Özerk Yönetim'den Lavrov'un Rojava'ya yönelik açıklamalarına yanıt

Rojava Özerk Yönetimi Eş Başkanı Bedran Çiya Kurd, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un Rojava’ya yönelik açıklamasına yanıt verdi. Kurd, “Lavrov’un son açıklamaları, çözüm ve güven ortamının oluşması için hiçbir zemin hazırlamıyor. Aksine İran ve Türk devletini Özerk Yönetim’e karşı kışkırtıyor” değerlendirmesinde bulundu.
06.10.2020, Sal - 13:01
Özerk Yönetim'den Lavrov'un Rojava'ya yönelik açıklamalarına yanıt
Haberi Paylaş

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün katıldığı bir basın toplantısında yaptığı açıklamada Suriye'nin toprak bütünlüğü meselesinin çözülmediği takdirde Kürt sorununun patlayabileceğini söylemişti.

Lavrov’un açıklamalarına bir makaleyle yanıt veren Rojava Özerk Yönetimi Eş Başkan Yardımcısı Bedran Çiya Kurd, Rusya’nın yapacağı en iyi şeyin, gerilimin azaltılmasında rol almak ve Türkiye devletinin Rojava bölgelerine ve Rusya’nın kontrolü altındaki bölgeleri tehdit etmesini önlemek olduğunu vurguladı.

Çiya Kurd’un kaleme aldığı analizde öne çıkan başlıklar şöyle:

“Artık Kürtler siyasi ve askeri bir güce dönüşmüştür ve uluslararası terörizme karşı mücadelede temel stratejik rol oynamaktadır. Kürtler, terörden kurtulmak, demokratik siyasi bir atmosfer sağlamak için bölgedeki tüm bileşenlerin katılımını sağlayabilirler. Bu yüzden özellikle Kürdistan işgalcileri endişelidir. Kuzey ve Doğu Suriye'deki siyasi proje bir yandan Suriye'deki tüm siyasi ve askeri çalışmalar arasında bir denge kurarken, diğer yandan demokratik siyasi çalışmaların güçlendirilmesinde stratejik bir rol oynadı. Bu bakımdan son tahlilde, Suriye’de siyasi çözüm adı altında kimi kesimlerin yaptığı dayatmalar boşa çıktı.

Bu da bize, Suriye’deki Kürtler ve müttefikleri ile büyük güçlerin herhangi bir olumsuz işbirliğinin bölgede teröre karşı mücadelede stratejik zararlara neden olabileceğini gösteriyor. Aynı zamanda Türk devleti il’ın bölgeye yönelik düşman ve yayılmacı politikasının artmasına neden olur ve durum ‘Ateşe benzin dökme’ söylemine döner. Ayrıca Suriye’yi (hükümetini) mevcut siyaseti devam ettirmeye doğru iter. Bu nedenle, Kürt sorununun ve bölgedeki demokratik değişimin, Suriye krizine müdahil olan devletler tarafından uluslararası ve bölgesel çıkarları için bir araç olarak kullanmaktan vazgeçmesi önemlidir. Çünkü gerçek olan şu ki, Kürt sorununa çözümsel yaklaşım, Suriye’de siyasi çözümün sağlanması için temel bir yöntemdir. Kürt sorununun araç olarak kullanılması, siyasi çözümü bu devletlerin anlaşmalarının yerine getirilmesinde bir araç haline getirir ve istisnasız hepsi için bir kayıp olur.

Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un son açıklamaları, çözüm ve güven ortamının oluşması için hiçbir zemin hazırlamıyor. Aksine İran ve Türk devletinii Özerk Yönetim’e karşı kışkırtıyor. Rusya’nın yapacağı en iyi şey anlaşmazlık düzeyini azaltmak, bununla birlikte Türk devletinin bölgelerimize ve Rusya’nın kontrolü altındaki bölgelere yönelik tehditlerinin önünü alma rolünü oylamaktır. Türk devletinin Kafkasya’ya karşı tehditlerini durdurmada da ayrıca rol almalıdır. Türk devleti Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaşı yoğunlaştırırken ABD, Rusya’nın çıkarlarına karşı Türkiye’yi, İran’ın çıkarlarına karşı ise İsrail’i desteklemektedir.

Kafkasya'daki savaşın Türk ve Rus devletleri için tarihsel geçmişi vardır. Bu nedenle Rusya’nın Suriye'de güvenliğin ve siyasi çözümün uygulanmasında rol oynaması iyi olurdu, aksi değil. Rusya, Suriye konusunda çok aktif ve etkilidir. Suriye’de önemli kazanımlar elde etmiştir. Türk devleti Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırırsa, kağıtlar bir kez daha yok olur ve başlangıç noktasına geri dönülür. Bu da Suriye halklarının demokratik ve siyasi çözüm umutlarının yitimi anlamına gelir.

ABD başta olmak üzere Uluslararası Koalisyon ülkelerinden, Özerk Yönetim bölgelerinin siyasi geleceğine ilişkin ciddi ve net bir tavır gösterilmesi istenmektedir. Bazı taraflar bu durumu kullanıyor ve üstünü örtüyor. Göründüğü gibi Suriye’yi parçalama amaçlı gizli planlar var. Koalisyon, uluslararası terörizme karşı büyük bedeller vererek büyük ve tarihi kazanımlar elde eden Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile ortaklığını bölgede kalıcı siyasi ve güvenlik kazanımlara dönüştürmezse, bu çabalar boşa gidecek ve terörizm bir kez daha canlanacak, dünya ve bölge için tehdit oluşturmaya devam edecektir.”

Nerina Azad
Bu haber toplam: 14732 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:16:46