PYD Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim, ANF\'nin sorularını yanıtladı. Müslim şunları söyledi:
\"PYD burada olsun, Başûrê Kurdistan’da olsun, diaspora da olsun yapılmak istenenlerin farkındadır. Bunların hepsi bir konseptin, ‘Çöktürme Planı’nın bir parçasıdır. Kürt Özgürlük Hareketi veya Kürt halkı ve öncüleri çökertilmek isteniyor. Bu sadece bir örgütle ya da PKK ile sınırlı değildir. Nerede başkaldıran bir Kürt varsa muhakkak bunlar bastırılacaktır. Kürt toplumu Önderliksiz, öncüsüz bırakılacaktır. Plan budur. Onun için nerede bir şey varsa bunu bastırmaya çalışıyorlar. Rojava’da olsun bütün Kuzey-Doğu Suriye’de olsun, Başûrê Kurdistan’da, tüm diasporada olsun, bu planın bir parçasıdır. Bunu böyle ele almak ve buna göre tedbir almak gerekiyor.
Kürt’süz bir arazi hatta Kürt’süz bir Kürdistan istiyorlar. En azından böyle tek tük Kürt kalmışsa da onun buyruğu altında olacaktır. Böyle bir Kürdistan istiyorlar, Rojava’da olsun ya da başka bir yerde olsun. Psikolojik savaşı her yerde sürdürüyorlar. Hem Bakur’da hem Rojava’da hem de Başûr’da sürdürüyor. Rojava/Kuzey-Doğu Suriye diğer güçlere daha açık olduğu, direndiği için diyelim, burada biraz daha fazlası oluyor.
Araplara ‘Siz oturun, ben sizden rahatsız değilim ama Kürtler çıksın, yer boş kalsın’ diyor. Gerçekten Kürt’süz bir Kürdistan istiyor.
Kürtleri buradan çıkartıp Türkmenleri, Arapları, Uygurları getiriyor. Şimdi Afganlar çıktı, onları getiriyorlar. Onları getirip Kürdistan’a yerleştirmek istiyorlar. Gerçekten de bazı Afganlar, geçmişte Kuzey Kürdistan’da Kürt bölgelerine yerleştirilmişti. Tüm bu yapılanlar ‘Çöktürme Planı’nın bir parçasıdır. Biz de buna karşı direneceğiz.
Özellikle Rojava’da bu özel savaşın bir parçası olarak bölgedeki halk bileşenlerini (Araplar, Süryaniler, Ermeniler vb.) çatıştırmak istiyorlar. Zaten Suriye’de bulunulan Ermeniler ve Süryaniler, Osmanlı döneminde yok edilmiş halkların kılıç artıklarıdır. Onun için her yerde psikolojik savaş olsun, uyuyan hücreler olsun, burada kalanlardan da kurtulmak istiyorlar.
Görüyorsunuz; Şehba’dan Efrîn’e, Girê Spî, Serêkaniyê, Til Temir’e kadar günlük olarak top atışları var. Toplarla, roketlerle dronelerle. İşte tüm bunlarla burada yaşayan insanları korkutup evlerinden çıkartıp yerlerine başkalarını yerleştirmek istiyorlar. Hedef budur. Sanırım buradaki halk da artık bunun farkına varmıştır ve direniyor. Sonunda biz kazanacağız. Çünkü burada Kürt olsun, Arap olsun, Süryaniler olsun, direngen bir halk vardır. Til Temir’de, Zirgan’da günlük bombardıman olmasına rağmen köylüler köylerine geri dönüyor.
Kürt birliğinden bahsediyoruz. En azından Kürtlerin dayanışma içerisinde olmaları ve bir çizgilerinin olmaları gerekiyor. Yeşil çizgileri, kırmızı çizgileri... Kürtler arasında böyle bir uyumun olması gerekiyor. Maalesef Kürtlerde öyle değil. ŞTürkiye’nin yaptıklarına kanarak, “PKK’ye karşıdır. PYD’ye karşıdır” gibi taktik oyunlarla kendilerini avutuyorlar. Gerçek öyle değildir. Bunu Efrîn’de, başka yerlerde gördük, Başûr’da görüyoruz. Mesele PKK, PYD meselesi değil. Mesele, buradaki planın uygulanmasıdır.
Kürtleri burada bırakmak istemiyorlar. Kürt bugün uyanmamışsa yarın uyanabilir ve bizim için problem yaratabilir diye düşünüyorlar. Onun için birincisi; hemen kurtulmak istiyor, ikincisi de; ikinci sıraya koyuyor. Maalesef bu taktik şimdiye kadar yürütülüyor. Buna kanan bazı Kürtler de vardır.
ENKS’nin serbest olmadığını düşünüyoruz. Bazı kişi veya tarafların esareti altındadır ve gerçeği söylemiyorlar. Şimdiye kadar da burada olanları düşmanın istediği doğrultuda yorumluyorlar. Bu da bir gerçeğe yansımıyor. Birincisi, halk Efrîn’de nelerin olduğunu görüyor. İkincisi, sen kalkıp ikide bir “Efrîn halkı dönsün” diyorsun. İlkin şöyle düşüneceksin. Bu halk niye oradan göç etti, nedenleri nedir? Nedeni, Türk işgalidir.
Gerçekten bu halkın dönmesini istiyorsan, buradaki nedenlerin ortadan kalkması gerekiyor. Buradaki işgalin, işgalcilerin kalkması gerekiyor. Yoksa başka türlü göçe neden olan sebepler ortadan kalkmadıkça hakkın yok. Ki başkaları ‘Size orada evler, köyler yapılmış’ propagandası yapıyor. Kardeşim, halk onları istemiyor. Kendi evine, kendi köyüne dönmek istiyor. Evi işgal edilmiş. Şam’dan Guta’dan dünyanın bir köşesinden getirdiğin kişileri, onun evine, tarlasına yerleştirmişsin. Ki onlar çıkmazsa sen geri döndüremezsin.
ABD gelmiş, iki tarafla görüşüp yakınlaştırmaya çalışıyor. Yakınlaştırma derken en azından bir çözüm istiyorsan bazı gerçekleri kabul edeceksin. Buradaki yönetim bölgedeki tüm halk bileşenleriyle üçüncü yılını doldurdu. Kürtler, Araplar, Süryanilerle, Dêrazor, Reqa ve Tebqa dâhil üçüncü yılını kutlamış. Sen kalkıp bunu yok edemezsin. Belli politikalarda münasip yollarla katılmak istiyorsan olabilir. Ama hepsini çökertmek istiyorsan, bu kabul edilemez. Onun için sanırım yakında öylesi bir süreç yeniden başlayabilir.
Bu modeli oluştururken 2013-2014-2015’te, yine 2018’de bunu genişletirken, bu kurduğumuz Özerk Yönetim sadece bizim bölgelerimiz için değil, tüm Suriye için bir modeldir. Bütün Suriye’ye uygulanabilir. Buradaki hem etnik hem de inanç çeşitliliğinden dolayı Suriye bir mozaiktir. Bu mozaik içerisinde bunu yerleştirmek ancak ve ancak Demokratik Ulus felsefesi çerçevesinde özerkliğin tesis edilmesiyle gerçekleşebilir.
Bu model sadece Suriye için değil bütün Ortadoğu için olabilir. Ortadoğu’da hangi ülkeye bakarsan bak, aynı mozaikler vardır. Suriye’de olsun, Türkiye’de olsun, İran’da olsun… Nereden bakarsan öyle. Bunun çözümü ancak böyle olabilir. Demokratik Ulus felsefesiyle olabilir. Şimdi herkes bu modeli hem pratikte görüyor hem de okuyor. Suriye için de bizim projemiz, sadece burası için değil bütün Suriye içindir. Sanırım gelecekte bunun lehine olacaktır, çünkü başka kimsenin başka projesi de yoktur.\"