DSG Genel Komutanlığı, Suriye'de yaşanan gelişmelere dair basın toplantısı düzenledi.
Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kobani’nin açıklamalarında öne çıkanlar şöyle:
“Halep’teki Kürt mahallelerinde 250 bini aşkın kişi var. Abluka altındalar. Orada yerel güçlerimiz var ve kahramanca halkımızı savunuyorlar. Biz Kürt mahallelerinde sorunun diyalog yoluyla çözülmesini istiyoruz. Halkımızın orada kalıp, kendi kimliğiyle yaşaması ve yeni Halep'in bir parçası olarak yaşaması için girişimlerimiz sürüyor.
“Türkiye ile sorunlarımızı diyalog yoluyla çözmek istiyoruz”
Türkiye’nin tehditleri sürüyor. Menbic ve diğer kentleri tehdit ediyorlar. Ancak biz daha önce de söyledik; Türkiye ile sorunlarımızı diyalog yoluyla çözmek istiyoruz. Koalisyon Güçleri'nin de burada tansiyonun düşmesi için girişimleri var. Menbic başta olmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye'nin tüm kentlerinde olası saldırılara karşı hazırlıklarımız tamam. DSG, halkımızı bütün saldırılardan koruyacak güce sahiptir.
Son saldırılar sonrası Suriye’de büyük bir boşluk oluştu. Suriye rejimi bazı yerlerden çekildi. Bu boşlukları DAİŞ(IŞİD) dolduruyor. DAİŞ’in birçok yerde harekete geçtiği ve saldırılarını arttırdığını gördük. Dêrazor(Deyrezzor), Rakka ve Tabqa’da halkımızı savunmak için her türlü tedbiri alıyoruz. Halkımızı da QSD etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz.
DAİŞ tehdidine karşı Uluslararası Koalisyon Güçleri ile irtibat halindeyiz. Bu irtibatın güçlendirilmesine ihtiyaç var.
“Suriye’de yeni bir askeri ve siyasi süreç ortaya çıktı”
Suriye’de yeni bir askeri ve siyasi süreç ortaya çıktı. Son gelişmeler de gösterdi ki siyasi bir çözüme ihtiyaç var. Biz de bu siyasi süreçten yanayız. Eski süreçlerde Kuzey ve Doğu Suriyeli yetkililer görüşmelerde yer almadığı için bu görüşmeler başarıya ulaşmadı. Biz siyasi bir çözüm için hazırız. Kuzey ve Doğu Suriye temsilcileri yeni süreçte yer almalı ki ülke geneli için çözüme dair bir süreç oluşsun.
“HTŞ ile şu ana kadar savaşmadık”
HTŞ ile irtibatımız var Halep bağlamında. Şimdiye kadar onlarla savaşmadık. Yeni bir süreç ortaya çıktı. HTŞ, Suriye’de birçok yere yayıldı. Bizi ilgilendiren; bizim bölgemizin saldırıların hedefi olmamasıdır. Eğer saldırı olursa koruruz. Kim tarafından saldırı olursa olsun karşılık veririz. Tansiyonun düşmesi gerekir. Bütün güçlerle ateşkes olmalı. Siyasi yollarla sorunlarımızı çözmeliyiz.
Bölgemizi saldırılardan korumak için bütün güçlerle irtibattayız. Irak ve diğer devletlerle de irtibattayız. Bu bölge üzerinden saldırı riski var. Türkiye’nin tehditleri var. Rakka ve Derazor'da tehditler var. Ancak halkımızı korumak için hangi tedbir gerekiyorsa alıyoruz. ABD başta olmak üzere Koalisyon Güçleri ve Rusya ile irtibat halindeyiz.
Türkiye’ye bağlı grupların tehditleri sürüyor. Bu grupların saldırılarından korunmak için askeri tedbirlerimizi aldık. Ancak bir kez daha bölgede çatışma çıkmasını istemiyoruz. Sorunların siyasi çözümü için koalisyon ve diğer güçlerle irtibat halindeyiz. Olası bir saldırıya karşı her zamankinden daha fazla hazırız. Kim saldırırsa saldırsın ciddi bir şekilde püskürtülecektir.
“Halkımızın tümünü oradan çıkarma işlemi halen sonlanmadı”
Saldırı tehdidi altındaki Şehba ve Tel Rıfat’ta yaşayan halkımızı oradan çıkarmak için ABD ile irtibat halindeydik. ABD de diğer irtibatlı olduğu devletlerle görüşüyordu. Ancak birçok kişi halen orada. Oradaki gruplar, bu kişileri engelledi. İnsanlar öldürülmüş ve kaçırılmış. Halkımızın tümünü oradan çıkarma işlemi halen sonlanmadı. Eğer bir engelleme olmazsa bu süreç bugün tamamlanacak.
Her zamankinden daha fazla siyasi bir çözüm için fırsat var. Buranın temsilcileri de bu süreçte yer almalı. BM temsilcileri ile irtibat halindeyiz. BM temsilcileri de bu bölgenin temsilcilerinin çözümde yer almasını istiyorlar.
“HTŞ ile savaşma kararımız yok”
HTŞ ile savaşma kararımız yok. Onların da bizimle savaşma durumu yok. Biz de onların icraatlarına bakacağız; bakalım sözlerini tutacaklar mı tutmayacakları mı.
Suriye'nin parçalanmaması için, siyasi çözüm için ne gerekiyorsa yaparız. Irak ve Ürdün başta olmak üzere komşu devletlerle irtibat halindeyiz.
HOL Kampı'na dönük risk var. Bir hareketlilik var. DAİŞ son yaşananlardan cesaret aldı. Bu süreçte DAİŞ'e karşı Koalisyon Güçleri ile daha fazla irtibat halinde olmamız gerekiyor.
Suriye’de durum değişti, eskisi gibi değil artık. Suriye ordusunun güçleri burada yok. Bundan kaynaklı askeri açıdan durum değişti. Bir değişim de olacak. Şimdi erken. Ancak bizim için önemli olan bölgenin savunmasıdır.
Suriye hükümeti de siyasi çözümü kabul etmeli ve adım atmalı. Kürt sorununun çözümüne daha önce açık değillerdir. Artık bir adım atmalı ve çözüme engel olmamaları lazım.
Çözüm artık sadece Suriye hükümetinin elinde değil. Çözümün birçok tarafı var. Suriye hükümeti de bunu kabul etmeli. Suriye hükümeti her şeyi artık eskisi gibi reddedemez.
Uluslararası güçler, BM bu kez siyasi çözüm için çaba göstermeli. Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi de çözümün parçası olmalı.
DAİŞ, Fırat’ın iki yakası için de oldukça tehlikeli. İki yakayı da düşünmek zorundayız.
Biz sorunların çözümü için herkese açığız. HTŞ de buna dahil. Bizim amacımız halkımızı korumak. Buranın siyasi statüsü için çabalıyoruz. Kim buna açıksa olumlu yaklaşırız. Türkiye’nin dediği gibi, biz bir tehlike değiliz. Bu söylemler bilerek yayılıyor. Bizi ilgilendiren, kendi bölgemizi savunmaktır.”