Suriye’deki Türkiye destekli güçlerin önemli bir grubu olan Şam Cephesi’nin, İdlib’e hâkim olan cihatçı örgüt Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) ile görüştüğü bildiriliyor.
Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) bağlı Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) en örgütlü gruplarından biri olarak gösterilen Şam Cephesi, muhalefetin oluşturduğu Geçici Suriye Hükümeti’nin tüm birimleriyle bağlantılı. Muhalif grupların çatı örgütü Ulusal Koalisyon\'un merkez binası da Şam Cephesi’nin kontrol ettiği Azez kentinde inşa edildi. Halep vilayetinin kuzeyinde Türkiye sınırında bulunan Azez, ÖSO kontrolündeki en emniyetli bölge olarak görülüyor.
Şam Cephesi HTŞ’nin başlıca rakibi sayılır ancak HTŞ İdlib’i kontrol ederken Şam Cephesi ÖSO bölgelerinde tam hâkimiyete sahip değil.
Şam Cephesi 2021 yılında Azm Operasyon Merkezi adıyla kurulan ittifaka ilk katılan silahlı gruplardan biri oldu. Daha sonra Halep vilayetindeki muhalif grupların büyük çoğunluğunun da katıldığı bu yapı, o günlerde HTŞ’nin güçlü bir rakibi olarak görülüyordu. Ancak gözlemcilere göre HTŞ kayda değer bir meydan okumayla karşılaşmadı.
Şam Cephesi’nden üst düzey bir kaynağın Al-Monitor’a verdiği bilgiye göre örgütün komutanları geçtiğimiz günlerde İdlib’e giderek HTŞ yöneticileriyle görüştüler ve bazı mutabakatlar sağladılar.
Kimliğinin saklı kalmasını isteyen kaynak şu bilgileri verdi: “Anlaşmaya varılan konular arasında medya üzerinden saldırıların karşılıklı olarak durdurulması, Şam Cephesi’ne mensup savaşçıların İdlib’e girebilmesi ve aynı şekilde HTŞ savaşçılarının Azez kentine ve Şam Cephesi’nin kontrol ettiği diğer bölgelere girebilmesi var. Taraflar ayrıca tüm grupların birleşmesine dönük bir proje ortaya koymak için mutabık kaldılar.”
Kaynağa göre taraflar HTŞ kontrolündeki bölgeler ile SMO kontrolündeki bölgeler arasında araç trafiğini kolaylaştırma konusunda da anlaştılar.
Jusoor Araştırma Merkezi’nin İdlib’de yaşayan araştırmacısı Macid Kilani, Al-Monitor’a yaptığı açıklamada iki örgüt arasında birleşmeye dönük nihai bir adım olmadığını belirtirken, Şam Cephesi’nin Üçüncü Alay isimli yapıya katıldığını hatırlattı.
Ekim 2021’de ÖSO’ya bağlı altı grubun birleşmesiyle kurulan Üçüncü Alay’ın komutanlığına Şam Cephesi lideri Ebu Ahmed Nur getirilmişti.
HTŞ ile Şam Cephesi arasında birleşmenin uzak bir ihtimal olduğunu belirten Kilani, bunun iki ana sebebini şöyle açıkladı: “Birincisi, iki grubun ideolojileri farklı. Şam Cephesi daha çok Müslüman Kardeşler’e yakın görülüyor, HTŞ ise Selefi-cihatçı çizgide. İkincisi, iki grubun farklı bölgelerde nüfuz mücadelesi vermesi onların birleşmesini engelliyor. Aralarında en fazla ekonomik konular ve güvenlikle ilgili eşgüdüm gelişebilir.”
Kilani sözlerini şöyle sürdürdü: “HTŞ’nin amacı başka bir grupla birleşmek değil, Halep’in kuzeyinde ekonomi ve güvenlik alanında duyulan koordinasyon ihtiyacından faydalanarak bu bölgeye girebilmek ve nüfuzunu artırmak. Yani burada gerçek ittifakların kurulması veya birleşme değil, hâkimiyet ve nüfuz alanlarının genişletilmesi söz konusu. ÖSO grupları HTŞ’nin emellerinden sürekli endişe duyuyor ve yeni sorunlar yaratmamaya çalışıyorlar. HTŞ ile çatışmadan kendi yararlarına olacak şekilde güvenlik koordinasyonu sağlıyor, ayrıca iyi bir ekonomik koordinasyon yürütüyorlar.”
Türkiye’nin tüm bu detaylardan uzak olduğunu söyleyen Kilani, ÖSO’nun HTŞ’den tehdit algılaması hâlinde Türkiye’den yardım isteyeceğini ancak şu an böyle bir durum olmadığını belirtti. Araştırmacıya göre “HTŞ, Halep’in kuzeyinde ÖSO kontrolündeki bölgelerde varlık göstermek için Türkiye’yi ikna etmeye çalışıyor ancak bu konuda henüz olur almış değil.”
Kilani, Türkiye - Suudi Arabistan yakınlaçmasının HTŞ-Şam Cephesi yakınlaşmasıyla bağlantılı olmadığını ancak ileride iki grup arasında güç birliği için zemin oluşturabileceğini düşünüyor.
İdlib’de HTŞ’ye yakın bir medya çalışanı olan Muhammed El Ömer ise Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Geçtiğimiz sene HTŞ ile ÖSO grupları arasında askeri konsey kurulması konuşulmuştu ancak bu artık gündemde değil. O sayfayı kapattılar. Bugün konuşulan ise sadece ekonomik konular ve güvenlikle ilgili işbirliği, HTŞ ile ÖSO grupları arasında ilişkilerin normalleşmesi ve tarafların karşılıklı olarak kontrol ettikleri bölgelere serbestçe girebilmesi.”
Askeri ortaklık olasılığını ise Ömer şöyle değerlendirdi: “HTŞ tek bir komuta altında tek bir askeri konsey istiyor. ÖSO ise bünyesindeki grupların sadece görüntüde birleşik olduğu, fiilen bağımsız hareket ettiği bir yapı ve eğer ÖSO çizgisinde bir konsey kurulacaksa HTŞ bunu kabul etmez. HTŞ ve ÖSO Suriye muhalefetinin iki farklı örneğini oluşturuyor. HTŞ’de güçlü bir birleşik komuta, üst düzeyde disiplin ve kontrol ettiği bölgelerde sıkı güvenlik söz konusuyken, ÖSO bünyesinde disiplinden yoksun, ayrı yönetimleri, ayrı bağlılıkları olan onlarca grup ve nüfuz çatışmaları var.”
İdlibli medya aktivisti Muhanad Derviş de HTŞ ile ÖSO’nun birleşip ittifak kurmasını şu an için uzak bir ihtimal olarak görüyor: “Taraflar arasında son dönemde yakınlaşma oldu ama o kadar. İki grup ideolojik olarak farklı ve tek bir çatı altında birleşemez. Bunlar aynı zamanda kendi bölgelerinin en büyük örgütleri. Kaldı ki HTŞ’nin sivil kanadı olan Kurtuluş Hükümeti ile Şam Cephesi’nin şu an başlıca referansı olarak görülen Geçici Hükümet birbirlerine uzak duruyorlar. Aralarında, HTŞ-Şam Cephesi ilişkilerine de yansıyan büyük bir çatlak var.”
Derviş’e göre “HTŞ farklı gruplarla ittifaklarda hâkim taraf olmak istiyor ve bu da o grupları caydırıyor. Grupların HTŞ ile birleşmeyi kabul veya ret konusunda spesifik şartları olduğunu sanmıyorum. Ancak her şey, HTŞ’yi terör örgütü olarak kabul eden uluslararası toplumun ve özellikle Türkiye’nin tepkisine bağlı. Bana göre gruplar HTŞ’yle birleşerek terörist olarak yaftalanmayı göze almaz.”
Suudi-Türkiye yakınlaşmasının Suriye halkına ve özellikle muhalif bölgelere olumlu yansıyacağını düşünen Derviş, Riyad’la Ankara’nın anlaşması hâlinde Suriye’deki gruplar arasında ortak vizyon sağlamanın kolaylaşacağını belirtti.