İŞİD bir diğer söylemle ve aslında en çok yakışan ismiyle “İŞ,İT” kimin eseri, kimler destekledi ve nasıl güç oldu konusu çok tartışıldı, tartışılıyor. Emperyalistlerin her zaman olduğu gibi suyu bulandırıp balık avlamalarını sağlayan bir projesidir İŞİD?

Bölge devletlerinin sömürgeci bir projesidir İŞİD, İŞ,İT!

Ortadoğu’da Sünni İslam hegemonyasının bir projesidir İŞİD, İŞ,İT.

Dahası Kürt halkının özgürlük yolunda ilerlemesinin önündeki en büyük engel ve kiralık bir savaş örgütüdür İŞİD, İŞ,İT.

Yapısının çoğu kiralık ve sapık kişiliklerden oluşturulmuş kandırılmış sözüm ona Allah için savaşanlardan oluşturulmuş, yalan yanlış bilgilerden doldurulmuş insan kılığındaki canilerle kurulmuş bir canavardır İŞİD, İŞ,İT.

İslam adına savaştığını iddia eden bu canavar yapılanma aslında İslam ile hiç bir alakası olmayan bir yapılanmadır. İslam’da Allah’ın yarattığı bir canlıyı Allah’tan başka hiç bir güç alamaz derken bunlar sözüm ona Allah adına cinayet işlemekten geri durmuyor, kelle kesiyor, insanları diri diri mezara gömüyor, geride kalan kadınların ve kızların ırzına geçiyor, kadın, yaşlı, çocuk demeden yerinden yurdundan sürüyor, köyleri kentleri ateşe veriyor, kendileri gibi olmayan, kendileri gibi düşünmeyen ve kendileri gibi yaşamayanlara hiç bir alanda yaşam hakkı bırakmıyor, mallarını talan ediyor, her şeyin kendileri için helal olduğunu iddia ediyorlar.

Hani komşusu açken tok yatan bizden değildir diyen İslam anlayışı nerede?

Hani biz her canlıyı severiz yaratandan ötürü diyen İslam anlayışı bunun neresinde?

Ya benim gibi olacaksın ya da sana yaşam hakkı yoktur, ya benim gibi düşüneceksin yâda sana düşünme hakkını tanımam zorbalığı hangi İslami ahlak ve dahası hangi insani ahlakla izah edilebilinir?

Bir diğer düşündürücü nokta Ortadoğu’da yaşayan Kürtlerin ezici çoğunluğu Sünni mezhebine sahipken bu Sünnilik adına savaştığını iddia eden İŞİD neden birinci derecede Kürtleri hedef tahtasına oturttu? Neden savaşı tamamen Kürt halkına yöneltti, düşündürücü değil mi?

Musul işgali bangır bangır geliyorum derken neden Türkiye Musul konsolosluğunu boşaltmadı, neden oradaki personelini daha güvenli bir yere taşımadı? Dahası T.C Devleti İŞİD ile başında beri danışıklı bir döğüşün içerisinde miydi? (ki öyledir) Türk tırları Türk MİT’i açıkça silah taşıyordu İŞİD’e. Olmadı, trenlerle taşımaya başladılar ve bunu yaparken de uluslararası hiç bir kuralı da tanımıyor, tam bir kuralsızlık, tam bir hukuksuzluk içerisinde yapmaktadır bu işi.

Türkiye ilk önce ESAD karşıtı bir tutumla destekledi İŞİD’i ama asıl niyeti Kürtlere karşı kullanmaktı ve öyle de oldu, öyle de yaptı. Evvela Rojava’ya saldırttı. Peşinde Güney Kürdistan’a Şengal ve Maxmur’a saldırtı ve döndü geri Kobani’ye saldırdı. Yani zincirin hangi halkasını zayıf gördüyse oraya saldırdı, saldırıyor, saldıracak ta.

Durum böyle açık ve netken, T.C Devleti ve diğer sömürgeci devletlerin, İŞİD’in niyeti böyleyken, Kürdistan halkı yada Kürdistani örgüt ve partilerin tutumu ne olmalı, nasıl davranmalılar? Bu baş belası canavardan nasıl kurtulurlar? Asıl sorun burada, asıl düşünülmesi gereken konu bu!

Eğer bu gün Bağımsız birleşik Kürdistan savunulmayacaksa ne zaman savunulacak? Serok’ların Rerhberlerin kişisel kariyerlerine ve kişisel tutumlarına Kürdistanı kurban etmek en büyük günah ve en büyük suçtur. Bu gün bu saldırganlık karşısında birlikte hareket etmeyen Kürdistani yapılanmalar tarihe lanetli olarak geçeceklerdir.

YPG açıklama yapıyor: “Biz ÖSO’yla ittifak yaptık, ÖSO’yla İŞİD’e karşı savaşacağız diyor. Ama ne hikmeti alemse Peşmerge kuvvetleriyle ve diğer Kürdistani hareketlerle güç birliğini gündemine koymuyor. KDP bölge devletleriyle güç birliğine gidiyor ama bölgedeki Kürdistani hareketlerle işbirliğini ulusal birliğini gündeme koymuyor. YNK öyle, Goran öyle. Herkes topu bir başkasına atıyor.
Benim bölgem senin bölgen, benim partim senin partin, benim Serokum senin Rehberin gibi kısır döngülerle uğraşırken İŞİD Kürdistan’a ve Kürde saldırıyor. Bölge halkının başına bela olmuş bir çete hareketi orta yerde dururken bunun karşısında birleşmeyen, birlikte mücadele etmeyen, birlikte savaşıp birlikte kazanmayan yapılanmalar tarihe karşı sorumlu olacaklarını asla unutmamalıdırlar.

Kürdün Kürdistan’ın namus günü bu gündür!
Kürdün Kürdistan’ın birlik günü bugündür!
Kürdün Kürdistan’ın özgürlük günü bu gündür!
Hiç bir güç bu tarihi sorumluluğu yarına erteleme hakkına sahip değildir.

Sayın Mesut Barzani hiç bir gerekçe ve hiç bir güç sizin Kobani’ye gitmenizin önünde engel değildir, olmamalıdır da! Tarihi görev sizi bekliyor!

Peşmerge hiç tereddütsüz ve hiç bir dakika durmaksızın KOBANİ,YE gitmelidir.

Ya hep beraber yada hiç birimiz. İlke bu, amaç bu olmalıdır.

Saygıyı hak edenlere saygılarımla!

Kalender Şahin