Kürdistan bölgesinin kazanımları risk altında mı?

Irak’ın başkenti Bağdat’ta aylardır süren gösterilerde yeni anayasa ve Kürdistan bölgesinin adının değişmesinin gündeme gelmesi, gözleri Kürtler'in kazanımlarına çevirdi. Göstericilerin talepleri yerine gelirse, Kürtdistan Bölgesi'nin statüsünü kaybetme riski var mı? Bu soruya bazı uzmanlar ‘evet’ yanıtı verirken bazılar mümkün olmadığı görüşünde.
23.12.2019, Pts - 20:10
Kürdistan bölgesinin kazanımları risk altında mı?
Haberi Paylaş

Bağdat’ta aylardır süren sokak gösterilerinde değişik talepler gündeme geldi. Göstericilerin son dönemde sıkça dile getirdiği taleplerden bir de anayasa değişikliği ve Kürdistan Bölgesinin adının değiştirilmesi. Peki göstericilerin talepleri kabul görürse Kürdistan Bölgesi risk altına girer mi?

VOA Türkçe bu soruyu bölgedeki uzmanlara sordu.

Erbil’de bulunan Selahattin Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamuran Mantık, her durumda Kürdistan bölgesinin etkileneceğini söyledi. Göstericilerin başarılı olması halinde Baas dönemine dönüleceğini savunan Mantık, “Değişiklikler hangi istikamette gerçekleşirse gerçekleşsin, her şartta Kürdistan Bölgesi etkilenir. Şayet Bağdat’ta siyasi gerginlik yaşanırsa, bu ekonomik olarak Kürdistanı etkiler. Eğer Bağdat’taki iktidar kendini savunursa o da, bölgeyi kapsayan bir savaşa yol açar.Şii iç savaşı çıkar ve sonra da bu savaş daha kapsamlı olur ve Irak’ın diğer oluşumlarını da kapsar. Eğer göstericiler istediklerini elde ederse bence bu Baas döneminde dönmek anlamına gelir. Göstericilerin sloganları Kürdistan bölgesinin çıkarlarına değil. Bundan dolayı değişiklikler göstericilerin istekleri yönde olursa, bu Kürtler’in lehine olmaz. Eğer siyasi iktidara göre ya da Şii partilerine göre değişim olursa da Kürtler’in lehine olmaz. Her olasılıkta Kürtler’in kendilerini var olan duruma daha da hazırlanmalılar” dedi.

''Arap şovenizmi öne çıkıyor''

Gösterilerde Arap şovenizminin öne çıktığını savunan Mantık, “Göstericiler yeni anayasa talep ediyorlar. Bir istekleri de Kürdistan isminin Kuzey Irak bölgesi olmasıdır. Yakın bir arkadaşım gösterilere destek amacı ile katıldı. Göstericileri o arkadaşı eleştirmişler ‘Niye Kürdistan kavramı kullanıyorsun?Kuzey Irak bu ülkenin bir parçasıdır ve ayrılmayacak’ demişler. Bundan dolaylı o arkadaş Kürdistan’a döndü. Yani göstericilerin içinde Arap şovenizmi mutlak hakim” diye konuştu.

''Kürdistan bölgesi iç sorunlara daha fazla önem versin''

Kürt Yönetimi’ne dengeli davranması önerisinde bulunan Mantık, “Birçok yerde bunu vurguladım, KBY hükümeti kendi iç sorunları daha fazla önem versin dedim. Irak’ın sorunlarına uzak durmakta ve bu sorunların Kürdistan’a gelmesi engellenmektedir. Bir tarafın desteklenmesi bir işe yaramaz.Irak ve bölgesel dengeler o kadar karmaşıktır ki ne sonuç çıkacağı belli olmaz. Belki Kürtler bu dengelerin sonuçlarını kaldıramaz. Sadece Kürdistan bölgesinde değil tüm Kürdistan parçalarında Kürtler’in yeniden örgütlenmesi gerekir.

Aynı zamanda süngerimsi politika gerçekleşmektedir. Bölge ülkeleriyle savaşa girmesin, çünkü sonunda o daha zararlı çıkacaktır. Güney Kürdistan ve Rojava’da gördük, geniş bölgeleri kaybetti Kürtler. Kürtler değişikliklerin sonuçlarını beklemeliler. Değişikliklerin sonunda sahaya inip kendi oyununu oynasın. Bu şekilde sonuç elde edebilir” diye konuştu.

''Göstericiler homojen değil''

2009-2013 yılları arasında yerel parlamentoda milletvekilliği yapan Siyasetçi Aso Kerim ise Kürdistan Bölgesi’nin kazanımlarını tehdit edecek bir değişimin neredeyse mümkün olmadığı görüşünde. Protestocu grupların homojen olmadığına dikkat çeken Kerim, “Protestocular bir homojen bir yapıya sahip değil, ben buna inanıyorum. Hem oluşum ve hem taleplere ilgili olarak protestocular aynı değiller. Başka başka gruplardan oluşuyor. Bana göre istekleri ve sloganları Kürt halkına karşı değil. Doğrudur anayasanın değiştirilmesi ve Bağdat’taki hükümetin değişmesini istiyorlar ama bunu direkt Kürtlere karşı algılamak yanlıştır. Tersinde Kürdistan başkanı ve başbakanı birkaç sefer protestocuların haklı isteklerini destekler yönde açıklamalar yaptı. Bunun için Kürdistan’ı tehdit ettiği görüşüne katılmıyorum” dedi.

''Talepler Kürtlere karşı değil''

Kürtlerin hem protestocular, hem de hükümetle ilişki kurmasını öneren Kerim, şöyle devam etti; “Kürdistan hükümetinin hem protestocularla, hem de Irak Merkezi Hükümeti’yle ilişki kurması gerekiyor. Talepler bir kısmının istekleridir, tüm protestocuların talebi değil. Protestocular onlarca gruptan oluşuyor. Bunlardan bir kısmı Şii ve Sünni siyasal İslam’ını redediyorlar. Başka bir kısmı sivil toplum örgütlerini temsil ediyor ve hizmet ve yolsuzlukla mücadele istiyorlar. Aynı zamanda siyasi süreci yeniden düzeltmek istiyorlar. Yani bir anlamda ülkenin tüm kesimleri ordadır. Aynı zamanda bir kısım, ülkenin mezhep ve etniğe dayalı parçalanmasına karşı çıkıyor. Abadi’ye bağlı gruplar var, Sadr’a bağlı gruplar var. Son günlerde eski Baasçılar da protestoculara katıldı. Yani uyumlu değiller ve bundan dolaylı Kürtler’e karşı sloganlar atabilirler ama bu tüm protestocuların görüşü olduğuna anlamına gelmez.”

‘Kürtler’in aleyhine anayasal değişim mümkün değil’

Aso, Kürdistan bölgesinin statüsünün değişmesinin zor olma gerekçesini ise şöyle açıkladı;” Burada başka noktaya dikkat çekmekte fayda var. Anayasaya göre anayasayı değiştirmek kolay değil. Çünkü değişiklik sonrası referanduma götürmek gerekiyor. Referandumda da üçte iki oy alması gerekiyor. Yani üç vilayetin buna karşı durması gerekiyor. Bir durumda eğer bu girişim Kürtler’e karşı kullanılırsa Kürdistan’daki her üç vilayet buna karşı duracaktır. Bunu için anayasanın değiştirilmesinin Kürtlere karşı bir tehdit olduğunu sanmıyorum.”

Amerikanınsesi
Bu haber toplam: 12487 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:14:37:32