"Anne, baba, beni her şey için affedin" yazıyor 23 yaşındaki bir kadın. "Aklınızın almayacağı şeyler yaşadım. Sizinle olmak istiyorum ve asla sizden ayrılmamak..."
Bu kadın, Irak Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) katıldıktan sonra Suriye'nin kuzeyindeki Kürt güçlerine rehin düşen yüzlerce kadından biri.
Suriye'de IŞİD'in kontrolü altındaki bölgeleri giderek kaybetmesinin ardından, Kürt güçlerin eline geçen kadınların ve onların çocuklarının akıbeti belirsizliğini koruyor.
Reuters haber ajansının haberine göre, Kürt güçleri bu kadın ve çocukları artık daha fazla ellerinde tutmak istemiyor. Avrupa ülkeleri henüz onları kabul etmeye yanaşmış değil.
IŞİD'e katılmak için ülkelerinden ayrılan bu kadınlar ailelerine gönderdikleri mektuplarda ve telefon mesajlarında, çocuklarının geride bıraktıkları ülkelerinde yetişmesini istediklerini söylüyor. Suriye'nin kuzeyindeki ABD destekli Kürt savaşçıların kontrolündeki 3 kampta 650 Avrupalı kadın ve çocuk bulunuyor.
Paris'teki bir kadının kızı 2014 yılında 18 yaşındayken Suriye'ye gitmiş. Şimdi o, hiç görmediği üç torununa bakmak istiyor.
"Onlar masumlar" diyor ve ekliyor: "Bunun bir parçası değillerdi."
Antwerp kentindeki başka bir kadın da kızından gelen mesajı dinletiyor muhabirlere.
Söz konusu kadınlar, IŞİD'le ilişkilendirilmekten çekindikleri ve kızlarına yönelik bir yaptırımın olmasından korktukları için isimlerini vermek istemiyor.
ABD ve Rusya, bazı vatandaşlarını teslim alıp gözaltına tutmaya başladı. Endonezya da öyle. Şimdi Avrupa'nın da aynı şeyi yapmasını istiyorlar.
Bir Amerikan üst düzey terörle mücadele yetkilisi şöyle konuşuyor:
"Avrupa hükümetlerine, 'Vatandaşlarınızı geri alın, onları yargılayın'" diyoruz. Size burada, ülkelerinde olduklarından daha fazla tehdit oluşturuyorlar."
Ancak haberde, ölümle sonuçlanan saldırı hatıralarının hala canlı olduğu Avrupa ülkelerinde militanların ailelerine pek de sempatiyle bakılmadığı belirtiliyor.
Avrupalı diplomatlar da, Kürtlerin bölgedeki kontrolünün uluslararası olarak tanınmadığı için bu bölgede faaliyet göstermenin zorluklarını dile getiriyorlar.
Konuyla yakından ilgili bir üst düzey diplomat, "Kesinlikle hiç kimse onları istemiyor" diyor.
"Düşmanlarının ailesine yardım ettiğini kamuoyuna nasıl kabul ettirirsin?" Reuters'ın haberine göre çoğu 6 yaşın altında olan bu çocukların kaderi AB ülkelerinin ayrı ayrı kendi kararlarına bağlı olabilir.
Belçika, Fransa ve Hollanda'daki aileler, yakınlarını ülkeye getirebilmek için hükümetlerine dava açıyor.
Fransız yetkililer, çocukları geri getirmeye çalışacaklarını açıkladı, ancak annelerini değil.
İki Avrupalı istihbarat yetkilisi ise diğer AB ülkelerinin Kürt yetkililerle görüşmeler halinde olduklarını belirtti.
Hollanda gizli servisi AIVD'in başkanı Robert Bertholee bu yıl başında yaptığı açıklamada, "Hilafetin çocuklarından gelen tehdit, daha önce yaşanmamış, görünmez ve karışık ve buna şu an bir çözüm bulmak zorundayız" dedi ve ekledi: "Her şeyden öte bu çocuklar kurban."
'ONLARI UZUN SÜRE KAMPLARDA TUTMAK BİR SEÇENEK DEĞİL'
Ancak Kürt yetkililerin AB ülkelerinin sadece çocukları değil, annelerini de almasını istediği belirtiliyor.
Uluslararası Kızılhaç Örgütü aracılığıyla kamplardan ailelere gönderilen mektuplarda, annelerin ülkelerine dönüş talepleri yer alıyor.
Bir mektupta kamplara ilişkin karamsar bir tablo çiziliyor:
"Tüberküloz aşırı boyutlara vardı. Gıda, bebek maması ve tıbbi malzemeler az. Bazı kadınlar hayatını kaybetti."
Kamplarla ilgili konuşan İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün terörle mücadele müdürü Nadim Houry, "Kapasite yeterli değil, onları uzun süre burada tutmak bir seçenek değil" diyor.
Kürt yetkililer şu an ellerinde rehin olarak bulunan yabancılar arasında 900 IŞİD militanı, 500 kadın ve 1000 çocuk olduğunu söylüyor.
Batılı güvenlik güçleri, koalisyon güçleri IŞİD'in elinde kalan diğer bölgeleri ele geçirdikçe, bu sayının artacağını belirtiyorlar.
Londra merkezli bir düşünce kuruluşu olan ISCR, IŞİD'e katılan 5 bin 900 Batı Avrupalının 5'te 1'inin kadın olduğunu, bu kadınların en az 599 bebek doğurduğunu söylüyor.
Çocuklar hem kurban, hem de bir tehdit olarak görülüyor, dolayısıyla Avrupa'daki evlerine ve okullarına geri göndermek zorlukları da beraberinde getiriyor.
Uluslararası Kızılhaç Örgütü'nün direktörü Peter Maurer, "Terör saldırılarına maruz kalmış ülkelerdeki hassasiyeti anlıyorum. Yine de çocukları için insani çözümler bulmaya çalışıyoruz" diyor.
Fransız hükümetinin başlattığı bir program kapsamında çocuklarla bir araya gelen Fransız psikiyatristler, annelerinden ayrılan çocukların şok geçirdiklerini söylüyor.
Çocukların IŞİD damgasını anlamak için çok küçük olduklarını ya da kullandıkları kelimelerle komşularını, öğretmenlerini ve sosyal hizmet çalışanlarını nasıl alarma geçirdiklerini anlamakta zorluk çekiyorlar.
40 çocuğu tedavi eden psikiyatrist Thierry Baubeti, "Bombalardan bahsediyorlar. Ölen babalarından" diyor ve devam ediyor: "Sürekli Irak Şam İslam Devleti'nden söz ediyorlar."