Taştekin'in 'Kürtler için lanet geri mi dönüyor?' başlıklı yazısı şöyle:
“Brakuji” Kürtlerin lanetidir. Kardeş kavgası yani Kürt’ün Kürt’le savaşı. Türkiye’deki savaşını Güney Kürdistan’ın kuzeyindeki dağ silsilelerinden sürdüren Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile bugünkü Kürdistan Bölgesi Hükümeti'ni paylaşan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) arasında 1990’ların sonuna kadar yaşanan çapraz savaşlar Kürtlerin kara tarihi olarak anılıyor. Bu lanet tekrarlanmasın diye Başkan Mesud Barzani “Bir daha Brakuji’ye izin vermeyeceğim” diye yemin etmişti. Son haftalarda Kürtler tekrar karşı karşıya gelirken herkes bu yemini hatırlatma gereği duyuyor.
Türk ordusu PKK’ye yönelik Pençe Harekâtı’yla sahada baskıyı artırırken, Zine Wertê’de yaşanan gelişmeler Türkiye’nin işini kolaylaştıracak şekilde Kürt partileri karşı karşıya getirdi.
Zine Wertê olayı şöyle gelişti: Kürdistan Başbakanı Mesrur Barzani martın sonunda Kandil Dağları’nın batısında yer alan Rewanduz ilçesine bağlı Zine Wertê bölgesine Peşmerge güçlerini gönderdi. Normalde burası 1998’de KDP-YNK arasındaki savaşı bitiren anlaşmadan beri YNK’nin kontrol alanı olarak görülüyor. 22 yıldır bir nevi tampon bölge işlevi görüyordu. KDP’nin etkinliğini artırdığı bölgenin nüfusu da geleneksel olarak YNK’ye bağlı.
KDP’nin bölgeye Peşmerge gücü yerleştirmesine tepki gösteren YNK, kendisine bağlı Peşmerge birliğini Zine Wertê’ye gönderip karşı pozisyon aldı. İki partinin hamlesini de kendi harekât alanına müdahale sayan PKK ise taraflardan çekilmelerini isteyip müzakere için bölgeye üç kişilik heyet gönderdi.
72 saat içinde çekilme talebi karşılık bulmayan PKK, 8 Nisan’da bölgede kendi karargâhını kurdu. Türk ordusunun 15 Nisan’da karargâhı vurup üç PKK’liyi öldürmesi gerilime yeni bir boyut kazandırdı. PKK’li kaynakların iddiasına göre gerillaların konuşlandığı yerle ilgili KDP ile Türk ordusu arasında istihbarat alışverişi oldu.
Ancak Erbil’deki bağımsız bir kaynağın aktardığına göre, “Türk ordusunun bu tür bir istihbarata ihtiyacı yok çünkü sürekli olarak insansız uçaklarla bölgeyi izliyor. PKK’nin kurduğu karargâhı tespit etmeleri zor değil” dedi.
Tarafların Zine Wertê’ye konuşlanma gerekçelerine gelirsek:
KDP İran’dan kaçak olarak bölgeye girenlerin Zine Wertê güzergâhını kullandığını ve koronavirüsün yayılmasını önlemek için bu adımı attığını söylüyor. Ayrıca bölgeye yerleştirilen birliğin, KDP değil Peşmerge Bakanlığı’na bağlı güç olduğunu vurguluyor.
YNK ise KDP’nin bu hamlesinin Zine Wertê’yi yeni sınır hattı hâline getirdiğini savunup eğer Peşmerge Bakanlığı’nın emriyle bir güç yerleştirilecekse bunun 7’nci Piyade Tugayı ya da 70’nci Birlik değil 6’ncı Piyade Tugayı olması gerektiğini düşünüyor. Karargâhı Ranya’da olan 6’ncı tugay YNK’nin kontrolünde.
İktidarı paylaşan iki partinin orta yolu bulmaları zor değil. YNK’nin müdahale etmesini istediği Kürdistan Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani de “İhtiyaç kalmayınca elbette çekileceklerdir” diyerek durumun geçici olduğuna işaret etti. Barzani ayrıca yasadışı olarak bölgede bulunan tarafın PKK olduğunu belirtti. KDP ve YNK yetkilileri de 22 Nisan’da bir araya gelip krizi görüştü.
Fakat PKK’nin itirazı ve üçüncü kol olarak bölgede karargâh kurma gerekçesi krizin rengini epey değiştiriyor. PKK’ye göre KDP, Türkiye ile koordineli hareket ediyor. KDP’nin Zine Wertê’ye yerleşmesi PKK’nin Kandil, Dola Şawle ve Dola Akoyan arasındaki güzergâhını tehlikeye sokuyor.
Hatta PKK’nin lider kadrosundan Mustafa Karasu, bölgeyi askeri, siyasi, toplumsal ve örgütsel olarak PKK’nin hakim olduğu bir yer olarak tanımlayarak “Zînî Wertê tamamen gerilla alanıdır. Ne KDP ne YNK alanıdır” iddiasını dile getirdi. Karasu bunu “Türkiye’nin desteğiyle PKK’yi tasfiye hamlesi” olarak görüyor. “Türkiye Kandil’i işgal planına KDP’yi ortak etmek istiyor” diyen Karasu’ya göre yeni durum ileride YNK için de tehdit oluşturacak ve Türkiye’nin Süleymaniye’yi de baskı altında tutmasına imkân verecek.
PKK kanadı “koronavirüs ile mücadele” gerekçesini de gerçekçi bulmuyor. Karasu bu konuda şunları söylüyor: “Bu alan, İran’dan geliş yollarının 100 kilometre uzağındadır. İran’ın sınır noktalarına kuş uçuşu 40-50 kilometre. Ancak oralar da insanların geçmesinin mümkün olmadığı alanlardır. KDP’nin tuttuğu yer sivil araç geçişi için kullanılmaz. Üs kurmasının anlamı yoktur. Zaten 5-6 kilometre sonrasında KDP kontrol noktaları vardır.”
Erbil’den bir Kürt kaynak ise Zine Wertê’in önemini şöyle anlatıyor “Bu bölge hem askeri hem toplumsal olarak önemli. Zine Wertê yüksek bir yer ve Kandil’in karşısında. Kandil ile Karux bölgelerini birbirine bağlıyor. Kim orayı kontrol ederse manevra kabiliyetini genişletmiş olur. Yarın Türk ordusu ya da Türkiye’nin çıkarını gözeten yerel bir güç burada olursa Kandil’in bir tarafı önemini yitirir. Diğer tarafı zaten İran.”
Kürt kaynak, YNK açısından da durumu şöyle özetliyor: “KDP buralara gelirse YNK toplumsal tabanını zamanla kaybeder. Askeri olarak da PKK’nin buralarda pozisyon alması, bölgenin Türkiye’nin hedefine girmesi anlamına geliyor. YNK bu operasyonların kendi kontrol alanlarına genişlemesinden korkuyor. YNK bunu 1996’da tecrübe etti. Ayrıca Pavel Talabani’nin YNK eşbaşkanı olmasından sonra KDP karşısında kaybettikleri siyasal zemini geri almaya çalışıyor. Aynı şekilde Mesrur Barzani de başbakan olarak ipleri ele almaya ve kendini ispat etmeye çalışıyor. Bu gerilim, her iki tarafa da kas gücünü gösterme imkânı veriyor. Krizin siyasi arka planında da bu var.”
Kürtler, IŞİD ile savaşta sadece Suriye değil Irak’ın Şengal, Kerkük ve Celevle bölgelerinde de etkinlik kazandı.
Buna mukabil, Türkiye de savaşın kapsama alanını genişletti. Suriye’deki askeri müdahalelerle yetinmeyip IŞİD’in soykırım yaptığı Ezidi yurdu Şengal ile 1990’larda köy yakma olaylarından dolayı Türkiye’yi terk etmiş Kürtlerin barındığı Irak’ın tam ortasındaki Mahmur Kampı’nı da hedef almaya başladı. Mahmur’a 15 Nisan’da düzenlenen son hava saldırısında üç kadın öldü.
Sınır boylarında Kandil, Hakurk, Zap, Avaşin, Metina, Haftanin ve Gare dağlarındaki PKK kamplarına yönelik operasyonlar yıllardır sürüyor. Ancak Türkiye örgütün bölgeler arası hareket kabiliyetini yok etmek, özellikle Şengal ve Rojava bağlantılarını koparmak için yeni bir savaş konsepti geliştirdi. Bir taraftan Güney Kürdistan’da askeri üslerin sayısı 20’yi bulurken diğer taraftan insansız uçaklarla PKK izlemeye alındı.
Bu iki stratejiye bir de örgütün lider kadrolarını ortadan kaldırmaya yönelik operasyonlar eklendi. Bu operasyonlarda Milli İstihbarat Teşkilatı rol oynuyor. Önemli tepe ve geçitleri ele geçirmek, İran sınırlarına yaslanan Kandil’i baskılamak ve bölgeler arası akışı kesmek için Mayıs 2019’dan bu yana Pençe I, Pençe II ve Pençe III adıyla üç harekât düzenlendi. PKK’nin harekât kabiliyeti önemli ölçüde etkilendi. Bu operasyonlar sürdüğü için Zine Wertê’de statükonun değişmesi Türkiye’nin Kandil hesabıyla doğrudan ilişkilendiriliyor.