Mamend, “Örneğin; 100 farklı markadan ayakkabı geliyordu. Her birini kontrol etmek, ayakkabıların fiyatından daha masraflı oluyordu. Bu yüzden ayakkabı ve giysileri kalite – kontrol uygulamasından çıkarmak zorunda kaldık” diye konuştu.

Ticari Marka Müdürlüğü Sorumlusu Erselan Şeyh Ahmed, Kürdistan Bölgesi’nde marka alımına çok önem verilmediğini söyledi.

Erselan Şeyh Ahmed, “Marka oluşturmak, nasıl ki marka sahibinin haklarını koruyorsa, vekalet alana da markanın kalitesini yükseltme görevi yüklüyor” diyerek, konunun önemine dikkat çekti.

Kürdistan Bölgesi’nde barkod kullanılmadığını belirten Şeyh Ahmed, “Barkodun ticari marka kadar önemi var. Barkoddaki 13 haneli sayıyla, malın üretildiği ülkeyi, şirketin adını, marka bilgisini, ürünün fiyatını, türünü ve son kullanma tarihini öğrenebilirsiniz” dedi.

Şeyh Ahmed, Irak, Dünya Ticaret Komisyonu’na üye olmadığı için, barkod bulunmadığını ancak Kürdistan Bölgesi’nde bu uygulamaya geçilebileceğini belirtti.

Türkiye menşeli Maxi Mall’ın Irak ve Kürdistan Bölgesi’nde 17 şubesi bulunuyor. Erbil’deki şubelerden birinin müdürü olan Mehmet Reşit Yıldırım, “Kürdistan Bölgesi’nde giyim ve ayakkabıda kalite kontrol mekanizması olmadığı için herkes istediği şekilde dünya markalarını alıyor. Çoğu zaman da sahte ürünler bu şekilde alınıp satılıyor” dedi.

Yıldırım, Kürdistan halkının kalite hakkında çok bilgisi olmadığı halde kendilerinin sahte ürün pazarlamadığını, çünkü itibarlarını düşündüklerini belirtti.

Giyim ve ayakkabı firması Sultan’ın sahibi Ahmed Sultan ise, bir ürünün sahte olup olmadığını anlamak için şu yöntemi önerdi:

“Bir konfeksiyonda dünya markası bir ürün gördüğünüzde, aynı markanın farklı ürünlerinin de bulunup bulunmadığına dikkat edin. Eğer başka ürün yoksa, o marka sahtedir. Zira dünyaca ünlü markalar, satış yaparken tek ürün satmaz.”