Independent gazetesinin deneyimli muhabiri Robert Fisk, Efrin harekatı devam ederken kente gitmiş ve şahit olduklarını derlediği yazısında, Türkiye’nin kuşatma ile yetineceği ancak Efrin’e girmeyeceği öngörüsünde bulunmuştu.

Fisk son yazısında bu öngörüsünde yanıldığını kabul etti ve nedenlerini sıraladı. Efrin’de yaşananların bölgedeki gelişmeler için öngörünün ne kadar zor olduğuna örnek olduğunu belirten Fisk, yaşananları Churchill’in siyasi rakibi olan Clement Attlee’ye atfedilen Türklerin ‘kuzu postuna bürünmüş kuzu’ gibi davrandığını sözlerini hatırlatarak değerlendirdi.

Özellikle IŞİD’e karşı verdikleri mücadele ile Kürtlerin kendilerini bölgede kanıtladığını belirten Fisk, Efrin’de olanların ise Kerkük’te yaşananlara benzediğini belirtti ve Kürtlerin cephe savaşından kaçınarak mevzi terk ettiğini söyledi. Ancak Fisk’e göre Efrin’de yaşananlarda en önemli etken Rusya’nın tutumuydu.

ABD ile işbirliğinin Moskova’yı tedirgin ettiğini belirten Fisk’e göre “Kürtlerin tüm yumurtaları tek bir sepete” koymaları hataydı. Deyr ez Zor’da Suriye güçleri ile birlikte Rusların ilerlemesi sırasında Kürtlerin Fırat üzerindeki bir köprüyü yıkmasının hata olduğunu belirten Fisk, “Ruslar, Kürtlerin Amerikan’ın Suriye’deki kara askeri olarak değerlendirmesinden yoruldu” dedi.

Rusya’nın hava sahasını açmasının Efrin’in kaderini bağladığını yazan Fisk, Rusya ve Türkiye arasındaki yakınlaşmada Kürtlerin durumunun önemsizleştiği yorumunu da yaptı:

“Türkler Efrin’de bayraklarını çekmek için de Vladimir Putin’in iznini almış olmalı. On binlerce sivil ve YPK savunucusu Efrin’i terk etmek zorunda kaldı. Putin ve Erdoğan’ın bu hafta Ankara’da bir Türk-Rus nükleer reaktörünün inşasını ve yeni füze savunma sistemini teyit ederken yaptıkları görüşmelerden keyif aldıkları kesin. Efrin’i konuşmaya pek vakitleri kaldığını sanmıyorum. Görüşmelere katılan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de neden Kürtlerle ilgilensin ki? Öngörüm hakkında Suriyeli dostuma söylediklerim bu kadar.”