümeti \'140. Maddenin süresi doldu, bu nedenle hayata geçmesine zaman kalmadı\' diyordu. Kürdistan hükümeti de şimdi \'bölgede de fakto hakimiyetimiz var ve bu hakimiyeti referandum yolu ile yasal bir iktidar haline getirebiliriz\" diyebilir.