CHP’nin Suriye politikasının 'güvenli bölge' ile sınavı

'Güvenli Bölge' ile ilgili tartışmalar devam ederken, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından "Suriye'de Barışa Açılan Kapı" temasıyla 28 Eylül’de Uluslararası Suriye Konferansı düzenlendi. Konferansa ABD, Rusya, İran, Irak ve Avrupa Birliği temsilcilerinin yanı sıra uluslararası tanınmış çok sayıda kişi katıldı.
01.10.2019, Sal - 12:11
CHP’nin Suriye politikasının 'güvenli bölge' ile sınavı
Haberi Paylaş

'Güvenli Bölge' ile ilgili tartışmalar devam ederken, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından "Suriye'de Barışa Açılan Kapı" temasıyla 28 Eylül’de Uluslararası Suriye Konferansı düzenlendi. Konferansa ABD, Rusya, İran, Irak ve Avrupa Birliği temsilcilerinin yanı sıra uluslararası tanınmış çok sayıda kişi katıldı.

Evrensel gazetesi yazardı İhsan Çaralan bugünkü köşesinde bu konferansa değindi. "CHP’nin Suriye politikasının 'güvenli bölge' ile sınavı" başlıklı yazısında Çaralan'a göre, Suriye’ye yönelik bir askeri harekatın sıcak gündem olduğu bir zamanda, CHP’nin, uluslararası bir katılım da sağlayarak bir konferansla görüşlerini ifade etmesinin önemli olduğuna değindi. "Ancak böyle sıcak dönemlerde, edilen sözler, eğer pratikte bir karşılığı varsa önemli olmaktadır" diyen Çaralan, devam etti:

"Eğer edilen sözlerin pratikte bir karşılığı yoksa, sözler unutuluyor ya da üstünden atlanıyorsa, edilen sözlerin “doğru” ve “ileri” olması da önemini yitirmektedir. Dahası o sözleri edenlerin tutarsızlıkla suçlanmasının da kapısı açılabilmektedir. Nitekim CHP, özellikle “Suriye Konferansı”ndan sonra böyle bir sınavla karşı karşıyadır.

Çünkü sıcak gündem, CHP için (tüm ilerici demokrat çevreler için de) açıkça yanıt verilmesi gereken şu iki soruyu önümüze getirmektedir:

Önümüzdeki günlerde (belki bugün) Erdoğan Hükümeti, kendisine “sınır ötesine asker gönderme yetkisi veren tezkereyi” Meclise getirecektir. Bu tezkereye CHP, geçmiş yıllarda olduğu gibi, “Bu milli bir meseledir” diyerek “evet” mi diyecektir, yoksa konferansta ilan ettiği yaklaşımı esas alarak “hayır” mı diyecektir?Eğer “Fırat’ın doğusu”na, “Güvenli bölge oluşturulması” amacıyla ABD ile ya da tek başına bir askeri harekat gündeme gelirse, CHP bu askeri harekata, “Mehmetçiğin arkasında durmalıyız” diyerek destek mi verecektir, yoksa “Böyle ne Suriye sorunu çözülür ne de bölgeye barış gelir. Bu sadece Türkiye’ye bölgedeki bataklığa daha çok çeker” diyerek açıkça karşı mı çıkacaktır?

İşte CHP için (Tabii ilerici demokrat çevreler ve aydınlar için de) günün en önemli iki sorusu budur."

Aynı gazetenin köşe yazarı Yusuf Karataş da "Suriye konferansı ve CHP’nin açmazı" başlıklı yazısında konuyla ilgili şu değerledirmeyi yaptı:

"Her şeyden önce CHP’nin düzenlediği konferansa Suriye’de olası bir siyasi çözümün en önemli taraflarından biri olan Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) yönetimindeki bölgeden hiçbir siyasetçinin çağrılmamış olması, aslında bu konferanstan çıkabilecek sonuçların da sınırlarını belirledi. Çünkü nasıl katılımcıları Erdoğan, Putin ve Ruhani arasında yapılan pazarlıklar sonucu geçtiğimiz günlerde yine SDG dışlanarak oluşturulan Suriye Anayasa Komitesi’nden bütün Suriye halklarını kapsayacak demokratik bir anayasa hazırlaması beklenemezse, Fırat’ın doğusunda Kürtlerin yönetimindeki bölgeden siyasetçilerin katılmadığı konferansın da adından yola çıkarak söylersek-ki konferans ‘Suriye’de Barışa Açılan Kapı’ adını taşıyor- Suriye’de barışın kapısını aralaması mümkün değildir."

Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre ise CHP’nin düzenlediği “Uluslararası Suriye Konferansı”nı değerlendiren gazeteci Musa Özuğurlu, şimdiye kadar sürdürülen Astana, Soçi, Cenevre ve Birleşmiş Milletler çatısı altında devam eden süreçlere sahada bulunan tarafların dahil edilmediği sürece havada kalacağını söyledi.

Toplantının bir çözüm toplantısı olmadığını vurgulayan Özuğurlu, bunun çözümün ilk adımı olarak görmek gerektiğini dile getirdi. Demokratik Suriye Güçleri’nden kimsenin konferansa davet edilmemesinin büyük bir eksiklik olduğunu ifade eden Özuğurlu, “Keza konferansa çağrılan ancak Türkiye tarafından vize verilmeyen Suriye’de Baas Partisinin temsilcilerinin de katılmaması büyük bir eksiklik. Yani onların gelememiş olmaları bunu çok büyük bir dezavantaj olarak çıkartıyor ortaya. Suriye kendi içerisinde kendi anayasasını oluştururken nasıl bütün kesimlere yer vermeli görüşü doğruysa buradaki konferansa da bütün kesimlerden görüşlerin yer alması gerekirdi. Çok rahatsız edici olsa dahi davet edilmeliydi” diye belirtti.

Haberin detayına buradan ulaşabilirsiniz

Nerina Azad
Bu haber toplam: 8471 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:06:00:05