BasNews’in kendilerine de ulaşan bir belgeye dayandırdığı haberde silahlı Çarçıra örgütü “Kürt halkının Suriye’nin tüm bileşenlerinin nazarında sempatik olduğu, Batı Kürdistan’da Kürt sorununun çözümü için çok kan döktüklerine” dikkat çekerek, “ancak başta Türkiye, İran ve Suriye olmak üzere bölge ve uluslararası güçlere ait istihbarat örgütlerinin çoğaldığına ve bazı örgütleri silahlandırdıkları” ileri sürülerek Kürt halkının öz güvenliği için silahlanarak kendisini savunması gerektiği dile getirildi.
Açıklamada Rojava’da öldürülen Kürd siyasetçileri İsa Heso, Meşael Temo, Nesredin Behrek gibi yöneticilerin susturulmasının söz konusu istihbarat örgütleri eliyle gerçekleştiği dile getiriliyor.
Söz konusu silahlı örgütün açıklamasında öne çıkan bir diğer hususta, “PYD kantonlarının ilan edilmesinden sonra birtakım kişilerin güçlerini kendi özel çıkarları doğrultusunda kullandıklarına” dikkat çekilerek bunun da Batı Kürdistan’ın Kürtlerinin davasını olumsuz etkilediği ileri sürüldü.
Çarçıra örgütü beyannamede şunları dile getirdi: “Bu beyanname ilan edilene kadar hiçbir silahlı faaliyet icra etmeyen biz, Silahlı Çarçıra Teşkilatı olarak Rojava kantonları ve Suriye Kürt Ulusal Meclisi’ne (ENKS) duruşlarına ve örgütsel yaklaşımlarına çekidüzen vermeleri hususunda son uyarımızı yapıyoruz ve diyoruz ki: “Eğer bu şekilde hareket etmezseniz, biz kendimize has metotlarla suçlarınızın cezasını vereceğiz ve hepinize ulaşabilecek kadar da güçlüyüz.”
Her ne kadar bildiride bir çok noktada kantonlardan da bahsedilse de Basnews’in bazı kaynaklara dayandırdığı yorumda söz konusu silahlı örgütün PYD ile ENKS arasındaki çelişkilerden kaynaklı olarak PYD tarafından kurulduğu ve ENKS’yi bertaraf etmek amacını güttüğü ileri sürüldü.
Bildiride PYD’nin fazla tehdit almadığını, tehditlerin çoğunlukla ENKS’ye yönelik gerçekleştiğini dile getiren BasNews kaynakları bu nedenle bildirinin asıl amacının ENKS’ye yönelik gerçekleşecek eylemler olduğunu vurguluyorlar.
Selahattin Demirtaş: Mit’in silahları PYD’ye satılıyor
Bu bildirinin, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın dün gerçekleştirdiği ve “Türkiye’nin MİT aracılığıyla Suriye’deki farklı Kürt gruplara ve Türkmenlere gönderdiği silahların bu gruplar tarafından PYD’ye satıldığı” şeklindeki açıklamaları ile paralel gerçekleşmesi dikkat çeken bir diğer gelişme.
Selahattin Demirtaş Cumhuriyet’e, “Mit’i PYD karşıtı örgütlerle ilişki geliştirmek yerine direk PYD’yle ilişki geliştirmeye davet eder” açıklamalar yapmış ve Türkiye’nin PYD karşısında örgütler geliştirdiğini iddia etmişti:
“Suriye’de PYD’ye karşı hükümetin desteğiyle bir güç oluşturulması arayışı çok boş bir iş. Onu yapmak yerine PYD’yle görüş. Halkta karşılığı olan, güçlü olan, etkili olan örgüt PYD. Bunlar MİT organizasyonudur. MİT, Suriye’nin kuzeyinde, Rojava’da da böyle PYD karşıtı örgütlenmelere girmek istiyor. Ama tutturabilecekleri bir iş değil. Yıllardır uğraşıyorlar, ama olmuyor. Para döküyorlar, silah veriyorlar. Oradaki farklı Kürt gruplarına ve Türkmenlere silah gidiyor. Onlar silahları götürüp PYD’ye satıyorlar. Bunun şeyleri var. Bilinsin diye söyleyeyim.”
Demirtaş’ın bu söylemi ile paralel bir şekilde yayınlanan Çarçıra bildirisi bu oluşumun aslında tek noktadan yönetildiği izlenimi veriyor.
Çarçıra, TAK örgütlenmesinin Rojava versiyonu mu?
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz ve güvenlik nedeniyle kimliklerini açıklayamayacağımız Batı Kürdistanlı siyasetçiler ve aktivistler, yaptıkları değerlendirmelerde Çarçıra örgütünün Türkiye’deki TAK benzeri bir örgütlenme olabileceğini ileri sürdüler.
Çarçıra bildirisinde bahse konu bölgesel ve uluslararası güçlerin istihbarat ajanları rahatsızlığının başını ABD ve Türkiye’nin Rojava Kantonları yöneticilerle geliştirdikleri ilişkiler olduğunu dile getiren kaynaklar özellikle ABD’nin karada etkili bir müttefik olarak değerlendirdiği YPG’yi, terörist bir örgüt olarak kabul ettiği PKK’nin kontrolünden uzaklaştırmak ve Rojava Kürtlerinin bağımsız politika yapmalarını sağlamaya çalıştığını belirttiler.
Rojava Kantonlarının yönetimsel olarak salt Kürt siyasetçilerinin kontrolünde olmadığını. Yönetime diğer bileşenlerin temsilcilerinin de katıldığı ve bunların PKK ile ilişkileri bulunmadığından bir çok noktada KCK politikalarına muhalefet geliştirdikleri ve bu rahatsızlıklarını gür sesle dillendirmeye başladıklarını ileri süren kaynaklar, Çarçıra’nın temelde bu ve benzeri rahatsızlıklar nedeniyle kurulmuş olabileceğini dile getirdiler.
Ortadoğu siyasetini ve PKK’yi yakından takip eden Kürt siyasetçiler ve askeri uzmanların ortak görüşü, Rojava Kanton yöneticilerinin rahatsızlığının artık kontrol edilemez bir noktaya gelmesi, ABD ile geliştirilen iyi ilişkiler ve PDK ile Kürdistan Bölgesi Hükümeti Başkanı Mesut Barzani’nin kantonlarda artan etkinliği karşısında, “Türkiye’deki TAK benzeri bir örgütlenmenin Batı Kürdistan’da Çarçıra adıyla devreye sokulmuş olabileceği”.
Kaynaklarımız, Çarçıra Silahlı Örgütü’nün bu olumsuzluklara karşı bir yandan başta Kanton yöneticileri ve PYD olmak üzere Rojava yönetici ve siyasetçilerinin üstünde bir “Demokles Kılıcı” vazifesi görerek, kontrol dışına çıkmalarını ve muhalif seslerin artmasını engellerken, diğer yandan da PDK’ye sempatinin kaynağı olarak görülen ENKS’nin örgütlenme ve faaliyetlerinin engellenmesi için terörize eylemlerin kaynağı olacağını dile getirdiler.
Yakın gelecekte Batı Kürdistan’da ENKS yöneticileri başta olmak üzere, zayıf bir ihtimal olsa da kontrol dışına çıkabilecek Kanton yöneticileri de dahil siyasilere ve aktivistlere karşı geliştirilecek olası suikast veya bombalamaların müsebbibinin Çarçıra Silahlı Örgütü olacağını ve KCK’nin de bu sorumluluktan kaçamayacağına dikkat çeken kaynaklarımız, kendisiyle organik bir bağ içinde olmayan bu örgütlenme nedeniyle de KCK’nin sorumluluğu bir başka örgüte ihale etmeyi hedeflediğini vurguluyorlar.